Filmi başa saralım… Muharrem İnce, adaylığını açıkladıktan sonra kendisine eşlik eden CHP'li siyasetçilerle Ankara'daki CHP
Genel Merkezi'nde asansöre binmek istemişti.
Ancak partililer kendisine yer vermedi.
Fazla sayıda kişinin asansöre binmesinden dolayı hareket edememeleri üzerine İnce, "Niye iktidar olamadığımız belli, daha asansöre binemiyoruz" demişti. İnce haklıydı, CHP'liler kendi adaylarına yer açmayı bile aklına getiremeyecek durumdaydı. İnce, önce CHP Genel Başkanlığı seçimini kazanmalıydı. Daha CHP'nin başkanı olamamış bir adayın 1994'ten beri hiç seçim kaybetmeyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşında şansı zayıftı.
CHP'deki dağınıklığı, programsızlığı, tembelliği anlamak için seçim sandıklarındaki müşahit eksikliğini görmek bile yeterli. 180 bin sandığın 30 bininde CHP müşahidi yoktu. Ana muhalefet partisinden bahsediyoruz!
CHP, her sandığa müşahit koyacak organizasyona bile sahip değildi. CHP'liler Adil Seçim diye bir platform kurdular ama bu platformun internet sitesine bile giremedi seçmenler. Adil Seçim platformu uzun süre açıklama yapamadı.
Elbette haber kaynağı oluşturmak sonuçları etkilemezdi, alınan oylar Anadolu Ajansı'nın açıkladığı ve YSK'daki verilerle aynı çıktı. Ama sonuçta oylar açıklanırken Anadolu Ajansı'ndan şikayetçi olan CHP, aldığı oyları kamuoyuna açıklayacak ikinci bir haber kaynağı bile oluşturacak iradeyi gösteremedi.
HALK RAHATSIZ OLDU
İnce, partisindeki tüm dağınıklığa rağmen iyi bir performans sergiledi, az zamanda Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çok miting yaptı, çok çalıştı. İnce başta iyi gidiyordu, vaatler üzerinden yaptığı miting konuşmaları ilgi çekiyordu ama seçim kampanyasını Erdoğan-İnce çekişmesine çevirdiği anda kaybetti. Mitinglerde videolar yayınlaması, konuşmalarının klasik AK Parti-CHP atışmasına dönüşmesi, İnce'nin ikna etmesi gereken muhafazakar kesimi rahatsız etti.
CHP'nin kemik tabanının bu polemiklerden hoşlanması İnce'yi yanılttı. Mitingleri cumhurriyet mitinglerine dönüştü, kalabalık arttıkça İnce daha çok yanıldı, polemiğin dozunu yükseltti. Oysa sadece CHP kitlesine sesleniyordu.
Ve bu durum başta İnce'ye sempati duyan muhafazakar kesimi korkuttu.
YÜZDE 22 BÜYÜK FARK
İnce seçilirse ekibinin kimlerden oluşacağını açıklamadı. Seçimler yaklaşırken diğer parti yöneticilerinden bir ekip kurabileceğini söyledi ama seçmen hiçbir zaman İnce'nin ekibini net bir şekilde öğrenemedi. İnce; heyecan yaratacak, güven duygusu oluşturacak isimler ortaya atamadı.
Başta İnce'nin vaatleri ilgi uyandırdı ama somut, planlı projeler, öneriler sunmadığı için bu vaatler havada kaldı. İnce, hep "Yapacağız, edeceğiz' kıvamında konuştu. Oysa rakibi, bugüne kadar söz verdiği her projeyi yerine getirmiş ve üstüne Kanal İstanbul, üçüncü havalimanı, Çanakkale köprüsü, SİHA, İHA gibi silah sanayinde büyük atılımlar vs. yapmış ya da projelerini başlatmış Recep Tayyip Erdoğan gibi iş bitiren, sürekli hizmet sunan güçlü bir liderdi.
CHP'liler "Laliklik elden gidiyohhh" diyen dayıyı anlamak yerine, yine onunla dalga geçtiler. O dayıya "Dişlerini fırçala" demenin, 'Bidon kafa', 'Göbeğini kaşıyan adam', 'Koyun bunlar' gibi söylemlerden bir farkı yoktu.
CHP'liler yine Türkiye'ye;
Cihangir ve Nişantaşı kafasıyla baktı, halkı anlayamadı.
CHP ve İnce, yine Türkiye'yi, Twitter'dan, sosyal medyadan okumaya çalıştı. Sosyal medyada güçlü olmak elbette önemliydi ama Twitter, Türkiye demek değildi.
Her şeye rağmen Muharrem İnce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan daha çok çalıştı, daha çok miting yaptı, halka daha iyi seslendi ve solun oyunu yüzde 30.6'ya çıkarmayı başardı. Ama bu performans bile Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzde 52.6 oy oranının yanına yaklaşamadı.
Aradaki devasa yüzde 22 fark, Türk halkının Erdoğan'ı ne kadar çok sevdiğinin göstergesidir.
MHP ittifakı, AK Parti'ye pek bir kazanç sağlamamasına rağmen Erdoğan'ın en yakın rakibine yüzde 22 fark atması, halkın gözünde vazgeçilmez olduğunun göstergesidir. 1994 İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimlerinden beri girdiği her seçimi oylarını artırarak kazanan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci devlet başkanıdır. Memlekete hayırlı uğurlu olsun.