Fatih Altaylı, gıda zehirlenmesi yaşayan eşini hastaneye yetiştirmeye çalışırken; polis, ünlü gazetecinin şoförünün aracını caddeye park etmesine izin vermemiş. Altaylı da, görevini yapmaya çalışan trafik polisine ve şefine ağza alınmayacak küfürler etmiş. Olayda Altaylı'nın haklı olduğu tek nokta; İstanbul'da Nişantaşı, Beşiktaş gibi trafiğin çok yoğun olduğu caddelerde, insanların acil durumlarda bile araçlarını park edememesi. Kendimden örnek vereyim... Beşiktaş'ta Nüzhetiye Caddesi'nde oturuyorum. Bu caddede aracınızı 30 saniye bile durduramazsınız çünkü durursanız trafik kilitlenir.
Okul servisleri bile burada çocukları indirirken zorluk çekiyor. Hiç abartmıyorum; sırf trafik durdu diye her gün bir-iki kavga yaşanıyor.
Çok acil durumlarda kavga dövüş aracınızı park etseniz bile, trafik polisi gelip aracınızı çeker.
Özellikle Şişli ve Beşiktaş'ta böyle birçok cadde var. Bunların bazıları İspark tarafından park yeri yapılıp daraltılmış caddeler.
Normal şartlarda bir insan; aracını park edip acil bir işini çözebilmeli, çocuğunu-karısını hastaneye yetiştirebilmeli. Altaylı'nın şoförü de bunu yapmaya çalışmış ama polis izin vermemiş. Öte yandan polis de haklı; görevini yapmak zorunda çünkü araç yola park edilirse trafik kitlenir.
Sorunun temelinde yanlış altyapı sistemi var. Belediyeler, kaldırımları ve caddeleri yanlış düzenliyor. Trafiğin yoğun olduğu caddelere iki taraflı araç park edilmesi yasaklanmalı ve acil durumlar için park cepleri olmalı.
Ama bu eksiklikler Altaylı'ya, görevini yapmaya çalışan polise ağır küfürler etme hakkı tanımaz. Altaylı, her gün köşesinde olayları ve insanları eleştiriyor. Köşesindeki 'Ne zaman adam oluruz?' bölümünde nasıl adam olunacağını öğretiyor, yanlış yapanı yerin dibine sokuyor. O küfürler bir başkasının ağzından çıksa Altaylı, 'Ne zaman adam oluruz?' bölümüne ne yazardı acaba?
Elbette o insanı yerin dibine sokardı.
Ne zaman adam oluruz? Köşelerimizde ahkam keserken, aynı hataları kendimiz yapmadığımız zaman...