Atv dizisi 'Maria ile Mustafa'da eşi tarafından aldatılan 'İclal'i oynayan Özlem Ulukan, canlandırdığı karakteri ve oyunculuk serüvenini anlattı...
'Maria ile Mustafa'da eşi tarafından aldatılan, kızı için mücadele veren ve dengeleri değiştiren bir kadını oynuyorsunuz. 'İclal'le benzerlikleriniz var mı?
Bence tek benzerliğimiz güçlü olmamız. Kendimi bildim bileli erkeğe çifte standart uygulayan ve kadını yok sayan ataerkil yapıya karşı mücadele ettim. 'İclal' de mücadele ediyor ama kendi biçiminde, gücü ve nefesi yettiği kadar. O kadar çok kadın 'İclal'le aynı durumda ki. Birçoğumuz zaman zaman ne yardan, ne serden geçebildiğimiz durumlar yaşıyoruz.
ANLAMAYA ÇALIŞIYORUM
Onun yaşadığı durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Değerlendirmek yerine çelişkilerini, neden çok eşliliği kabul edip çekip gidemediğini anlamaya çalışıyorum. Çünkü o, bu ülkede aynı kaderi yaşayan pek çok kadının ekrandaki yansıması. Ben 'İclal'i oynarken köydeki Fadime'yle, komşu Ayşe Teyze'yle ve benzer şeyleri yaşayan tüm kadınlarla bağ kuruyorum. Çaresizliklerini dillendiriyorum. Zaman zaman izleyicinin sinirlerini altüst ettiğimin farkındayım, bu da bilinçli olarak yapmak istediğimiz şey aslında. Sinirleriniz altüst olsun, kızın ki sizin, eşinizin, dostunuzun başına geldiğinde kabul etmeyin ya da en az 'İclal' kadar sesiniz çıksın. Dizimiz bu kadarını bile izleyiciye yaptırabilirse başarılı olmuş demektir.
Meslekteki en büyük hayaliniz nedir?
Oyunculuk benim için düşüncelerimi, arzularımı, başkaldırışlarımı daha büyük kitlelerle paylaşmak için aracı. Misal, 'İclal'in çelişkisini, çıkmazını anlatmak için bir aracı. Üstelik başka karakterler içindeyken siz de kendinizin en karanlık ve açığa çıkarmaktan korktuğunuz kısımlarıyla yüzleşiyorsunuz. Bir diziyle, sinema filmiyle, sahnede söylediğimiz bir cümle ya da seçtiğimiz bir davranış biçimiyle başkalarının hayatına dokunuyoruz. En büyük hayalim, sanatımı uluslararası platforma taşıyıp evrensel bir dille dünyaya açılmak.
ÖĞRENME SÜRECİM BİTMEZ
Oyunculuğa ilginiz nasıl başladı?
Küçükken mahalle çocuklarını bahçemize toplar, ünlülerin taklit ve skeçlerini yapardım. Dans, müzik ve oyunculuk beni öylesine büyülüyordu ki. Ortaokulda oyuncu olma fikri oluşmaya başlamıştı. Kanıma girdi bir kere o zehir... Hacettepe'de okurken artık zapt edemediğim o tutkuyla attım kendimi İstanbul'a. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde eğitim aldım, oyunculuk yüksek lisansı yaptım. Ama tabii ki öğrenme sürecim asla bitmeyecek.