Bıktık, sıkıldık, gına geldi... Neden mi? Dizilerdeki bol acılı dramlardan, haber bültenlerindeki şiddetten, tartışma programlarındaki gerginlikten...
En masum görünümlü dizide bile gözyaşı sel oluyor. Aşk dizisi diye başlayan hikayede üç hafta sonra kurşunlar vızıldıyor. Aşk dedikleri asla iki kişi arasında yaşanmıyor. Mutlaka bir üçüncü dahil olacak, içlerinden biri acı çekecek. Entrikasız senaryo yok. Hayat olmuş size koca bir satranç tahtası. Karşılıksız sevgiye, hesapsız iyiliğe rastlayana aşk olsun. Her bölüm 30 kişinin öldürüldüğü mafya dizileri ile aile dramlarının eksik olmadığı reality şovları saymıyorum bile...
Haber bültenleri RTÜK'ün sözde 'aile' logosu ile yayınlanıyor. Ama gel de ailece izle. Ben kızım görmesin diye, bültenleri kayda alıp o uyuduktan sonra izliyorum. Haber bülteni değil sanki olayın eksik olmadığı Adana Adliyesi'nden canlı yayın... Katiller, tecavüzcüler, sapıklar, hırsızlar, gaspçılar, sahtekarlar, şiddet sevdalıları resmi geçit yapıyor. Belli ki 'iyi haber', haberden sayılmıyor.
Siyasi tartışma programlarını izlemek için mutlaka yatıştırıcı almak gerekiyor. Küfürler, hakaretler, kavgalar, stüdyoyu terk etmeler... Bunları yapanlar da sözde 'aydın' geçinen koca koca vekiller, gazeteciler, uzmanlar... Spor programlarındaki pek çok sözde tartışma da kıraathane düzeyini aratmıyor.
Millet zaten korku tünelinden geçiyor. Pandemi artık ölüm-kalım savaşına döndü. Günde 20-30 bin kişi hastalanıyor, 300-350'si ölüyor. Dükkanını kapatan kapatana... İşsiz kalanlar kara kara düşünüyor. Böyle bir ortamda evine tıkılıp kalanlar da doğal olarak televizyonu açtığında eğlenmek, azıcık kafayı dağıtmak istiyor ama nerdeee?
Dram kokulu iddialı dizilerin birer birer reyting hüsranına uğrayıp, ekrandan elenmesinin sebebi işte bu metal yorgunluğu. Millet, vicdan sağarak yapay dram üretenlerden artık yıldı. Ekran karşısında eğlenmek istiyor, sadece eğlenmek...
Yıllar sonra İbo Show'un, Sibel Can'ın, Volkan Konak'ın aynı günlerde ekrana dönmesi tesadüf değil. Bu hamlenin gerçek sebebi, yukarıda anlattıklarım. Pandemi, müziğin sesini kesti. Ne konser var, ne sahne, ne yeni albüm... Bu mental kuraklığa tek çare, televizyondaki eğlence olabilir. Yıllardır kapalı kalan Flash TV'nin yeniden açılmasına karar verilmesi de bu durumu işaret ediyor.
'Dünya yansa bir tutam otu yanmayan kanal' olarak ün yapan, en acılı günlerde bile ekranından halayı eksik etmeyen Flash TV'ye muhtaç olacağımız kimin aklına gelirdi?
En güzel Anneler Günü reklamı
Her özel günde olduğu gibi Anneler Günü'nde de ekranı bu temaya uygun reklamlar kapladı. Ama içlerinde biri vardı ki, izleyicinin tam yüreğine dokundu.
Molfix reklamında başrol, bir doğum fotoğrafçısı Elif'indi. Hayatı boyunca pek çok kadının anneliğe ilk adımını attığı doğum anlarına şahit olmuş, onları fotoğraf makinesiyle ölümsüzleştirmişti. Sonunda o da anne oldu. Ağzından dökülenler ise 'anneliğin' ne demek olduğunu hepimize bir kez daha hatırlattı: "Anne olunca şunu daha iyi anladım: Bir anlık gülümseme için yıllarını verirsen fotoğrafçı, o an için ömrünü bile verirsen anne olursun."
Ne doğru bir söz. Allah, dileyen herkese tez zamanda evlat sahibi olmayı nasip etsin. Çünkü evlat, tıpkı güneş gibi 'insanlık sisteminin' merkezi. İnsan ömrünün miladı. Evlattan önce, evlattan sonra... Meğer çocuk sahibi olmadan önceki hayat, tamamen anne-baba olmaya hazırlıkmış...
Zaten doğa, doğum fotoğrafçısından önce söylemiş o sözü. Bir günlük ömrünü yalnızca yavru sahibi olmaya adayan kelebeklerle... Çocukken tüm ömrünü çiftleşmek için 'heba eden' kelebeklerin bu davranışı bana pek anlamsız gelirdi. Ya şimdi?..
Gaf kürsüsü
Kıraathane baskınında masa başında yakalanan adamın mazereti şapka uçuracak cinstendi: "Ben fizyoterapi uzmanıyım, hasta tedavi etmeye geldim..."
Zap'tiye
Tarkan ve Sezen Aksu başta olmak üzere pek çok sanatçı, 2020'de müzik birliklerinden telif ücretlerini almayıp, pandemi nedeniyle zora düşen müzisyenlere bağışlamışlar. Köşelerinden Tarkan'ı duyarsızlıkla suçlayıp linç edenlerin yüzü kızarmış mıdır acaba?
Ne demiş?
Show Haber muhabiri, kapanmayı ihlal edip polisten ceza yiyen vatandaşa sordu: Arabayla mı geziyordunuz, yaya mı? Adam yanıtladı: Ayakla...