Oturup saymadım ama ekranlarımıza gelen mafya dizilerinde her hafta en az 50 kişi öldürülüyor. Gelin görün ki, sadece ölüyorlar. Sonrası meçhul... Cesetleri sanki halının altına süpürülüyor. Bizim mafyatik kahramanların (!) hayatı ise kaldığı yerden devam ediyor.
Soran yok, soruşturan yok.
Sanki o ölenler ağaç kovuğundan çıkmış...
"Peki sana ne kardeşim?" diyeceksiniz. Cevabım net: Eğer ekranlarda ölümü bu kadar ucuzlatırsanız, ucuz ölümler ülkesi olmaktan kurtulamazsınız.
Bakın gençler, sevgili çocuklar, izlediklerinize asla inanmayın. O uyuşturucu depolarının önünde, ya da mafya babasının evinin kapısında tek kurşunla öldürülen 'hayat figüranları' var ya, hah işte onlar da birer can aslında.
Onların anaları da arkalarından gözyaşı döker, ağıt yakar. Onların da gözü yaşlı dul eşleri, akşam olup da "Babam nerede anne?" diye soran bebelerine bakıp, yutkunurlar.
Onların da yarım kalmış hayalleri vardır...
Yahu, adamlar kendi öz evlatlarını öldürüyorlar. (Bu yıl iki farklı dizide yaşandı.) Ama ne resmi makamlar, ne etrafındakiler "Yahu ne oldu? Hani senin bir oğlun vardı, nereye kayboldu?" diye sormuyor.
Oysa bu internet çağında kaybolmanın imkanı yok. Sosyal hesabınızdan iki gün paylaşım yapmayın, herkes arayıp "Hayrola?" diye soruyor artık.
Canımı 'sıkan' bir başka konuya gelince: Mafya dizilerinde adam öldürmenin adı da iyice hafifleyip, 'sıkmak'tan ibaret oldu. "Önce konuşturun, sonra sıkın gitsin..." Sanırsınız sivilce sıkıyorlar.
Tamam; dizidir, filmdir, senaryodur.
Öyle ince eleyip, sık dokumaya, didiklemeye gerek olmayabilir. Ama benim kaygım; gençler ve çocuklar için.
Öldürmeyi bu kadar sıradan, bu kadar önemsiz, bu denli 'kaygısız ve kayıtsız' bir günlük olgu ya da hayat rutini gibi önlerine koydukça, 'yaşama ve yaşayana saygıyı' farkında olmadan gençlerin zihinlerinden, kalplerinden siliyoruz.
Sevgili gençler, değerli çocuklar;
Bakmayın siz o 'kafalarına sıkıldıktan' sonra halının altına süpürülüyormuş gibi gösterilen ve başlarına siyah kar maskesi takıldığı için her hafta yeniden, yeniden, yeniden öldürülen o hayat figüranlarına...
Onlar da 'can'dır. Ve hayat denilen bu değerli oyunda asla ve asla 'game over' yoktur!