Perşembe günü akşam üzeri Müge Anlı ile telefonda rutin konuşmalarımızdan birini yapıyorduk. "Sorma..." dedi, "Perişanım, ağlamaktan gözlerim şişti." Anlattıkça sesi titriyordu. "Güzeller güzeli bir genç kız. Annesi programdan sonra kocasını öldürdüğünü itiraf etti. Ama sonra kızının itirafı geldi. Meğer babasını o öldürmüş. Nasıl bir aile dramı anlatamam.
Yarın izlerken eminim sen de kendini çok kötü hissedeceksin..." Aynen öyle oldu...
Sadece benim mi? Bütün Türkiye'nin ciğeri yandı. Bir yanda, boşandığı halde hâlâ o evde oturup hem karısına, hem kızına şiddet uygulayan bir baba, diğer yanda evladını korumak için cinayeti üstlenmeye çalışan bir anne ve anasına kıyamadığı için cinayeti kazayla da olsa işlediğini itiraf eden pırıl pırıl bir genç kız...
Aslında olayın neresinden tutmaya çalışsanız elinizde kalıyor. Adam zaten daha önce ailesine şiddet uyguladığı ve polise direndiği için hapse girmiş. 14 Ocak'ta 'şartlı' serbest bırakılmış.
18 Ocak'ta karısına dayak ve silah zoruyla senet imzalatmaya çalışırken, kızı eziyete daha fazla dayanamayarak araya girmiş, silah patlamış, adam ölmüş. Yakınları, ortadan kaybolan adamı bulmak için Müge Anlı'ya başvurmuşlar. Müge, hem tecrübesi, hem de sıra dışı sorgulama yöntemleri ile çelişkili ifadeleri yüzünden şüpheleri üzerinde toplayan anneyi sıkıştırmış. Anne, "Ben size programdan sonra her şeyi anlatacağım" demiş.
Ardından çifte itiraf gelmiş.
Müge, gözyaşları arasında kızı polise teslim etmiş...
Aslında bu olayı pazar günü kaleme alacaktım ama hem neşeli bir hafta sonu geçirmenize engel olmasın, hem de biraz bekleyip tepkileri değerlendireyim diye bugüne bıraktım. Ama olayın içindeki 'önemli detayı' kimse dile getirmedi.
Yahu bu adam o kızcağızı çırılçıplak soyup boynuna ip bağlayarak kömürlükte dakikalarca dövmüş. Allah'ın her günü karısına ve çocuklarına eziyet etmiş. Hakkında uzaklaştırma kararı olmasına rağmen hapishane çıkışında evine gidip oturmaya başlamış.
Herkesin gözü önünde eve yabancı kadınlar getirmiş.
Peki bunca eziyete, hukuk ihlaline nasıl göz yumulmuş?
Anne ve kızı, bizzat hukuk eliyle adeta cinayete azmettirilmiş.
Şimdi bu mahkemenin sonucunu büyük bir merakla bekliyorum.
Takım elbise giyip kravat takanlara 'iyi halden' indirim uygulandığı bir ülkede, 'meşru müdafaa' ve 'ağır tahrikin' gerçekte ne olduğunu bu davanın sonucunda görüp iyice anlamak ve içime sindirmek istiyorum.
Asıl itiraf ise cuma günkü programda sevgili Müge Anlı'dan geldi. Gözyaşları içinde şöyle dedi: "Ne kadar adaletli olduğumu sizler iyi bilirsiniz. Ama bu sefer 'Keşke bu olayı işlemeseydim' dedim..." Amacım tabii ki hukuk sürecini etkilemek değil. Ben vicdanımın sesini yazıya döküyorum sadece. Ama Müge Anlı'ya bile "Keşke" dedirten bu davanın sonucu, eğer Türkiye'de kadın cinayetleri ve kadına şiddet olaylarında 'emsal' oluşturacak ibretlik bir finalle noktalanmazsa, yüreğim asla soğumayacak.