Atv'nin büyük bir beğeni ile izlenen dizisi Kuruluş Osman'ın bu haftaki final sahnesi çok konuşulacağa benzer.
Kurucahisar Kalesi'nin fethinden sonra düşmanları, Osman Bey ve arkadaşlarına ormanda pusu kurmuşlardı. Osman Bey eline saplanan oku kırdıktan sonra "Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimse alamaz" dedi. Bu sahne hepimizi 1988 yılına götürdü. Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal kürsüde konuşurken, Kartal Demirağ adlı kişi ona birkaç el ateş etmiş, Özal elinden yaralanmıştı. Birkaç dakika sonra eli sargılı olarak yeniden kürsüye çıkan Özal, "Allah'ın verdiği canı Allah'tan başka kimse alamaz" sözleriyle zihinlerimize kazınmıştı.
Bu sahnenin tam da 9 Aralık günü yayınlanması da sadece tesadüften ibaret değildi sanırım. Zira 9 Aralık 2013'de Turgut Özal'ın vefatından sorumlu tutulan emekli tuğgeneral Levent Ersöz'ün duruşması yapılmış, Ahmet Özal da müşteki olarak davaya katılmıştı.
Bu iki benzer sahne, hem Osmanlı'nın hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş aşamasında özellikle kuyruğu dışarıda iç düşmanların nasıl ihanet merkezli suikastlara giriştiğini bana hatırlattı. Atatürk'e Ali Kemal başta olmak üzere sayısız kişi ve örgüt tarafından suikastlar düzenlenmişti. Turgut Özal'ın şüpheli ölümü, terör belasını bu denli büyümeden bitirecek tek akil kişi olarak görülen Eşref Bitlis paşanın uçağının düşmesi, Adnan Kahveci'nin 'sisli' bir trafik kazasında hayatını yitirmesi, Muhsin Yazıcıoğlu'nun karanlık bir helikopter kazası sonucu aramızdan ayrılması...
Kurmak da, korumak da zor... Allah bu uğurda yaşamını yitiren tüm devlet adamlarımıza rahmet eylesin. Allah bu ülkenin kaderini değiştiren her devlet adamını korusun, kollasın, bize bağışlasın...
Ekrana çıkan doktorlar para ödüyor mu?
Hepsi değil ama çoğu bal gibi ödüyor. Hatta kanaldan yayın parası istemeyen, tüm kazancını ekrana çıkarttığı doktorlardan edinen yapımcılar var. Zaten bu, bugünün haberi de değil. Bu köşede defalarca yazdığım bir konu.
Peki niye tekrar bu mevzuya daldım? Prof. Dr. Teoman Kadıoğlu sosyal medyadan bir paylaşımda bulununca, konu tekrar gündeme geldi de ondan. Ne demiş Profesör Kadıoğlu? "Sekreterim aradı; 'Hocam sizi Show TV'den aradılar. Ebru Akel'in sunduğu Kendine İyi Bak programına davet ediyorlar' dedi. 'Sor bakalım para istiyorlar mı?' dedim; '6000 TL' cevabı geldi. TV'lerde seyrettiğiniz doktorlar bu yayınlara para vererek çıkıyor, bilin istedim."
Ohooo, günaydın hocam!.. Doktorların ödediği 'programa katılım parası' neredeyse 'vizite ücreti' kadar yasal (!) oldu...
Reklam yıldızı Müftüoğlu
Hazır söz doktorlardan açılmışken, gözüme diken gibi batan bir konuyu daha dile getireyim:
Prof. Osman Müftüoğlu'nu tanımayan yok. Ekranlarda en fazla görünen hocalardan biri. Özellikle pandemi döneminde herkes onun ağzının içine bakıyor. Hatta öyle ki, bu dönemde Türkiye'nin en önemli gazetelerinden Hürriyet'te 'baş yazarlık' bile yaptı.
Beni rahatsız eden ise bu kadar önemli bir tıp insanının sıklıkla televizyon reklamlarında boy gösteriyor olması. Daha önce de 4 kez televizyon reklamlarında rol alan, hatta 2014 yılında bir inşaat firmasının yüzü olduğu için gazetesinin okur temsilcisi Faruk Bildirici tarafından da eleştirilen Müftüoğlu'nu son olarak bir dezenfektan firmasının ürün tanıtımında izliyoruz.
Gazetecilerin, köşe yazarlarının, haber programı sunucularının reklamlarda görünmeleri yasak. Peki hem doktorluk hem köşe yazarlığı yapanların ayrıcalığı ne?
Gaf kürsüsü
Dostum ve meslektaşım Tansu Sarı'dan yine kaçmamış: TRT Spor'da Samsunspor-Menemenspor karşılaşmasını anlatan spiker Erdoğan Arıkan; maçın son anlarında Samsunsporlu Ahmethan Köse'nin auta giden vuruşuna ısrarla "Gol" dedi.
Zap'tiye
Karadeniz ve Akdeniz'de petrol arayan araştırma gemilerimize Müge Anlı ile ekibini de bindirsek 'şıp diye' bulmazlar mı acaba?
Ne demiş?
"Akrabalarınızı bulamıyor musunuz? Müge Anlı'yı boşuna meşgul etmeyin. Resul'den bilet alın, onlar sizi bulsun." (Seyyar piyango bayisinin sırtına yapıştırdığı ilan)