"Oğlumla aramız çok iyiydi. Dersleri çok güzeldi. Kız arkadaşını çok seviyordu. Ama onu kaybetmekten çok korkuyordu. Manisa'da yaşadığı için kız arkadaşıyla sık görüşemiyordu. O nedenle üzülüyordu. Bana 'Ya beni bırakırsa, nasıl dayanırım?' diyordu. Aralarında bir tartışma olmuş. Oğlum bir anlık duygusuna yenildi."
Türkiye'nin 4'üncü yüz naklinin gerçekleşmesini sağlayan Uşaklı lise öğrencisi Tevfik Yılmaz'ın annesi Emine Hanım'ın açıklamasını okudunuz! Çoğumuz gibi Tevfik de büyüyüp koca adam olduğunda lise çağında yaşadığı ilk aşkını tatlı ya da hüzünlü bir anı olarak hatırlayacaktı.
Belki de o çocuksu heyecanla yaptığı çılgınlıklarla dalgasını geçecekti ama olmadı; bir hiç uğruna intihar etti, organları beş kişiye hayat verdi. Girin Google'a 'intihar' yazın karşınıza ilk çıkacak haberlerin başlıkları şunlar olacak:
"Liseli gencin aşk intiharı"... "Genç kız, aşkı için babasının beylik tabancasıyla intihar etti" vs...
LİSELİ İNTİHARLARI
Liseli intiharları herhalde, kredi borcu ve aldatma intiharlarıyla at başı gidiyordur.
Ülke olarak hızla modernleşiyoruz ama bu gelişim, aile içi yaşantılarımızı pek değiştirmiyor. Hâlâ kapalı bir toplumuz.
Yılmaz Ailesi mutlaka Tevfik'e ellerinden geldiğince destek olmuş, bunalımdan çıkarmaya çalışmışlardır ama yetmemiş!
Tevfik, bir psikologla konuşsa o bunalımdan çok rahat çıkardı.
Eskiden 'kuşak fakı' TV programlarının en önemli tartışma konularından biriydi, şimdi pek konuşulmuyor.
Halbuki internet, gençlerimizle aileleri arasındaki kuşak farkını ışık hızıyla açtı! Madem aileler yeni nesil gençleri çözemiyorlar, öyleyse liselerimizde 'Aşk' dersi okutulsun!
Şu aşk meselesi doğru dürüst anlatılsın okullarda gençlerimize.
Psikologlar ve uzmanlar, seçmeli derslerde ya da yılda birkaç kere gençlere 'aşkın hallerini' anlatsınlar ve aşk bunalımından çıkış yollarını öğretsinler.
Bir ara okullarımızda cinsel eğitimin verilmesi de tartışılıyordu ama olmadı. Cinsel eğitime karşı çıkanlar, bir ara internete girip küçük yaşta doğum oranlarına da baksınlar!