Ünlü yönetmen Osman Sınav, GÜNAYDIN'a çok özel açıklamalar yaptı. Atv'nin sevilen dizisi 'Sen Anlat Karadeniz'deki 'Nefes' karakterinin parmağının kırıılma sahnesini kadına şiddete farkındalık yaratmak için yaptıklarını belirten Sınav, "Biz iki tane parmak kırdık, kimsenin boğazını kesmedik, silahla öldürmedik. Bu ülkede çocuklarının gözünün önünde öldürülen kadınlar var unutmayın" dedi.
- Türkiye'de fenomen olmuş birçok dizinin altında sizin imzanız var...
Anlattığımız hikayelerde yüksek bir empati yaratmaya çalışıyoruz. Bizim işimizin temeli bu zaten. Halkın sosyolojik kodlarını iyi okumak gerekiyor. Her açıdan konjonktürü iyi takip etmek de gerekiyor. Zaten konjonktürü iyi takip ederseniz 'Toplum nereye doğru gidiyor, sorunlar nedir?' gibi soruların cevaplarını bulup buna göre hikaye oluşturmak lazım. O zaman halkın hayatına da dokunmuş olursunuz yaptığınız dizilerle.
- 'Sen Anlat Karadeniz'deki 'Nefes' karakterinin gördüğü şiddet sahnesi uzun süre konuşulmuştu...
Biz dizideki parmak kırma sahnesini kadına şiddete farkındalık yaratmak için yapmıştık. Biz iki tane parmak kırdık, kimsenin boğazını kesmedik, silahla öldürmedik. Bu ülkede çocuklarının gözünün önünde öldürülen kadınlar var; unutmayın. Gerçek hayatta bu sahneden çok daha beterini yaşıyorlar. Kadınlarımız şiddete, tacize, tecavüze uğruyor.
Bu diziyle birlikte kadına şiddet konusunda ciddi bir farkındalık yarattığımızı düşünüyorum. Diziyi yapmadan önce uzun süre araştırma yaptık. Kadına uygulanan psikolojik ve fiziksel şiddetin toplumun en önemli yaralarından biri olduğunu gördük. Biz de böylece diziyle mağdur kadınların sesi olduk. Sete gelen ve "Nefes' benim hayatımı anlatıyor" diyen birçok kadın izleyicimiz var. Eskiden şiddete maruz kalan ve ses çıkaramayan kadınlar, artık seslerini yükseltiyor.
Toplum da kadına şiddete ciddi şekilde tepki gösteriyor. Ben de toplumsal farkındalığı yaratmak amacıyla böyle bir sahne koydum. Mesleğim gereği topluma karşı sorumluluk taşıyorum. Yaptığım her işi, bir konuya farkındalık yaratmak amacıyla yapıyorum. 'Deli Yürek'te de, 'Kurtlar Vadisi'nde de, 'Ekmek Teknesi'nde de aynı amacı taşıdım. İnsan yaşarken hayatın ve toplumun farkında olmalı. Her insan kendi yapısı içinde hayatını sorgulamalı.
Sorgulamayan, farkında olmadan yaşayan insan aslında yaşamıyor demektir.
Mış gibi yaşamamalıyız.
DİZİLERDE ADALET VURGUSU YAPARIM
- 'Deli Yürek'te Türkiye'deki bir dönemi anlattınız...
'Deli Yürek'in yayınlandığı dönemde adalet sorgulaması yapmıştık. 'Kurtlar Vadisi'nde de aynı şekilde. Adalet bir toplumun geleceğini belirleyen en önemli şey. Medeniyetlerin yaşamalarını etkileyecek kadar önemli bir şey adalet. Ben birçok dizimde adalet duygusunu işlemeye çalıştım.
- Yine ülkenin konjonktürünü anlatan proje yapmayı düşünüyor musunuz?
Evet, düşünüyorum. Türkiye'nin hem sosyolojik, hem de siyasi yapısını anlatan bir projem var.
- FETÖ yapılanmasını ve 15 Temmuz'u anlatan bir dizi yapmayı düşünüyor musunuz?
Evet, çok istiyorum. Halka anlatmamız gerekiyor bu yapılanmayı tüm yönleriyle.
2007 yılında ben devlet içindeki FETÖ yapılanmasını fark etmiştim.
Hatta Süleyman Çobanoğlu, o dönemde bir MİT kahramanını anlatan dizi yapmamızı istiyordu. Ben o dönemde böyle bir diziyi yapamayacağımızı, çünkü dizideki kahramanın karşı gücünün odak noktasının Pensilvanya'ya uzanacağını söylemiştim. O dönemde böyle bir dizi yapamazdık. Yapmak istesek de kimse yayınlamazdı. Şimdi ise FETÖ'nün neden, nasıl ortaya çıktığını ve insanları nasıl etki altına aldığını tüm yanlarıyla topluma anlatmalıyız. Bu işin kaynağında ne yatıyor bunu iyi analiz etmeliyiz.
Sosyolojik ve psikolojik çözümlemesi yapılmalı. FETÖ ile mücadelede bu çok önemli. Topluma bu yapılanmanın tehlikesini iyice izah etmeliyiz ki tamamen temizlensin, bir daha bu tuzağa düşmeyelim.
Ancak böyle mücadele edersek bu tarz yapılanmaları önleyebiliriz.
ŞİDDETE İDAM CEZASI GELMELİ
- Yeni sezonda neler var 'Sen Anlat Karadeniz'de?
Çok güzel hazırlandık yeni sezona. Yeni pencereler açacağız izleyiciye. Kadına şiddet konusunda yine aynı hassasiyeti göstereceğiz.
Benim için çok önemli kadına şiddetle mücadele etmek. İnsan kadından doğuyor. Kadın gibi kıymetli bir varlığa dokunmanın affedilebilir hiçbir yanı yok. Sadece kadına ve çocuğa şiddet uygulayanlara, tecavüz edenlere idam cezası gelmeli. İdamı kaldırmış bir ülke olarak kadına ve çocuğa şiddet uygulayanlara idam cezası getirerek bence dünyaya da örnek oluruz. Kadına ve çocuğa tecavüz edenleri ve şiddet uygulayanları affetmemeliyiz.
Onların hayatlarıyla kimsenin oynamaya hakkı yok.
- Eleştiriler, görüşler doğrultusunda senaryonuzu değiştirdiniz oluyor mu?
Tabii ki. Akıl akıldan üstündür.
Yapıcı eleştiriye sonuna kadar saygılıyız. Ama sosyal medyada kirli şeyler oluyor. Mesela Rüçhan Çalışkur gibi 40 yılını oyunculuğa vermiş bir sanatçıyı ağlatacak kadar kötü sözler söylenmemeli. Kimse saygısızlık yapamaz. Onu eleştirenler yokken Çalışkur oyunculuk yapıyordu.
Vicdanlı düşünmek gerekiyor.
GENÇ OYUNCULARIMI ÇOCUĞUM GİBİ GÖRÜYORUM
- Yıldızlaşan isimlerden sizi hayal kırıklığına uğratanlar oldu mu?
Çok oldu. Yıldızlaşmak ego okşayan bir şey. Parladıktan sonra gökyüzünde uçtuğunu düşünüyor. "Yıldız oldum, Osman Sınav olmasa da ben uçarım" diyor. Sen arkadan ona verdiğin desteği çekince de hala durumu algılayamıyor. "Ben rüzgarı aldım, yine uçarım" diyor ama yavaş yavaş düşmeye başlıyor.
Bu düşmeyi de durduramazsın.
Ancak yere çakılınca anlıyorlar durumun vehametini.
Bunun temelinde ne var biliyor musun?
Kimse tanınmadığı dönemde yanında olan, onu bilen insanları hayatında istemiyor.
Bu aslında temel bir insan psikolojisi. Genç oyuncularımı çocuğum gibi görüyorum.
Onlara kendi tecrübelerimden yola çıkarak yol göstermeye çalışıyorum. Anlayan anlar, anlamayan için yapacak bir şey yok...
- Vefa denen bir şey de var ama...
O zor bu dönemde. Çok az insanda olan bir duygu.
Mesela Kenan İmirzalıoğlu beni her aradığında hala sesindeki tonundan o vefa duygusunu hissediyorum.
Çok özel ve vefalı bir insan Kenan.
KİMSE 'DİRİLİŞ'İN KARŞISINA ÇIKMAYA CESARET EDEMEDİ, AMA BİZ ÇIKTIK!
- Popüler isimlerle çalışmayı çok tercih etmeyen bir yönetmensiniz. Daha az tanınan oyunculara yer vererek onları yıldızlaştırıyorsunuz... Y
etenekli insanlar oldukları için yıldızları parlıyor. Ben vesileyim sadece. 'Sen Anlat Karadeniz'de no name bir kadro ile 'Diriliş'in karşısına geçtik. Hatta çarşamba gününe hiçbir yapımcı 'Diriliş'in karşısına iş yapmaya cesaret edemiyordu, "Batarız" diyorlardı. Ama Atv Genel Müdürü Metin Ergen bana "Diziyi çarşamba günü yayınlayalım mı?" diye sorduğunda kabul ettim. Çünkü ben rekabeti severim, dizime güveniyordum. Yanılmadım ve dizimiz çok büyük bir başarı gösterdi.
40 YILDIR GÜNDE 15 SAAT ÇALIŞIYORUM
- Topluma karşı sorumluluk taşıdığınızı söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
40 yıldır günde 15 saat çalışıyorum. Neden? Çünkü yaptığım her işte topluma karşı sorumluluğumu hakkıyla yerine getirebilmek için. Bugüne kadar yaptığım işlerle toplumun hayatına, dünyasına, yüreğine dokundum. Bu çok heyecan verici bir şey. Dizideki bir diyalog, bir bakış veya bir sahne sizi izleyenin yaşamını etkileyebiliyor. Mesela uçakta Urfalı bir avukat yanıma gelerek 'Deli Yürek'le büyüdüğünü söyledi. Biraz sohbet ettik ve bu dizinin onun hayatına dokunduğumu gördüm. 'Deli Yürek'teki hukuk ve adalet bakışı kendisini etkilemiş.
EVRENSEL BİR KONUYU ANLATIRSANIZ, TÜM DÜNYANIN KALBİNE DOKUNURSUNUZ
- Dizileriniz yurt dışına en çok ihraç edilenler arasında...
İnsanların ortak sorunlarına parmak basan işler yapıyorum. Mesela 'Sen Anlat Karadeniz' yerel bir proje olduğu için yurt dışında çok ilgi göreceği beklenmiyordu. Ama ben öyle düşünmüyordum, yanılmadım da.
Şu anda en çok ihraç edilen dizi. Neden biliyor musunuz? Şiddet sadece bu topraklarda yaşayan kadınların sorunu değil. Şiddeti Meksika'daki kadın da görüyor, Çin'deki de, Norveçte'ki de. Yani ortak sorun kadına şiddet. Böyle ortak sorunları anlatan işler yaptığınız zaman yurt dışında da ilgi görüyor. Hikayeyle insanı özünden yakalarsanız zaten evrenselsiniz demektir. Önemli olan insanın fıtratına dokunan işler yapmak.
Bunu başarırsanız izleyicilerin kalbine de, hayatına da dokunursunuz.