Bugün yine okur mektupları var sırada. Soyadını vermek istemeyen "Fulya" isimli okurumuz, Okan Bayülgen'in televizyon izleyenleri eleştirmesinden rahatsız. Mektupta katılmadığım ve en az Okan kadar "şerh koyacağım" cümleler mevcut. Ama yine de ekran başında birbirinden ne denli farklı "izleyici grupları" bulunduğunun altını çizmek ve en başta da sevgili Okan Bayülgen'i bu "algı eşitsizliği" durumundan haberdar etmek adına yayınlıyorum: "Size aylardır rahatsız olduğum bir konudan bahsetmek istiyorum. Konu; Okan Bayülgen ve televizyon antipatisi. Bayülgen'i ilk çıktığı günden bugüne takip eder ve severim. Bu kadar insanı arkasına aldıysa, sevgi topladıysa ve maddi anlamda standartların çok çok üstündeyse, hepsi TV sayesindedir. Televizyonda bunca yıldır bu işi yapmasa muhtemelen ben ve pek çok insan tarafından hiç bilinmeyecek, belki bu kadar kazanmayacaktı. Televizyondan ekmek yiyen birinin televizyona bu kadar sert çıkışması oldukça bencilce... Nasıl olsa maddi manevi güçlendiğinden, saldırıyor. Türk insanının gelir düzeyi ve yapacakları aktiviteler sınırlıdır. Hele İstanbul gibi bir yerde yaşıyorsanız ve üstelik para sıkıntısı çekiyorsanız bir nevi televizyona muhtaç kalıyorsunuz. Her gün kendisi gibi dışarda gezecek, eş dosta bir yerlerde yemek verecek, her hafta sinema takip edecek, alışverişe çıkacak insanlar değiliz. Bazen karşı yakaya bile geçme durumunda olamayabiliyoruz. İnsanların TV izlemesini itici bulan ve suçlar gibi insanları (bizi) eleştirmesini doğru bulmuyorum. Televizyonu izleme sınırı vardır. Eğer aşmıyorsanız faydalı bile olabilir. Diziler ne kadar uzun olsa da seviliyor. Kendisi gibi her hafta tiyatro tiyatro gezemeyebiliyoruz. Televizyondan insanların çok para aldığına değinip, patronuna paraları düşürün dediğini açıkladı programında. Patronunun kendisine 'Önce seninkinden başlayalım' tepkisine ise hemen karşı çıkmış. İnsanların ekmeğiyle oynadığını düşünüyorum. Kim ne kadar kazanırsa kazansın neden uyarmaya çalışıyor patronları anlamıyorum. Çevresi bol, geniş kitlelere sözünü dinleten biri olmasından dolayı ne denirse evet denecek konumda. Bunu televizyon sayesinde yaptı. Şurada taş çatlasa bir kaç yıl daha kalacağı için ekranlarda, sürekli yüklenmekte... Nasıl olsa kendi devri kapanıyor. Bencilce davrandığını ve komplekslerinden dolayı çekemediğini düşünüyorum. Televizyonu seven ve orada iş yapan insanları destekleyen biri olarak, tavrı son derece geriyor. Televizyon doğru dozda kullanıldığında, çok faydalı bir alet. Bunun faydasını en çok görenlerden biri, Kanal D'nin demirbaşı Okan Bayülgen'dir. Kendisini seviyorum fakat bu düşüncesine katılmadığımı belirtmek istedim..."