Bu hafta usta ressam Devrim Erbil ile çok özel bir röportaj yaptım Günaydın okuyucuları için. O, kuşkusuz ki ülkemizin yetiştirdiği çok değerli bir sanatçı. Biliyorsunuz, kendisi Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görülmüştü. Böyle sanatçılarımızın yaşarken değerini bilmek çok önemli. Kendisi de röportajda bunu özellikle belirtmişti. Ömrü boyunca sanat toplum içindir anlayışını benimsedi Erbil. Bunu da en son Milli Dayanışma Kampanyası'nda açıkça gördük.
'DESTEĞİN MİMARİSİNİZ'
Hatırlarsanız kendisi kampanyaya ilk destek veren isimlerden biri olmuştu. Röportajda ben de kendisine bu konuyu sordum. Ancak uzun bir söyleşi olduğu için yer veremediğim o bölümü bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. İşte usta sanatçının cevabı: 'Milli Dayanışma Kampanyası'na destek vermeme Günaydın aracı oldu. Bu desteğin mimarı sizsiniz. Öncelikle teşekkür ederim bunun için Günaydın'a ve Sabah gazetesine. Bir eserimi seve seve bağışladım. Bu ülkenin sanatçısıyım, topluma katkı sağlayan böyle bir kampanyada yer almak beni çok mutlu etti. Benim en büyük önceliğim ülkemdir. Ben böyle yetiştim, ülke ideallerini içimde taşıyarak büyüdüm. Ülkemin yararına olacak her projenin içinde yer alırım. Yeter ki ülkemiz kazansın, daha iyi olsun. Ben sanatımı her zaman ülkem insanları için yaptım, yapmaya da devam ediyorum.'
'Dizilerin dayattığı güzellik algısına itirazım var'
Dizi ve film dünyasındaki 'güzellik' olgusu üzerine yeni bir tartışma başladı. Hazal Kaya'nın fitilini ateşlediği bu tartışma, aslında bize güzellik ve estetik kavramlarını tekrar sorgulamamızın da yolunu açtı. Dizilerimizin çoğunda başroller, Kaya'nın da söylediği gibi sektörün belirlediği 'güzellik standartlarına' uygun kadın oyunculardan oluşuyor. Bakımlı, fit vücutlarıyla ekranları dolduran bu oyuncuları 'rol model' alan kadınlarımız ise ekrandan sunulan bu 'güzellik algısı' ile estetikçilere koşuyor. Son zamanlarda 'Estetik kurbanı oldu' haberlerini okur olduk. Ben de klinik sahibi Dr. Pelin Taşkıran'la konuştum.
Estetik kaygılarla çeşitli moda akımları yaratıldığına dikkat çeken Taşkıran, güzellik deyince akla ekranlardan topluma dayatıldığı gibi ince yanaklı, büyük dudaklı ve sıfır beden bir kadın getirilmesinin doğru olmadığını belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: "Bir altın oran var; bu, insan bedeni ve yüzdeki proporsiyonlar için de geçerli. Her bireyin yüz dinamikleri, ifadesi, mimikleri ve cildi farklı. Bu nedenle uygulamalarda kişinin özgünlüğünü ve karakteristik ifadeyi bozmamak önemli. Sektörleşen bu bilinçsiz talep, hekim olmayan ve yetkin olmayan ellerde yapılan uygulamalar ile kişilerin, sağlığını ve güzelliğini kaybetmesi de söz konusu. Fazla bilgi kirliliği var ve estetik uygulamalara erişim yaşı düştü. Önceliğim hastamızın biricik olduğu bilinciyle özgün, sağlıklı yaklaşımlar ve tedaviler gerçekleştirmektir."