Josh Hartnett ve Ben Kingsley gibi Hollywood yıldızlarının yanı sıra bizden usta oyuncular Haluk Bilginer ve Selçuk Yöntem'in de rol aldığı 'Osmanlı Subayı' (The Ottoman Lieutenant) kötü bir açılış yaptı. 250 salonda vizona giren film, ilk üç günde sadece 25 bin 413 kişi tarafından izlendi.
Filmle ilgili beklenti büyüktü, basında çok haberi yapıldı. 40 milyon dolar bütçeli ABDTürk ortak yapımı film, bizim sinema eleştirmenlerinden de kötü not aldı. Uğur Vardan filmi ideolojik açıdan şöyle değerlendiriyordu:
"Evet, Ermeni meselesinde iki tarafta da kötüler vardı ama özellikle Osmanlı tarafında İsmail Veli gibi iyilerin çabası görmezden gelinemez." Galiba 'Osmanlı Subayı'nı en iyi sinema yazarı arkadaşım Murat Özer tanımladı: "Benim de Ermeni arkadaşlarım var' düzeyinde bir film..." 1991'de çektiği Julia Roberts'lı 'Sleeping with the Enemy' filmiyle hatırlanan, uzun süredir sesi soluğu çıkmayan Joseph Ruben'in yönetmen koltuğuna oturtulması hataydı. Filmin pazarlama aşamasında da hatalar yapıldı. Bir dönem filmini tanıtmak istiyorsanız konusu üzerinden tartışma yaratmalısınız ki, izleyicinin ilgisini çeksin. Ama yapımcı Alinur Velidedeoğlu'nun "Bizim oyuncular Hollywood'takilerin eline su dökemez.
Adamlar bu işi biliyor, bizimkiler disiplinsiz, tembel..." çıkışı yersizdi ve büyük tepki aldı.
Bu köşeyi takip edenler bilir; daha 'Osmanlı Subayı' çekilmeden; sinemada Ermeni soykırımı iddialarını sürekli işleyen Ermeni diasporasına, yine sinemayla bir karşı duruş sergilenmeli diye yazdık. 'Osmanlı Subayı' bu açıdan önemliydi. Ama bu filmi çekmek reklamcı Velidedeoğlu'nun harcı değildi!
Hem çekim, hem de pazarlama aşamasında birçok hataya imza atıldı ama her şeye rağmen bu film, Amerikan izleyicisinden daha çok Türkler'in ilgisini çekmeliydi; bu da olmadı. 'Osmanlı Subayı', Türkiye'de ilk üç günde 88 bin 656 dolar iş yaptı.
ABD'de ise ilk üç günde 149 bin 830 dolar hasılat yaptı. Özetle 40 milyon dolar çöpe atıldı!