Her fırsatta dünyaya demokrasi dersi vermeye kalkarlardı. Sözde özgürlükler ülkesiydi. Öyle özgürdüler ki (!) dünyanın her ülkesini karıştırmayı kendilerine hak sayarlardı. Nikaragua'dan Küba'ya, Yemen'den İran'a, Afganistan'dan Irak'a, Filistin'den Suriye'ye, Ukrayna'dan Libya'ya, Venezuela'dan Mısır'a ve nihayet Türkiye'ye kadar dolap çevirmedikleri yer kalmadı. Sonunda FETÖ'yü ve PKK'yı kullanarak bize yaşattıkları 15 Temmuz'un bir benzerini kendileri yaşadılar, yaşıyorlar. Kore'ye, Vietnam'a, Irak'a sözde demokrasi getirmeye gittiler. Her üç ülkeyi de böldüler. Kartaldılar. şahindiler, fena halde haşindiler... İşte Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'in Ermenistan zaferinden sonra gevrek kahkahaları eşliğinde söylediği cümleden ilham alarak, ben de ABD'deki olaylar için yukarıdaki başlığı seçtim: Ne oldu Haşin'yan?
Terörü desteklerseniz. bir gün bumerang etkisiyle vurulursunuz. Nitekim ABD, namlunun kendine döndüğünü fark edebilmek için 11 Eylül'ü yaşamak zorunda kaldı. CIA marifetiyle ülkelerin yönetimlerini antidemokratik şekilde değiştirmeye devam ederken, düşmanını kendi eliyle beslediğini göremedi. Demokrasinin beşiği, özgürlükler ülkesi, Amerikan rüyasının seçimlerine Rusya'nın müdahale etmesi ve Trump'ın 'kazandırılması' gibi son derece yüz kızartıcı bir iddianın altında ezildi. Son seçimde ise sayım odalarının camlarını pizza kartonlarıyla kapatıp, gözlemcilerin seçime nezaret etmelerini engellediler. Peki rezalet sadece siyasi mi? Ekonomik alanda da Çin'in adeta maskarası oldular. Pandeminin en yenik, en ezik ülkesi olarak 'rüyadan' uyandılar. Bir yandan ırkçılığı hortlatıp, bir yandan da bize demokrasi dersi vermek için yaptırım uygulamaya kalktılar. Ama başka ülkelere o kadar çok demokrasi götürdüler ki, sonunda kendilerinde kalmadı...
Yeni Başkan Biden, kongre binasının basılmasını 'darbe' olarak niteledi. Bence boşuna endişelenmesin. Çünkü bir yerde darbe olması için orada ABD Büyükelçiliği bulunması gerekir. Washington bu açıdan güvenlidir.
Bu Survivor iş yapar
Bu hafta tv8 ekranlarında Survivor 2021 ile tanışacağız. Geçen sezon yarışmanın en fazla eleştirilen yönü, Ünlüler Takımı'nın yeterince ünlüden oluşmamasıydı. Hatta takımın en ünlüsünün Ersin Korkut olması sosyal medyada bayağı bir espri konusu olmuştu. Acun Ilıcalı ve ekibi bu yıl kadroyu bir yıldızlar topluluğuna dönüştürdü. Ünlüler Takımı'nda kimler yok ki? Oyuncu Öykü Çelik, oyuncu ve komedyen Hayrettin, Kırkkpınar başpehlivanlarından İsmail Balaban, oyuncu Çağrı Atakan (Çukur'un Remzi'si), milli tenisçi Melis Sezer, futbolcu Barış Özbek, milli basketbolcu Merve Aydın, oyuncu Cemal Hünal ve niceleri...
Bu arada Gönüllüler Takımı da son derece atletik, zıpkın gibi gençlerden kurulu. Diyeceğim o ki; bu Survivor, pandemi nedeniyle evlere kapandığımız gecelerin 'sıkıntı savarı' olur.
Benim favorim kim mi? Açıklamakta sakınca görmüyorum: Cemal Hünal... Tüm doğa sporlarının yanı sıra atçılık, okçuluk gibi ata sporlarıyla da ilgilenen, sporun felsefesine hakim, güçlü ve kolay aşınmaz bir karakter gibi duruyor.
Bu nasıl haber masası?
CNN Türk'ün gün içindeki haberlerinin sunulduğu stüdyonun dekoru fena halde gözüme batıyor. En önemli haber kanallarından birinin 'danışma standı' şeklindeki basit masa düzeni CNN Türk'e doğrusu hiç yakışmıyor. Sanırsınız bülten, haber merkezinden değil de Doğan Medya Center'ın girişindeki Danışma'dan yapılıyor. Hani neredeyse spiker "Buyurun kime gelmiştiniz?" diye bülteni açacak.
Gaf kürsüsü
CNN Türk'te sunucu Uğur Önver, "Yayınımıza hoş geldiniz Günay Hanım" dedi. Kafasını kaldırıp, karşısındaki görüntüye bakınca düzeltmek zorunda kaldı: "Affedersiniz Günay Bey..." (Yayına ABD'den katılan uzman Günay Evinch'di)
Zap'tiye
ABD, demokraside en dibe daldı. Trump'lende zıplamasaydı keşke...
Ne demiş?
"Okyanuslar herkesin para çektiği ama kimsenin para yatırmadığı bir banka gibi. Sonunda iflas etmesi kaçınılmaz." (National Geographic kanalındaki El Değmemiş Denizler belgeselinden)