Zeynettin Ağırman 18 Şubat'ta Mardin Nusaybin'den kalkıp, 22 yıl önce kaybettiği kardeşlerini bulmak için Atv'de yayınlanan Müge Anlı ile Tatlı Sert programına gelmişti.
1999 yılında Antalya Muratpaşa'da kız kardeşleri Perihan ve Gülbahar'ı kaybettiğini anlatan Zeynettin, çocukların polis tarafından Çocuk Esirgeme Yurdu'na bırakıldığını öğrenmişti. Program yayına başladıktan 5 dakika sonra Tokat'tan arayan Aslan Sever, çocukları evlatlık alıp öz evlatları gibi büyüttüğünü ve her iki kızı da evlendirdiğini söyleyince stüdyoda büyük bir sevinç yaşandı. Çocukları olmadığı için 1999 yılında Antalya'da Çocuk Esirgeme Kurumu'na başvurduklarını anlatan Aslan Sever, önce kızlardan sadece birini evlat edinmeyi düşündüklerini, ancak eşinin "Bunun kardeşi de varmış. Ayırmayalım çocukları" dediği için her ikisine de yuvalarını açtıklarını anlattı. Onları öz evlatları gibi büyütüp, okutmuşlar ve mürüvvetlerini de görerek 2 torun sahibi olmuşlardı.
Olayın bana göre en önemli tarafı da buydu. Programda daha önce birbirinden ayrılan, habersiz büyüdükleri için mutsuz olan kardeşlerin hikayelerine sıklıkla rastlamıştık. Bu kez duyarlılık gösteren bir aile sayesinde kardeşlik bağları kopmamıştı.
Ertesi gün stüdyoda ağabey Zeynettin Ağırman ile kardeşi Gülbahar'ın birbirlerine kavuştukları anı görünce hemen Atv'nin yeni dizisi Kardeşlerim aklıma geldi. Dizinin ilerleyen bölümlerinde anne babalarını kaybeden 4 kardeşin nasıl birbirinden koptuğuna, hayat fırtınasının önünde nasıl sağa sola savrulduklarına şahit olacağız. Ama bir senarist, ne kadar güçlü bir kaleme sahip olsa, bir yönetmen ne denli işinin ustası olsa, oyuncular ne kadar yetenekli olsa da stüdyodaki o kavuşma anını asla canlandıramazlar. Çünkü; şaşkınlık, hasret, utanma, sevgi, minnet, sevinç, hüzün gibi birbirinden farklı duyguları saniyeler içinde iki çift göze sığdırabilecek bir dizi henüz yapılmadı, yapılamaz da... Benim 'En İyi Senarist' ödülüm her daim kadere...
Hülya Avşar'ın kızı Helen Avşar aranıyor
Başlık şaşırtıcı değil mi? Yıllardır Helin Avşar'ın, ünlü yıldız Hülya Avşar'ın kardeşi değil, kızı olduğu dedikoduları yapılıp durur. Başlık bu yüzden size de 'gıdıklayıcı' gelmiş olabilir. Ama olan biten sadece bir isim benzerliğinden ibaret.
Dün Hülya Avşar adlı kadın, evden kaçan 15 yaşındaki kızı Helen Avşar'ı bulmak için Müge Anlı'nın stüdyosundaydı. Meğer kızı ile 16 yaşındaki amca oğlu Mertcan nişanlanmış. Mertcan da "Bizde adettir, nişan olunca kız erkeğin evinde kalır" diye tutturmuş. Kız daha önce de bir kaç kez evden kaçmış.
İşin dramatik tarafı ise anne Hülya Avşar'ın da henüz 15 yaşındayken 19 yaşındaki eşine kaçıp, evlenmesi. Daha sonrası malum: Şiddet, eziyet, ilgisiz bir baba ve madde kullanımının mahvettiği bir evlilik sonunda başı boş kalan bir kız evlat...
Dünkü program başlamadan önce Atv'nin Kahvaltı Haberleri'nde yayınlanan haberi de hatırlatayım: Dünyada her 7 dakikada bir kız, 'çocuk gelin' oluyormuş...
Caner'i Kurtaran rol
Caner Kurtaran... Yıllardır yakından takip ettiğim çok yetenekli bir oyuncu. Yaprak Dökümü dizisi sırasında geçirdiği ruhi bunalım üzerine bu sütunlarda çok yazı yazdım. Onu iyileştirecek olanın, dizi setleri olduğunu defalarca söyledim. İkinci, hatta üçüncü şansı hak edecek bir yeteneğe ve karaktere sahipti çünkü.
Caner'i Atv'nin dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da İshak rolüyle izlediğimde nasıl mutlu oldum anlatamam. Oynarken gözleri ışıldıyordu. Rolüne öyle bir asılıyordu ki, onu rehabilite edecek tek tedavinin set ışıkları olduğundan bir kez daha emin oldum.
"İyi ki..." dedim içimden, "İyi ki yazmışım onca yazıyı..."
Gaf kürsüsü
İYİ Parti grubunda Meral Akşener'in konuşması için davet ettiği tekerlekli sandalyedeki engelli kadın, rampa olmadığı için kürsüye gelemedi. (Bu ayıp hepimizin)
Zap'tiye
Türkler günde 8 saat internete bağlı kalıyor, en az 3 saat sosyal medyada geziniyormuş, Göz doktorlarına müjdeler olsun!
Ne demiş?
Atv'nin dizisi Maraşlı'dan bir diyalog: MAHUR: Nasıl oluyor da ölümden bu kadar korkmuyorsun? CEMAL: İnsanların ölmeden ölümden korkmaları bana tuhaf geliyor.