Pazartesi akşamları atv ekranlarında yayınlanan 'Kalp Yarası' dizisinde oynayan 1990 doğumlu oyuncu Bora Cengiz geçtiğimiz günlerde samimi açıklamalar yaptı. Pera Güzel Sanatlar Lisesi'nin ardından Kadir Has Üniversitesi'nde Oyunculuk Bölümü'nden mezun olan Cengiz, fotoğrafçı bir annenin ve pilot bir babanın oğlu. Diziyle birlikte popülerliği daha da artan Cengiz, hayatı, kariyeri ve projeleri hakkında konuştu.
Oyunculuk tüm vaktinizi alıyor olmalı. Peki kalan zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir süredir yoğun bir çalışma temposunun içindeyim. Son bir yılda iki sinema filmi, üç televizyon dizisinde oynadım. Bunların üçü İstanbul dışında çekildi. Dolayısıyla, son bir seneyi baz alacak olursak setlerden kalan vaktimi İstanbul'da ve evimde geçirmeye çalışıyorum.
ÇOK KIYMETLİ BİR PROJE
Hayallere atılan adımlar genellikle heyecan verici oluyor. Siz de oyunculuğa başladığında aynı heyecanı yaşamışsınızdır. İlk projenizde seyirci karşısına çıktığınızda neler hissettiniz?
Oldukça heyecan vericiydi benim için de. İlk kez seyirci karşısına çıktığımda henüz çok küçük yaşlardaydım, o zamanlar bu kadar uzun vadede hayatımın bir parçası olacak bir işe adım attığımı bilmiyordum. İlk işimde yaşadığım o heyecanın etkisiyle, bütün hayatımı bu yönde şekillendirdim ve aldığım en isabetli karar bu olabilir.
Son olarak 'Kalp Yarası' dizisiyle karşımıza çıktınız. Bu projenin sizin için anlamı nedir?
Birçok anlamda benim için çok kıymetli bir proje 'Kalp Yarası'. Gerek seyircilerin işi sahiplenmesi, gerek oyuncu kadrosu, gerekse rejisiyle televizyondaki pek çok işten birkaç adım önde bir proje bence. Ben diziye sonradan dahil oldum ama sanki ilk bölümden beri çalıştığım bir setmiş gibi mutlu ve huzurluyum.
Oyunculuk dışında müzik dünyasıyla da yakın ilişkiler içindesin. O tarafta her şey nasıl ilerliyor?
Benim müzik dünyam küçük bir popülasyona sahip, evde arkadaşlarımla otururken gitarla 2-3 şarkı tıngırdatıp, senaryoya yazarlarsa dizilerde çalmaktan ibaret. Evet bir albüm yaptım 2014'te ama daha önce de sıkça söylediğim gibi yapılacaklar listeme bir tik atmaktı amacım. Kendimi müzisyen olarak tanımlamayı doğru bulmuyorum. Her önüne gelenin müzisyen, oyuncu olduğu ya da olduğunu sandığı dünyamızda varsın ben müzisyen olmayayım zaten.
Son zamanlarda müzikallere olan ilgi gittikçe artıyor. Bu tarz bir projede sizi görebilir miyiz?
Tabii ki müzikallerde oynamayı isterim, sahnede olmayı çok özledim. Uzun zamandır bir oyunda yer alamamak içimde büyük bir ukde. Bu anlamda beni frenleyen tek unsur kamera önünde çalışıyor olmak.
ÇOK ARKADAŞIM, AZ DOSTUM VAR
Nasıl bir arkadaş grubuna sahipsiniz? "Az ve öz"cü müsünüz; yoksa kalabalık bir çevre mi sizi daha mutlu eder?
Az ve öz diyebilirim. Çok fazla arkadaşım ama çok az dostum var. Klişe olacak belki ama yaş ilerledikçe size yük olacak kalabalıklardan çok, size hayatı kolaylaştıracak, yaşadığınız acı olaylarda siz sormadan yanınızda olacak dostlara ihtiyaç duyuyorsunuz.
Ben de bu düzene geçtim ve böyle olmasından çok mutluyum.
Oyunculuğunuz kadar duruşunuzla da farklı enerji ortaya koyuyorsunuz. Peki flört etmeyi sever misiniz?
Pas hakkımı kullanıyorum!
KENDİMİ BİLDİM BİLELİ KÖPEĞİM VAR
Köpeklere olan sevginiz es geçilecek gibi değil! Bu dostluktan öğrendiğiniz en önemli öğreti nedir?
Kendimi bildim bileli köpeğim var. İçinde köpek yaşamayan evler bana çok boş geliyor. Çoğu köpekle, insanlardan daha iyi anlaşıyorum sanırım. Hayvanlarla büyüyen çocukların empati kabiliyetlerinin akranlarına nazaran çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Konuşmadığı halde bir canlıyla iletişim kurabilen kişi, herkesle orta yol bulabilir bence. Köpeklerin hayatıma kattığı en büyük etki bu oldu sanırım.