Her şeyimizin "sanal" hale gelmesine artık alışmamız mı gerekiyor yoksa bıkmadan usanmadan "Yapmayın, etmeyin, gerçek hayata dokunun" diye yazılar döktürmeye devam etmemiz mi lazım, bilemiyorum. Bayram ve özel gün mesajlarının SMS'le halledildiği, sosyal çevrenin ve hatta sevgililerin, eşlerin paylaşım sitelerinden edinildiği, insanların yüz yüze konuşmak yerine dakika başı "tweet'lediği", sanal ortamda kabir ziyareti yapılıp, sanal olarak fatiha okutulduğu bir dünyada, girişimci vatandaşlarımızdan birinin çıkıp, "Özür Dileme Şirketi" kurması beni şaşırtmadı. Elektronik posta kutumda bulduğum mesaj ilginçti. (Haydi buyrun bakalım. Evimin gerçek posta kutusunu her gün kontrol etmiyorum ama elektronik posta kutum her dakika gözümün önünde.) Bir girişimci, birozurdilemeprojesi.com adlı internet sitesi kurmuş. Tanıtımında şöyle deniliyor: "Birini mi üzdünüz? Vicdan azabıyla geceleri uyuyamıyor musunuz? Siz de özür dileyerek pişmanlıklarınızı geride bırakabilirsiniz. Adresimize girerek özrünüzü yazın, vicdanınızı rahatlatın. Sorry, nahoş ve sıkıntılı durumlarınıza artık bir son vermek için varız. Hatalı girişimler, yanlış anlaşılmalar, işten çıkartmalar, kavgalar ve hatalar... Ne demeniz gerektiğini biliyoruz. Özrünüzü biz yayınlıyoruz. Profesyonel ve saygın bir şekilde..." Merak edip, siteye girdim... İşte gözüme takılan bir kaç özür:
Remzican sana Facebook'un artık kontörlü olduğunu söyleyip, seni mal yerine koyduğumuz için özür dileriz. Sen de buna inanıp Face'i kapattığın için Face'den özür dile. Sana yine böyle oyunlar yapacağımız için şimdiden peşin özürler diliyoruz...
Özür dilerim hiç bir şey yapmadığım için...
Büyüdükten sonra umursamadığım, yerden yere savurduğum, ona buna dağıttığım, eşyalar arasında kayıplara karıştırdığım, bir poşet içine bağlayıp havasız yerlere attığım tüm oyuncaklarımdan özür dilerim. Sevgili Fatoş Bebek seni hep sevdim...
Sevgili çocuğum Şahab. Seninle yeteri kadar ilgilenemedim. Beklediğin sevgiyi sana veremedim. Şu an hasta yatağında iyileşmeyi bekliyorum. Bu yüzden senden özür dilerim. Ama bil ki seni çok seviyorum.
Seni çok sevdim, hâlâ da seviyorum aslında. Şu an elimde olan her şeyi verebilirim, bırakabilirim hayatımdakileri. Binbir güçlükle ulaştığım nokta, kazandığım ün, hiçbirisi önemli değil. Sadece seni seviyorum. Özür, bitiremiyorum içimdekileri...
Kürşat Tüzmen, Boğaz'ı geçenlerden giydiği özel kıyafet için özür dilesin! Kimi komik, kimi ironik, kimi son derece dramatik... İyi de bunlardan hangisi "yüz yüze ve samimiyetle" dilenen özrün yerini tutar ki? Üstelik bu özürlerden neredeyse hiçbiri "adresine" ulaşmayacakken, muhatabı tarafından fark edilmeyecekken... "Sadece kendi vicdanından özür dileme yüreksizliğini" yüreklendiren bu uygulamayı pek nafile buluyorum. Kendilerini sanal aleme kaptıranlar sadece özür dilediklerini sanmışlar!