Atakan Kayalar, bir kitapçıda kaydedilen ve sosyal medyada paylaşılan videosuyla bir anda Türkiye'nin en çok konuştuğu isim oldu. 10 yaşındaki Atakan, beş ayda 250 kitap okuduğunu söyledi. Okuduğu kitaplar Yunan ozan Homeros'un 'İlyada'sı, Alman filozof Friedrich Nietzsche'nin 'Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü gibi yaşına göre oldukça ileri düzeyde.
Atakan 10 yaşında ama Aristo, J.J. Rousseau'dan bahsediyor, Nihilizm hakkında düşüncelerini paylaşıyor. Atakan'ın eğitim sistemi, felsefe gibi farklı konularda sanki bir uzmanmış gibi yaptığı açıklamalar da ilgi çekici.
Asıl ezber bozan ise, videoyu ilk izleyenlerin Atakan'ı elit, zengin bir ailenin küçük yaşta felsefeye meraklı çocuğu sanmaları. Ama dar gelirli, başörtülü bir annenin evladı olduğu ortaya çıktı. Ve anne çocuğunun istediği kitapları alacak maddi gücünün olmadığını söyledi.
Atakan'ın "Tek başıma eğitim almak istiyorum" gibi narsist, egosu yüksek sözleri bazılarını rahatsız etmiş olabilir ama bu yaşta narsisizm dahilik belirtisi de olabilir. Beş ayda 250 kitap bana fazlasıyla abartılı geldi ama Atakan mutlaka daha iyi koşullarda, kendi seviyesine uygun bir eğitim almalı. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nin ilk üyelerinden biri olmalı. Kitap kurdu Atakan'ın fenomen olması, bu muhteşem kütüphanenin açılışına denk gelmesi güzel bir tesadüf. Eminim Atakan da istediği her kitabı okuyabileceği dev bir kütüphanenin hayallerini kuruyordur.
Canan Karatay da mı sansürcü?
Canan Karatay, Habertürk'te Didem Arslan Yılmaz'ın sunduğu tartışma programında "Din bakımından bazı ülkelerde hiç aşı yapılmıyor. Onu biliyor musunuz? Adını söylemeyeyim şimdi. Hiç aşı yapılmayan ülkeler var" demişti
Arslan da "Neresi var aşı yapılmayan?" diye sorunca Karatay, "İsrail" yanıtı vermişti.
Evet, birçok ülkede olduğu gibi İsrail'de de aşı karşıtları var ama bunlar Kudüs'te yaşayan Harediler adlı çok küçük tutucu bir grup. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre ise İsrail, kızamığa karşı aşılanma oranları sıralamasında dünyada Macaristan, Lüksemburg ve Portekiz'in ardından dördüncü sırada yer alıyor. Kızamık aşılama oranı ise yüzde 98 seviyesinde.
Koskoca profesör Karatay, milyonların önünde yalan söylemişti; hem de uzmanı olmadığı bir konuda ve toplum sağlığını tehdit etme boyutuna gelen aşı karşıtlığını savunmak için bu yalanı söyledi.
Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Karatay daha önce de grip aşısının içindeki alüminyuma vurgu yapmış ve bu elementin Alzheimer hastalığını tetiklediğini söylemişti.
İddialar doğru mu?
Geçtiğimiz günlerde Çocuk Psikiyatristi Doç. Dr. Veysel Çeri, "İsrail'de aşı yapılmıyor" diyen Karatay'ın, vermiş olduğu bilginin uydurma olduğunu ispatladığı için kendisine dava açtığını iddia etti.
Çeri, 'İsrail'de aşı yapılmamakta diye yalan beyanda bulunarak milyonlarca çocuğun hayatını tehlikeye atmaktan sakınmayan Canan Karatay, söylediklerinin uydurma olduğunu ispatlayıp şarlatan olduğunu gösterdiğim için hakkımda dava açmış' diye bir paylaşımda bulundu. Çeri, ayrıca Karatay'ın sosyal medya hesaplarını da kapattırdığını 'Veysi Çeri (Yeni Hesap)' adlı Twitter hesabından paylaştı.
Hatırlarsınız, bir başka aşı karşıtı ünlü gazeteci-yazar Soner Yalçın, imtiyaz sahibi olduğu Oda TV'nin yazarlarından olan Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Cem Say'ın 'Aşılar Hakkında Gerçekleri Okumaya Cesaretiniz Var mı?' başlıklı yazısını yayımlamamıştı ve ben de bunun sansür olduğunu yazmıştım.
Eğer Veysi Çeri yalan söylemiyorsa, tesadüfe bakın ki bir başka aşı karşıtı Canan Karatay da sansürcü çıktı demektir. Hem de Çeri'nin sosyal medya hesaplarını kapattırıp dava açacak kadar kararlı bir sansürcü!
Çeri'nin yaptığı, Karatay'ın tonton, sevimli doktor imajına çok ters düşen bir suçlama değil mi? Ne olur Canan Hanım, Çeri'nin hesaplarını kapattırmadığınızı, onu korkutmak için dava açmadığınızı söyleyin. Ve en önemlisi, aşı gibi uzmanı olmadığınız konularda açıklama yapmayı bırakın artık! Yoksa kafamdaki zeytinyağını lıkır lıkır içen sevimli Canan Karatay imajı tamamen değişecek.