'Gönlüm Hep Seni Arıyor' başlıklı konserde; 2010 yılında UNESCO tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi seçilen Neşet Ertaş'ın eserlerini senfonik formda yeniden düzenleyen Serdar Yalçın'ın yönettiği İstanbul Opera Orkestrası sahnede olacak. Konserde; soprano Gülbin Günay, alto Zeynep Halvaşi, tenor Bülent Bezdüz ve bas bariton Zafer Erdaş'a İstanbul Opera Korosu da eşlik edecek.
YALÇIN: ERTAŞ'IN MÜZİĞİ EVRENSEL
Konserde seslendirilecek eserlerin senfonik düzenlemesini de yapan besteci ve orkestra şefi Serdar Yalçın, Neşet Ertaş'a saygı duruşu niteliğindeki dinletiyle ilgili şunları söyledi: "Bu çalışma ile Neşet Ertaş'ın bir dünya sanatçısı olduğunu kendi eserleriyle de göstermek istedim. O her biri mana zenginliği ile dolu türkü sözleri, evrensel bir anlam taşıyor, dolayısıyla her dile çevrilebilir. Müziği de otantik sazlarımız dışında dünyanın her yerinde kullanılan çalgılarla, hele hele bir senfonik orkestrayla seslendirildiğinde, koronun da solisti desteklemesi ile dünyanın en saygın salonlarında Neşet Ertaş bir besteci ve ozan olarak taçlandırılacaktır." Orta Anadolu bozkırlarının bin yıllık hüznünü bağlaması ve duygulu sesiyle türkülerinde anlatan büyük ozan Neşet Ertaş'ın anılacağı konser, 18 Mayıs 2018 Cuma akşamı saat 20.30'da İş Sanat'ta. Konserin biletleri, İş Sanat Ana Gişe ve Biletix'te satışta.
ANADOLU BOZLAKLARINI TÜM DÜNYAYA TANITTI
HALK ozanı, Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi Neşet Ertaş; Orta Anadolu türküleri ve bozlakları konusunda bu yüzyılın en önemli isimlerinin başında geliyor. 1938'de Kırşehir-Çiçekdağı'nda dünyaya gelen ve "Ben dünyaya geldiğimde sazı göbeğime koymuşlar" diyen Ertaş, saz üstadı babası Muharrem Ertaş'ın izinden gitti. Yoğun yöresel özelliklere sahip müziğini ülke genelinde ve yurt dışında tanıtan sanatçı büyük bir üne kavuştu. 1957'de 'Neden Garip Garip Ötersin Bülbül' adlı ilk plağını çıkaran sanatçı, gazinolarda sahne aldı. Bağlamalarını oyma tekne ustalarına yaptırıyor ve yedi tel takıyordu. Bazı seslerin sadece onun bağlamasında duyulabilmesinin, perde ayarlarını kendisinin yapmasından kaynaklandığını söylemişti. Bağlama çalmanın yanı sıra türküler de derleyen sanatçı, kendi besteleriyle de gönüllere girdi. Eserlerinde sevgiliye duyulan aşk ve özlem konularının yanı sıra doğa, gurbet ve toplumsal temalara yer veren Ertaş; yazdığı şiirlerde de Allah aşkı, anne- baba özlemi, ilim, ölüm ve memleket hasreti gibi konuları işledi. Halk müziğine kattığı değer ve yaptığı çalışmalar nedeniyle UNESCO tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi kabul edilen Ertaş, 2011'de İTÜ Devlet Konservatuvarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görüldü.