Eski CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Habertürk'te 'Açık ve Net' programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidardan gitmesi için canını bile verebileceğini söyledi.
★
Aynen şu açıklamayı yaptı: "Biz Tayyip Erdoğan yarın düşsün isteriz. Net! Ama nasıl? Demokratik yollarla, seçim konulsun, yarın iktidarı terk etsin isteriz. Bunun için de canımı veririm. Açık söylüyorum. Vallahi de billahi de al canımı derim. Bu kadar bilenmiş ve adanmışım."
Bir ara Levent Gültekin "Ülke de batsın, umurumda değil artık. Yeter ki Erdoğan gitsin" diyordu.
Can Ataklı da "Erdoğan seçimle gitmez. Erdoğan'ın gitmesi için büyük bir doğal afet olması gerekir" demişti.
Muhalif sanatçı İlyas Salman ise "Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyanın en büyük ödülünü dahi verse almam... Çünkü ödülü bu akılsız halkın verdiği oylarla aldı zaten" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yüzde 52 oyla iktidara getiren milli iradeyi küçümsedi.
★
Bu nasıl bir Erdoğan öfkesidir anlamak mümkün değil? Biri "Doğal affet çıkmalı" diyor, diğeri "Ülke batsa da olur, yeter ki Erdoğan'dan kurtulalım"... Salman, Erdoğan'a oy veren halkı aşağılıyor. Atıcı da çıtayı yükseltmiş, Erdoğan'ın gitmesi için canını bile vereceğini söylüyor.
Evet, bazıları Erdoğan'ın 2002 yılından beri başta olmasını hazmedemiyor. Üst üste bu kadar seçim kaybetmek bazılarının psikolojisini bozdu ama halk her seferinde onu seçiyor.
★
Bu başarıda muhalefetin kötü olmasının da payı var. "Nerede hata yapıyoruz?", "Neden halka inemiyoruz?" diye sormuyorlar, özeleştiri yapmıyorlar. Sonra da kabahati halkta buluyorlar.
Atıcı gibilerinin ölmesine gerek yok. Önce halkın tercihine saygı duymayı, sonra da hakaret etmemeyi öğrenmeliler.
CÜNEYT ARKIN'IN POLİS SEVGİSİ
Rusya'daki protestolarda önceki gün bir eylemcinin tek başına polislere saldırmasına ait görüntü Twitter'da gündem oldu.
Sunucu Nevşin Mengü de o görüntüyü Twitter'dan paylaşıp "Cüneyt Arkın gibi Rus aktivist" yazdı. Cüneyt Arkın da Mengü'nün paylaşımına "Cüneyt Arkın kendi polisine saldırmaz ;)" sözleriyle yanıt verdi.
Gerçekten de Cüneyt Arkın yüzlerce filmde belki binlerce adam dövdü ama polise el kaldırdığı hiç görülmedi. Arkın devrimci takıldığı filmlerde bile polisle dövüşmedi. Bu önemli bir detay.
Yeşilçam filmlerinde iyi adam, kötülere dersini verir ama sonunda mutlaka polis arabaları siren çalarak gelir ve kötü adamları yakalardı.
Ve biz izleyiciler 'Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar" derdik hep.
Özetle oyuncusundan izleyicisine polise saygıda hiç kusur edilmedi.
OTELLER SÖZÜNÜ TUTMUYOR
Uludağ'daki kış turizmi pandemiye rağmen tam kapasite ile devam ediyor... Uludağ'daki otellerde bulunan yerli ve yabancı turistler pandemi kısıtlamalarından muaf tutuluyor. Otellerden gelen parti görüntüleri ise sosyal medyada tepki çekiyor.
Tepki çekmesi doğal tabii. 2 aydır 2+1 evde hafta sonları ve akşam dokuzdan sonra dışarı çıkmadan yaşamak insanları bunalttı.
Türkiye'deki yasaklar birçok ülkeye göre hafif aslında. Hafta sonları saat 17.00'ye kadar marketlerin açık olması birçok insan için dışarıda dolaşma bahanesi oldu.
Bu noktada asıl otel yöneticilerine kızmak lazım. Hem "Her türlü önlemi aldık, sosyal mesafede taviz vermiyoruz" diyorlar, sonra da böyle parti görüntüleri düşüyor sosyal medyaya!
Kafe, restoran çalışanları da haklı olarak "Biz neden çalışamıyoruz?" diye soruyor.
PANDEMİ İSYANLARI
Hollanda'da koronavirüs salgınını önlemek amacıyla uygulanan sokağa çıkma yasağı, ülkenin bazı bölgelerinde protestolara neden oldu. Çıkan olaylarda çok sayıda kişi gözaltına alındı.
Almanya ve Danimarka'da da pandemi yasakları protesto ediliyor.
Avrupa'da pandemi yasaklarına karşı çıkanların sayısı artıyor. Yasaklara gerek olmadığını, Covid-19 salgını bahane edilerek devletlerin otoritesini artırdığını düşünenler var.
Evet, salgın tüm dünyada devlet otoritesini güçlendirdi ama otoriteyi isteyen insanlar da var. Salgının daha çok yayılmasından, kıtlık çıkmasından korkanlar devlet otoritesine güveniyor.
Avrupalıların ekonomisi güçlü, devletten daha çok destek alıyorlar ama yakıp yıkıyorlar! Hollanda'nın Urk kentinde Covid-19 test merkezini bile ateşe verdiler. Ayrıca gösteriler salgını artırıyor.
Avrupalıların özgürlük anlayışının bizimkisinden çok farklı olduğu kesin!
İNTİHARDAN ÖLEN DAHA FAZLA!
Japonya'da 2020 yılında 20.919 kişi intihar etti. Aynı dönemde koronavirüs nedeniyle ölenlerin sayısı ise 3.460 kişi.
Japonya dünyanın üçüncü büyük ekonomisine sahip ama özellikle orta yaş ve üstü Japon erkeklerde intihar oranı yüksek.
İntiharların başlıca nedenleri işsizliğin artması ve pandeminin yalnız yaşayan gençleri kötü etkilemesi.
Dün Almanya'da evsiz sayısının 1 milyon olduğunu yazmıştım. Bizde evsiz sayısı yaklaşık 70 bin, 2018 yılında ülkemizde 3 bin 161 kişi intihar etti.
Peki, bizde hem evsizlerin hem de intihar vakalarının sayısının az olmasının tek nedeni aile bağlarımızın güçlü olması mı? Belki de sosyal devlet anlayışımız güçlüdür?
TUBA'NIN TRANSFER ÜCRETİ
Sağlık sorunları yüzünden 'Sefirin Kızı' dizisinden ayrılan Neslihan Atagül'ün yerine geçecek olan Tuba Büyüküstün'ün transfer için 3 milyon TL, bölüm başına da 200 bin TL alacağı konuşuluyor. Ayrıca dizinin yurt dışı satışlarından da pay alacakmış.
Güzel para, Allah daha çok kazandırsın.
Keşke oyuncularımız yaptıkları bağışlarla da gündeme gelseler. Yurt dışında birçok oyuncu kurdukları vakıflarla topluma örnek oluyor. Başka insanların bağış yapmasına vesile oluyorlar