Yemeksepeti'ne yapılan siber saldırı sonucu ele geçirilen 21.5 milyon insanın kişisel bilgilerinin yasa dışı içeriklerin paylaşıldığı Dark Web'e düştüğü haberi çıktı.
Kiralık katilden, pedofili sapıklara kadar herkesin her şeyi bulabileceği Dark Web ortamında şimdi 21.5 milyon insanın ad-soyadı, adresi, telefon numarası, doğum tarihi, e-mail şifresi vs. dolaşıyor.
★
Bir üye "Nevzat Bey (Yemeksepeti CEO'su) bilgilerimizin çalındığını neden neredeyse 2.5 gün sonra haber verdiniz. Biz de kendi aksiyonumuzu alırdık bir an önce. Bu büyük bir ihmal" diye tweet atmış. Bunun gibi sosyal medyada binlerce şikayet yorumu var, lakin ne şirketten, ne de CEO'dan cevap yok. "Bir basın açıklaması yaptık, daha ne istiyorsunuz?" mu demeye getiriyorlar acaba? Çalınan e-mail ve şifre kombinasyonu ile açılmış birçok hesabın kırılma tehlikesi var ama Yemeksepeti'nden bir açıklama yok.
★
Ben de bu köşede sordum; reklamlara büyük bütçeler ayıran Yemeksepeti, siber güvenlik için ne kadar bütçe ayırdı? Müşterilerinin güvenliğine ne kadar bütçe ile değer verdi? Yemeksepeti ise olay tartışılmasın, sorgulanmasın diye üç maymunu oynuyor.
★
Peki, Yemeksepeti'nin Twitter'ı çok kullanan, insanlarla polemiklere girmeye zaman ayıran Nevzat Aydın'dan neden hiç ses çıkmıyor? Böyle kriz mi yönetilir? Üç maymunu oynayarak tarihimizin en büyük veri hırsızlığının unutulacağını mı sanıyor?
★
Sapıkların ve yasa dışı her şeyin çöplüğü Dark Web'te 21.5 milyon insanın kişisel bilgilerinin paylaşılmasının bir bedeli olmalı değil mi Nevzat Bey? Neden susuyorsunuz? Yoksa bir yardım projesi, ya da bir PR çalışması yapıp bu hırsızlığı nasıl unuttururum diye kafa mı patlatıyorsunuz?
LEBALEP SERGİ!
Medya sanatçısı Refik Anadol'un kişisel sergisi 'Makine Hatıraları: Uzay'ı gezmeyi çok istiyordum ama Pilevneli Gallery'nin önünde 1.5 km. kuyruk oluştuğunu duyunca, içeri girmek için dışarıda soğukta 3-4 saat beklemeyi göze alamadım.
2012'de Sabancı Müzesi'ndeki Monet sergisinden beri belki de ilk defa bir sergi bu kadar ilgi gördü. Elbette o uzun kuyruğun içinde Instagram'a bir selfie koyup hava atayım derdinde olanlar da vardır.
Sergiye belli aralıklarla maksimum 70 kişi alınması yerinde bir önlem ama dışarıda oluşacak kuyruk da hesaba katılmalıydı. Neden rezervasyon sistemi ya da online kayıt düşünülmedi?
1.5 km. kuyruğa bakınca insan ister istemez "Hay maşallah, lebalep dolu" diyor! Salgın İstanbul'da dalga dalga yayılırken 1.5 km. uzayan bu sanat aşkını ayakta alkışlıyorum.
'MESAJ'I KEŞFEDİN
Bizim medya ve sanat dünyasının yakından tanıdığı PR gurusu Mürvet Uç, pandemi döneminde boş durmamış 'Mesaj' kitabını yazmış.
'Mesaj' okuyucuya pembe hayaller kurduran, güya başarının sırrını veren klişe gelişim kitaplarına benzemiyor. Mürvet, kendi hayatından yola çıkarak, mutsuz, başarısız, depresif döneminden kendisine adil davranarak nasıl kurtulduğunu anlatıyor.
Zor durumlarda kendimize 'Neden?' değil de 'Nasıl?' sorusunu sorarak çözümlere ulaşmamız gerektiğini vurguluyor.
Okuyucusuna "Bir sonraki adımın kaygısıyla ve geçmişteki hatalara takılıp kendini boğma, anı yaşa ve hayatın sana sunduğu mesajları yakala" diyor.
Kitabı okuduğunuzda hayatın bize sürekli mesajlar yolladığını ama günlük kaygılara kendimizi kaptırdığımız için o mesajları alamadığımızı daha iyi anlıyoruz.
Mürvet ayrıca Eflatun'dan yola çıkıp hayatı sadeleştirmeye, insandan eşyaya yaşamımızda ne kadar fazlalık varsa kurtulmaya davet ediyor.
'Mesaj'ın içinden biraz mesajlar paylaştım. Bu kitapta daha çok keşfedilecek mesaj var!
'BAŞKAN MERDİVENLERİ BİLE ÇIKAMIYOR'
ABD Başkanı Joe Biden, Air Force One uçağına binerken üç kez düşünce kameralar artık başkanın her uçağa binişinde daha detaylı çekiyor.
Geçtiğimiz günlerde ABD'de yağmurlu bir havada uçağa binerken Biden yine düşer gibi oldu ve merdivenleri daha dikkatli çıkmaya çalıştı.
Tabii bu durum ABD'de "Başkanımız merdivenleri bile çıkamıyor" diye esprilerin yapılmasına neden oluyor.
Biden'ın köpeklerinden birinin Beyaz Saray koridorlarına tuvaletini yapması da gündem oldu iyi mi? "Daha çocuklarını ve köpeklerini yetiştiremiyorken ülkeyi yönetmeye çalışıyor..." gibi esprili tweet'ler paylaşıldı.
Yoksa kendisine "Katil" diyen Biden'a, sadece "Ona sağlık diliyorum" diye cevap veren Putin'in bir bildiği mi var?
PATRONUN MESAİ SAATİ DIŞINDA MESAJ ATMASI
Bütün gün çalışıp, eve zor atmışsınız kendinizi. Tam ailenize, sevdiklerinize vakit ayıracakken patrondan ya da yöneticinizden mesaj veya e-mail geliyor: "Bu raporu yarına yetiştirebilir miyiz?" Bazı yöneticiler ise çalışanlarını kürek mahkumu sanıp, istedikleri saatte telefon açıyorlar.
Polis, doktor, gazeteci, asker gibi kritik işlerde çalışanların yöneticiden gelen çağrıya cevap verme zorunluluğu olabilir ama zorunlu olmadığı halde telefonla arananlar da var.
Bazı yönetici ve patronlara göre her iş acildir ve sizin özel hayatınız yoktur ve gelen çağrıya hemen cevap vermenizi isterler.
Çalışanların mesai saati dışında aranması, pandemi döneminde evden çalışma düzenine geçenlerin çok sık karşılaştığı bir sorun. Bu durumdan rahatsız olduğunuzu belirttiğinizde ya da mesajı okuduğunuz halde geri dönmediğinizde hemen kötü çalışan olursunuz. Esnek çalışma saatine uymamakla suçlanırsınız. Esnek dedik de gece yarısı, pazar sabahı da aranmaz ki!
Bu sorunu çözmek için İrlanda Cumhuriyeti'nde çalışanlara, 'işle bağlantısını koparma hakkı' tanıyan yasa yürürlüğe girdi. Hükümet, çalışanların sosyal hayat ve iş dengelerini iyi ayarlayabilmeleri ve mesai saatleri dışında rahatsız edilmemeleri için böyle bir düzenleme yapıldığını açıkladı.
Bizde de buna benzer bir yasa çıksa fena olmaz mı? Ne de olsa çalışanın mutluluğu verimini artırır!