Şöyle yazmıştım iki ay önce: 'Meşale ve havai fişek... Bu ikisinin kime ne faydası var bilmiyorum. Zararlarına gelince... Geçen hafta oynanan iki önemli futbol karşılaşması, Ziraat Türkiye Kupası ve Süper Lig Play Off finalleri, meşaleler yüzünden çekilmez hale geldi.
Kendini bilmezlerin sahaya ve rakip tribünlere fırlattığı yanıcı maddeler yüzünden her iki stat da yangın tehlikesi geçirdi, maçlar verilen aralar yüzünden dakikalarca uzadı, seyir zevki kaçtı, sporcular ve seyirciler zehir solumak zorunda kaldı. Beşiktaş'ın şampiyonluğunu kutlamak için denize açılan teknelerde yakılan meşaleler yüzünden Boğaz'da göz gözü görmez oldu, iki tekne çarpıştı, iki pırıl pırıl genç ağır yaralandı. İtalya'da Şampiyonlar Ligi finalini bir meydanda dev ekrandan izleyen İtalyan taraftarlar arasında havai fişek atılınca; olayı terör saldırısı sananların yarattığı izdiham yüzünden onlarca kişi yaralandı, facia şans eseri ucuz atlatıldı.
Peki bu görüntü ve çevre kirliliği yaratan, sporcu ve doğa düşmanı, terör azdırıcısı havai fişekler, maytaplar, torpiller ve meşalelerin satışı ne zaman yasaklanacak?'
Bu yazının ardından, Samsun'da yapılan Süper Kupa finalinde de aynı rezalet yaşandı. Bu rezil görüntülerin sona ermesi için öncelikle 'arzı' önlemek lazım. Çünkü belli ki 'talep' kırılamayacak. Statların kontrolünü bir türlü sağlayamadığımıza göre; holiganların satın alacak meşale, maytap, torpil bulamaması şart. Bunların satışı, benim yukarıdaki yazımın ardından İstanbul ve İzmir'de valilikler tarafından yasaklandı. Ama yetmez. Tüm yurtta genelge ile satışların (hatta üretiminin) yasaklanması gerekiyor. OHAL yetkileri burada kullanılmazsa, nerede kullanılacak?
Ve son sözüm: Real Madrid ile Manchester United'ın süper kupa finalini Üsküp'te oynamasına kimse şaşırmasın. Dışını şahane inşa ettiğimiz statlarımızın içi bu haldeyken, bize olimpiyat verilmesini de kimse beklemesin.