Binlerce yıllık geçmişi ile dünyanın en değerli eserlerinden biri sayılan Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması sadece Türkiye'de değil dünya gündeminde de çok konuşuldu. Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması kararı üzerinden Batı dünyasında bu denli sert eleştiriler yapılmasını anlamak mümkün değil. Hatırlatmak gerekiyor demek ki, Türkiye bağımsız bir ülkedir. Batı dünyasına Ayasofya'nın tekrar cami statüsüne kavuşturulması kararına ancak saygı duymak düşer. Medeniyetleri buluşturan böyle önemli bir eser için sanatçı Tuluyhan Uğurlu çok özel bir beste yaptı.
'BU TOPRAĞIN EVLADI'
Ben de bu vesileyle Uğurlu'ya hem bu bestesini hem Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması hakkında neler düşündüğünü sordum. Ayasofya bestesini babasının vasiyeti üzerine yaptığını belirten Uğurlu, "Rahmetli babam büyük şair Halim Uğurlu, pek çok şair gibi bir İstanbul aşığıydı, o benden İstanbul ve Ayasofya için eserler yazmamı istedi" dedi. 2006'da Dünya Başkenti İstanbul isimli bir eser yazdığını belirten Uğurlu sözlerine şöyle devam etti: "Bu eserimin en önemli noktasına Ayasofya'yı koydum. İstanbul'un ruhunu oluşturan Ayasofya benim eserimin de ruhunu oluşturdu. Dünya Başkenti İstanbul'u bugüne kadar 600'e yakın konserde seslendirdim. Ancak İstanbul için yazacaklarım bitmemişti. 2010 yılında 'Sonsuza Kadar İstanbul' albümümde İstanbul'un yaşanmışlıklarını müzikle anlatmaya devam ettim. Ayasofya bence aynı Selimiye, Süleymaniye, Sümela Manastırı, Akdamar Kilisesi, Aya İrini Kilisesi, Sultanahmet Camii gibi bu toprağın has evladıdır."
Batı'nın Ayasofya'nın yeniden cami statüsüne kavuşturulmasına yönelik tepkisini ise sert bir dille eleştiren ünlü piyanist, şunları söyledi: "Ayasofya bu topraklara aittir hiçbir şekilde başka bir millet ya da medeniyetin Ayasofya hakkında söz söylemeye hakkı yoktur çünkü bu dışarıdan söz söyleyenlerle Ayasofya'nın ait olduğu Anadolu medeniyetinin hiçbir alakası yoktur. Ayasofya bizimdir, aynı sizin, benim gibi bu toprağın has evladı, öz evladıdır. O yüzden Türkiye'nin Ayasofya ile ilgili vermiş olduğu kararı eleştirmek ve bu konuda söz söylemek kimsenin haddi değildir. 'Dünya Başkenti İstanbul' ve 'Sonsuza Kadar İstanbul' projeleriyle ben, yıllardan beri İstanbul'un dünyanın sanat, kültür, ekonomi, bilim başkenti olması için tüm platformlarda çabalarımı sürdürüyorum. İstanbul'un bir dünya başkenti olması için konserlerime, projelerime devam ediyorum."
'Vicdanı olan Bulutsuz'un mağduriyetini görmezden gelemez'
Ozan Güven-Deniz Bulutsuz arasında yaşananlara dair Günaydın çok önemli bilgilere ulaştı. Dilek Yaman imzalı haberde; Güven'in, Bulutsuz'a attığı mesajlar aslında birçok şeyi de gün yüzüne çıkarır nitelikte. Bu haber, Güven'in Bulutsuz'a fiziksel şiddetin yanı sıra ağır psikolojik şiddet de uyguladığını gösteriyor. Ozan Güven hatırlarsanız darp iddiası ilk ortaya çıktığı zaman 'asıl şiddete ben maruz kaldım' algısı oluşturmak için çok çabalamıştı. İşte görüyorsunuz, gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu var. Vicdanı olan bu saatten sonra Bulutsuz'un mağduriyetini görmezden gelemez. Kadına şiddete suskun kalmak da bu suçun bir parçası olmak demektir. Umarım, şiddeti gösteren güçlü ve ünlü diye kimse bu duruma tepkisiz kalmaz.