Prof. Dr. Celal Şengör, katıldığı bir TV programında organ bağışına karşı olduğunu söyledi: "Taraftar değilim. Elin dangalağına verip onu yaşatmanın anlamı yok ama araştırma yapacaklarsa istedikleri gibi kullansınlar…" diye konuştu.
Organ nakli için binlerce hasta beklerken, organ bağışı istenilen seviyede değilken Şengör'ün yaptığı çok talihsiz bir açıklama olmuş. Elbette organınızı bağışladığınız kişinin dangalak çıkması üzücü bir durum, tabii siz öldüğünüz için bunun farkında olmayacaksınız ama ya ihtiyacı olan dangalak değilse? Ya da organınızı alan kişi bir suçluysa, tecavüzcüyse, seri katilse ne olacak? Ama bunun bilmezsiniz, aileniz de bilemez!
Konuyla ilgili Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Dr. Eyüp Kahveci'yi aradım. Kahveci; organ nakli yapılan hastaların Sağlık Bakanlığı'ndaki listeden belirlendiğini, bu listede kişilerin tüm bilgilerinin yer aldığını ama sistemin, hastanın sağlık durumuna ve bağışlanan organın ona uyup uymadığına bakarak seçim yaptığnı söyledi. Ayrıca sistemin insanları din, dil, ırk ya da sabıka kaydına bakarak bir eleme yapmadığını, yapılırsa bunun insan haklarına aykırı olduğunu belirtti. Kahveci, organı bağışlayan ve organı alan tarafların birbirini tanımadığını, eğer her iki taraf da tanışmak isterse bilgilerinin paylaşıldığını da söyledi.
Kahveci ayrıca "Bağışladığım organların iğrenç suçlar işlemiş insanlara gitmesini ben de istemem ama sistem böyle, en mantıklı yol da bu" dedi. Ben de Kahveci ile aynı fikirdeyim; aileler organın kime bağışlanacağına karar verseler, o zaman çok daha büyük sorunlar çıkar, organ bağışı oranları düşer. Şengör'ü linç edenler meseleye hiç bu açıdan yaklaşmadı! Evet, Şengör çok gereksiz, organ bağışına zarar verecek ama aynı zamanda çok ilginç bir konuyu tartışmaya açmış oldu. Kahveci'den organ bağış oranlarıyla ilgili bilgi de aldım: Türkiye'de yoğun bakımdaki her 100 hastanın 27'sinin ailesi organ bağışlamayı kabul ediyor. Bu oran Avrupa'da yüzde 50-60. Unutmayın, organ bağışlamak insani bir görevdir.