Dünyaca ünlü besteci ve piyanist Fahir Atakoğlu, GÜNAYDIN'a konuştu.
Dünyadaki güç savaşlarına akıl sır erdiremediğini belirten Atakoğlu, "Trump, Amerika'nın başına gelmiş en kötü adam" diye konuştu.
Uluslararası alandan birçok ödül almış, dünya çapında bilinen bir müzisyensiniz. Bu başarıyı hayal ediyor muydunuz?
Böyle hayallerim yoktu. Sadece müziği çok severek yapıyordum. Türkiye'de tanınmam M. Ali Birand'ın belgesellerine beste yapmamla başladı. 1995'te ilk albümüm çıktığında da bu kadar ilgi göreceğini beklemiyordum açıkçası. Müziğe başladığım ilk günden itibaren çok tanınıp ödüller kazanmalıyım gibi hedeflerim olmadı hiç. Sadece bütün insanlar müziğimi dinlesin ve sevsin istiyordum. Bu olduysa ne mutlu bana.
Çok da üretken bir bestecisiniz. Siz kendinizi bu anlamda nasıl görüyorsunuz?
Diğer arkadaşlarıma bakınca kendimi çok da üretken görmüyorum. Proje olduğu zaman beste yapıyorum falan ama sürekli de müzik düşünmüyorum. Hatta bazen günlerce müzik hakkında hiçbir şey duymak ya da görmek istemediğim, piyano çalmadığım da oluyor.
Allah'tan kendimi piyanist olarak görmüyorum, yoksa piyano çalmaya günlerce ara vermek yanlış olurdu.
FİLM MÜZİĞİ YAPMAK ZEVKLİ AMA ZOR
Size gelen projeleri neye göre seçiyorsunuz?
İçine bir şeyler katabileceğim projeleri kabul ediyorum. 'Bu işe faydam olur' dediklerime beste yapıyorum. Reddettiğim de çok proje oldu. Bir yerden sonra maddiyattan öte projenin içeriğine göre iş seçiyorum. Bugüne kadar film ya da belgesele verdiğim hiçbir bestemden dolayı da pişmanlık duymadım.
Sizin için film müziği mi yoksa belgesel müziği mi yapmak daha zor?
Film müziği yapmak çok daha zevkli ama zor. Belgesel müziği yapmayı da çok seviyorum. Belgeseller açısından benim en büyük şansım Türkiye'nin yakın tarihini anlatan önemli projelere müzik yapmam oldu.
'Demirkırat', 'Sarı Zeybek' gibi ülkemizde de belgeselcilik açısından da önemli sayılan projelerde yer aldım.
Uzun bir aradan sonra Türk dinleyicilerle buluştunuz...
Beş sene Sezen Aksu ile akustik birlikteliğimiz olduğu için solo konser vermeye fırsatım olmadı. Sahalara uzun bir süre sonra geri döndüm. Dünyanın birçok yerinde konserler veriyorum ama Türk dinleyicisi benim için çok ayrı.
Repertuvarımı, müziklerimi en iyi bilen; kendi ülkemin insanı. Bu coğrafyada duyduğum tüm tınılar bestelerime yansıdığı için de müziğimi kalplerinde en derin hissedenler yine Türk dinleyiciler oluyor.
Tasavvuf müziğine de ilginiz var. Bu, melodilerinize de yansıyor...
Aslında benim her tür müziğe ilgim var ama tasavvuf lisanını çok özel buluyorum.
Çok saf bir öğreti tasavvuf; etkilenmemek mümkün değil. Hangi dine mensup olursanız olun, tasavvufun öğrenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok inançlıyım. Tasavvuf öğretisini tam olarak yaşamasam da ona olan sevgimi müziğime yansıtıyorum.
YABANCI DÜŞMANLIĞI HAD SAFHADA
30 yıldır ABD'de yaşıyorsunuz. İslamofobinin Amerika'da geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?
11 Eylül'de önce Amerika, sonra dünya değişti. Dünyadaki güç savaşlarına akıl sır erdiremiyorsunuz. Çok fazla oyun dönüyor.
11 Eylül'den sonra Müslümanlık düşmanlaştırıldı, bunu net gözlemleyebiliyoruz. Sadece Amerika'da değil, Avrupa'da da böyle.
Eskiden dünyada Soğuk Savaş vardı. Şimdi bu, dinler üzerinden yürütülmek isteniyor.
Trump gibi ırkçı bir başkan var Amerika'da.
Bence Trump, ABD'nin başına gelmiş en kötü adam. Amerika, eğitim sistemine 30 yıldır önem vermedi. Trump'ın seçilmesi de bu durumun bir sonucu bence. Kendi ektiğini biçti ABD. Baktığımız zaman ırkçılık sadece Amerika'da artış göstermedi, dünyanın diğer yerlerinde de arttı. Bunun sebeplerinden biri de Suriyeli mülteciler.
Yabancı düşmanlığı had safhada ne yazık ki dünyada.
Sanatın ülkelerin prestijine nasıl katkı sağladığını düşünüyorsunuz?
Başka ülkelerde daha prestijli bir konuma sahip olmak istiyorsak, kesinlikle sanatımıza daha çok önem vermeliyiz. Her türlü lobiyi ve tanıtımı sanatla yapmalıyız çünkü kalbe giden yol sanattır. Biz dünyadaki insanların kalplerini sanatımızla kazanmalıyız.
Türkiye'de en beğendiniz piyanistler kimler?
Fazıl Say, Gülsin Onay ve İdil Biret çok müthiş piyanistler.
Yeni nesilde de yetenekli müzisyenler var.
Say'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'la buluşmasını nasıl buldunuz?
Çok güzel oldu. Eleştirileri de anlamıyorum.
Neden bir araya gelmesinler ki? Ben de Erdoğan'ın yaşgününe katılmaktan büyük mutluluk duyardım ama seyahatte olduğumdan gidemedim.
ÇOK ÜLKEDE YAŞADIM AMA TÜRKİYE GİBISİ YOK
Amerika'dayken Türkiye'ye dair en çok neyin özlemini çekiyorsunuz?
Martı sesini ve İstanbul'un güzel atmosferini çok özlüyorum. Arkadaşlarımı ve Türk insanını da. Ülkemin insanlarının sıcaklığı, samimiyeti çok ayrı. Doğduğum topraklara geldiğimde kendimi çok rahat hissediyorum. Çok ülkede yaşadım ama Türkiye gibisi yok benim için. Doğduğum, büyüdüğüm bu topraklara aitim ben.
SURİYELİ DÜNYADAKİ MÜLTECİLER TEK ÖRNEK KONUSUNDA ÜLKE TÜRKİYE
Avrupa, Suriyeli mülteciler konusunda temkinli davranırken Türkiye onlara kapısını açtı. Bu açıdan örnek bir ülkeyiz...
Dünyadaki tek örnek ülke Türkiye. En fazla mülteciyi biz aldık. Arap ülkeleri bile almak istemedi Suriyelileri ama ülkemiz kapılarını sonuna kadar açtı. Savaştan dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalanları, Müslüman ülkelerin dahi almak istememesi çok üzücü. Her ülkenin başına gelebilir Suriye'de yaşananlar. Herkes empati yapmalı bence. Türkiye'nin Suriyelilere yönelik bu tavrını takdir ediyorum.
YENİ ALBÜMDE FARKLI DİLLERDE ŞARKILAR VAR
"Yeni bir albüm çalışmam var. Bu yıl içinde çıkarmayı planlıyorum. Bu çalışmamda bazı sanatçılar kendi lisanında şarkılar okudular. Birkaç senedir çalışıyorum. Araya başka projeler girince zaman uzadı."
MUTSUZ OLDUĞUMDA BESTE YAPAMIYORUM
- Beste yaparken en çok nelerden etkileniyorsunuz?
Mutsuz olduğum zaman beste yapamıyorum. Ticari besteler yaptığım için önüme gelen projeler beni etkiliyor haliyle; bir film senaryosu ya da bir belgeselin konusu mesela. Ama bunun dışında dünyada yaşanan birçok şey beni etkileyebiliyor. Yaşananların bana hissettirdiklerini bestelerime yansıtıyorum.