Hıncal Ağabey (Uluç) salı günü köşesinde yazdı, 'Her şey aynı' diye... Beşiktaş'ın eski milli futbolcularından Feyyaz Uçar'ın sohbetine TRT Müzik kanalında rastlamış.
Feyyaz eski günleri yad ederken demiş ki, "Her derbi öncesinde bize kılıçkalkan kostümü giydirip fotoğraflarımızı çekerlerdi." Hıncal Ağabey de spor medyasındaki özel haber kısırlığından dem vurarak bugün de hiçbir şeyin değişmediğinden söz ediyordu yazısında.
İtiraf ediyorum...
Spor medyasında kılıç-kalkan modasını başlatan ekibin içinde ben de vardım. Yıl: 1986... Yer:
Beyazıt'taki eski Güneş Gazetesi...
Müdürümüz Şansal Büyüka, yaklaşan Beşiktaş- Galatasaray derbisi öncesi şöyle yarım sayfa açılacak bir özel fotoğraf isteyince, biz muhabirleri derin bir düşünce aldı. Sonra ben parlak fikrimi(!) açıkladım. Kapalıçarşı'da folklor gösterilerine kostüm kiralayan bir arkadaşımdan kılıç-kalkan ekibi kostümleri alıp bunları Beşiktaş ve Galatasaraylı futbolculara giydirecektik.
Onlar sözde kılıçlarla birbirlerine girerken, biz de fotoğraflarını çekecektik.
Fikrim hemen benimsendi.
Hazırlanıp doğruca Rumeli Hisarı'nın yolunu tuttuk.
Bizim birbirinden ünlü futbolcuların hepsi, kostümleri giyer giymez oldu birer cengaver.
Onlar kahkahalar içinde çala kılıç birbirlerine girerken, bizim foto muhabirleri de (sanırım aralarında Yaşar Saygı ile Vahap Hacıoğlu da vardı) deklanşörlerine asıldılar.
15 dakika sonra "Tamam" dedik, "Bu kadarı bize yeter, çekim bitti." Ama aldıran kim?
Futbolcuların hepsi çocukluklarına geri dönmüş; biri Tarkan olmuş, diğeri Camoka, bir başkası Kara Murat...
Foto muhabirleri, ışık oranı düştüğü için çoktan kameralarını çantalarına koymuş, gitmeyi bekliyorlar. Ama futbolcular havaya girmiş bir kere... Rumeli Hisarı, Fetih'ten beri böyle cenk görmemiş. Allah sizi inandırsın, futbolcular heveslerini alsın diye tam 1.5 saat beklemek zorunda kaldık. Bana kostümleri kiralayan arkadaşım, sürekli kaş göz ediyor.
Çünkü aynı kostümleri akşam bir folklor gösterisine yetiştirecek.
Hiç unutmam, Spor Sergi Sarayı'ndaki o gösteri, bizim yüzümüzden tam iki saat geç başlamıştı.
Sevgili Hıncal Ağabey, sen bakma şimdi Feyyaz'ın mızmızlanır gibi yaptığına...
Sen onu 30 yıl önce elinde kılıçla burçtan burca zıplarken görecektin...