Türkiye'nin önde gelen müzik derneklerinden olan İstanbul Filarmoni Derneği taciz iddialarıyla çalkalanmıştı. Skandal olayın, taciz mağduru kadının yaşadıklarını kayıt altına aldıktan sonra kendisini taciz eden dernek başkanının eşine göndermesiyle ortaya çıktığı öğrenildi. Taciz iddiasıyla suçlanan dernek başkanı, genç kadını "İzinsiz ses kaydı alma ve yayma" suçundan savcılığa verdi.
Skandal olay geçtiğimiz eylül ayında ortaya çıkmış ve kamuoyunda tepkilere neden olmuştu. İddialara göre Türkiye'de müzik piyasasında önemli bir yere sahip olan İstanbul Filarmoni Derneği dernek başkanı Atilla Tuna, Derneğin müzik dergisi için editör olarak işe alınan Yıldız Teknik Üniversitesi Müzikoloji öğrencisi Dilacan Özçelik'i taciz etti. Genç kadın ise yaşadıklarını kayıt altına alarak dernek başkanının eşine gönderdi ve başına gelen olayları sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla duyurdu. Dernek başkanı olan Atilla Tuna ise haberi olmadan sesinin kaydedildiğini söyleyerek Dilacan Özçelik hakkında savcılığa şikayette bulundu.
"MÜVEKKİLİMİN SES KAYITLARINI EŞİNE GÖNDERDİ"
Atilla Tuna'nın avukatı aracılığı ile savcılığa verdiği şikayet dilekçesinde "Dilacan Özçelik, gerçek dışı bir suçlamaya temel oluşturmak istemiştir. Müvekkilimin izinsiz bir şekilde sesi kaydedilerek bu kayıt eşine ve derneğin yönetim kurulu üyesi olan 5 kişiye gönderilmiştir. Özçelik hakkında kamu davası açılmasını talep ederiz" şeklinde ifadelere yer verildi. Söz konusu olay ile ilgili soruşturma başlatıldı. Genç kız olaylar dizisini sosyal medya hesabından şöyle anlatmıştı: İstanbul Filarmoni Derneği Yönetim Kurulunu ve Başkanı Atilla Tuna'yı ifşa ediyorum.
Duyarlı insanların maruz kaldığım mobbing ve tacizi duyurmaya çağırıyorum. Ben Dilacan Özçelik. Yıldız Teknik Üniversitesi Müzikoloji bölümü son sınıf öğrencisiyim. 16 Ağustos tarihinde A.T. ile görüşerek İstanbul Filarmoni Derneğinin çıkartacağı müzik dergisinin editörü olmak üzere işe başladım. Kendi mesleğim ile ilgili işe başlamanın yarattığı heyecan A.T.'nın mobbing ve tacizi dolayısıyla korku ve endişeye dönüştü. İltifatlarla başlayan süreç dokunmalara ve en nihayetinde asansörde kıstırıp kendine çekmeye kadar vardı. Ben kendisine bu durumdan rahatsızlığımı belirttim. Başta işe çok uygun olduğumu söyleyen A.T. tacizlerine karşı geldiğimde tehditlerine başladı. "Özel hayatını bana rapor edeceksin, erkek arkadaşına bile ben karar vereceğim, regl tarihlerini söyleyeceksin, kısacası tam teslimiyet istiyorum" dedi. Aksi takdirde yerime geçecek çok insan olduğunu söyleyerek beni işimle tehdit etti.
Ben derhal bu mobbing ve tacizi yönetim kuruluna bildirdim. Savcılığa giderek A.T'den şikayetçi oldum. Bunun üzerine Derneğin A.T.'ye soruşturma başlatacağını düşünürken A.T'nin bir mesajı ile işten çıkarıldım. Dernek Yönetim Kurulu mesajlarıma ve çağrılarıma dönmedi.
Bünyesinde olmaktan gurur duyduğum 75 senelik bir derneğin başkanının tacizci olmasını ve yönetim kurulunun tacize karşı üç maymunu oynamasını kabul etmiyorum. Uğradığım haksızlık ve tacize karşı sonuna kadar mücadele edeceğim.