Ünlüler dünyasında beraberliklerden daha çok vukuatlı biçimde ayrılık haberleri gündeme geliyor artık.
Havadan mıdır, sudan mı bilmem ama sessiz sedasız ayrılıkların sayısı gittikçe azalırken; bunun yerini kavga, gürültü ve bol polemik aldı. Polemik düzeyinde kalsa yine iyi ama kavgayı adli vaka boyutuna taşıyanlar da var.
En çarpıcı örneklerinden birini bu hafta GÜNAYDIN'da gördük.
İnkar etmesine rağmen manken Günay Musayeva'nın sevgilisi Taha Tatlıcı'yı bıçakladığını Günaydın belgelerle ortaya çıkardı. Düşünün, Musayeva artık nasıl bir öfke taşıyorsa sevgilisine karşı, işi bıçaklamaya kadar götürmüş...
Birlikte olursun, anlaşırsan devam edersin, anlaşamazsan ayrılısın. İster tek taraflı alınsın ayrılık kararı ister iki taraflı, medeni insanlar gibi ayrılmak varken nedir bu öfke, kin, nefret hali? Şiddet uygulayanlar da var aralarında, şiddet görmediği halde sırf karşı taraftan intikam almak için 'dayak yedim' diyerek iftira atanlar da, itibarsızlaştırmak için türlü açıklamalar yapanlar da...
ŞİDDET VE İNTİKAM
Arada çocuk olması da fark etmiyor artık. Alın işte üç çocuğa rağmen Emre Aşık-Yağmur Sarnıç çiftinin kavgasına ülkece şahit olduk, olmaya da devam ediyoruz...
Ünlüler dünyasında son dönemde artan çekişmeli ayrılıkları ve bunun nedenlerini uzman psikolog Esra Ezmeci'ye sordum.
Ayrılığı bitiş olarak değil de egosal saldırı olarak görenlerin genellikle içinde öfke barındıran eylemlere yöneldiğini belirten Ezmeci, "Toplumun her kesiminde böyle kişilere rastlamak mümkün ancak isim ünlü olunca eylemleri de daha görünür oluyor" dedi.
Terk edilmeyi ya da ayrılığı reddedilmek, değersiz görülmek gibi yorumlayan kişilerin şiddet ve intikam alma eğilimi taşıdığına dikkat çeken Ezmeci, sözlerine şöyle devam etti:
'Böyle kişiler ayrılığı kendi özdeğerine saldırı olarak gördükleri için karşı tarafa adeta savaş açıyor.
İçinde bulunduğu değersizlik duygusunu, ayrıldığı kişiye zarar verme duygusuna dönüştürüyor.
Bu çok tehlikeli bir hal de alabilir. Özellikle Borderline kişilik bozukluğu (sınır kişilik bozukluğu) ya da Borderline kişilik özellikleri varsa, karşı tarafa fiziksel veya psikolojik zarar verebiliyor.
Yüksek dozda alkol veya benzeri madde kullanımı ise bu şiddetin boyutunu ciddi oranda artırıyor. Gördüğümüz birçok vakada kadınların mağduriyeti ağırlıklı olsa da, bazen erkekler de mağdur durumda kalabiliyor.
Borderline kişiliğe sahip kadınlar, yoğun olarak hissettikleri uç duygularla karşısındaki erkeğe psikolojik ve fiziksel zarar verebiliyor, erkeği ahlaki açıdan küçük düşürücü söylemlerde bulunabiliyor.
Hatta öfkesine ve intikam duygusuna yenik düşerek erkeği toplum nezdinde itibarsızlaştırmak için 'bana şiddet uyguladı' gibi gerçek dışı iddialar da ortaya atabiliyor.
KADINLAR ZARAR GÖRÜYOR
İşte tam da bu noktada en büyük zararı yine kadınlar görüyor. Kadına şiddetle toplumsal olarak hepimiz mücadele etmeliyiz, ancak toplumsal hassasiyeti kendi intikam duygusu için kötüye kullananlarla da aynı şekilde mücadele etmeliyiz. Yoksa gerçekten mağdur olan kadınlara ve kadın hakları için canla başla mücadele edenlere büyük bir haksızlık yapmış oluruz.