Türkiye'de son yıllarda sağlık turizmi denilince akla ilk saç ekimi geliyor. Orta Doğu'dan Avrupa'ya kadar binlerce insan saç ektirmeye ülkemize geliyor. Ancak saç ekiminde fiyat politikası olmadığından bu durumu fırsat bilenler yüzünden hem sağlık hem de ekonomik açıdan birtakım sorunlar yaşanıyor.
Prof. Dr. Serdar Dağ ve Medikal Estetik Hekimi Kürşat Yalvaç ile Türkiye'de saç ekiminin hem ekonomik hem turizm boyutunu konuştuk. Saç ekimini merdiven altı yerlerde çok düşük fiyata yapan merkezler için uyarıda bulunan Yalvaç, "Yapılan işlem aslında cerrahi bir operasyondur ve bu işin şakası yoktur. Sağlıkçı dahi olmayan kişiler hastaya bazen ölümcül zararlar verebilmektedir" dedi.
KALİTELİ İŞÇİLİK DÜŞÜYOR
■
Kürşat Bey, Türkiye saç ekiminde dünyada öncü bir ülkeyken son zamanlarda bu konuyla ilgili bir güven sorunu algısı oluştu. Uzun süre yurt dışında doktorluk yapmış biri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sağlık turizmi denilince özellikle
saç ekimi ülkemiz açısından
önemli gelir kaynaklarından
biri durumundadır. Bu
seviyeye gelmek kolay
olmamışken, bulunduğumuz
yeri kaybetmemek
adına
yapılan yanlışlardan
bahsedeyim.
Buradaki en
temel sebeplerden
birisi yetkinliği
olmayan birçok
çalışanın iş
kalitesini belli bir
seviyede tutamamasıdır.
Kalite ve iyi
işçilik düşmesi ise orta
ve uzun vadede güven
kaybına neden olmaktadır.
Diğer bir nokta ise değişen
hasta portföyüne, dolayısıyla
hasta beklentisine karşılık verilememesidir.
Önceleri çoğunlukla gelen hastalar
Orta Doğu ülkelerindendi. 2012 sonrası
ise özellikle Avrupa ve diğer kıtalardan
gelenlerin sayısı çok arttı. İşte bu noktada
bazı sağlık kuruluşları, hastaların istek
ve beklentilerinin de tek düze gittiğini ve
hastaların beklentilerini anlayamadıkları
için olumlu değişiklikler yapamadılar. 13
sene Londra'da yaşamış biri olarak Avrupa ülkelerinin çoğunluğunda insanların sözlerine çok güvenilmektedir. Hani eskiden söz senetti bizim coğrafyamızda, onlar da şu anda bu durumda. İşlem öncesi verilen sözlerin tutulmaması ya da vaatlerin gerçekleştirilmemesi, yurt dışı hastalarında ciddi bir güven kaybı oluşturdu.
Kalifiye olmayanların kendilerini bir dönem farklı göstermeleri de kaybın temel nedenlerindendir. Özellikle Avrupa'dan gelen hastalar vaatlerinizi görmek ister. Siz bir hastaya pansiyonda konaklayacaksınız derseniz orayı görmeyi bekler, pansiyon yerine 5 yıldızlı otelde konaklatırsanız dahi şüphe duymaya başlar. Çünkü söylediğiniz ve yaptığınız şey uyuşmamaktadır.
■
Türkiye sağlık turizminde çok büyük gelir elde etmekte. Sizce bu gelirde saç ekiminin payı nedir?
2010'lu yıllarda genel sağlık turizmi geliri yaklaşık 2.4 milyar dolar gibiyken saç ekimi 330 milyon dolar civarındaydı. 2019 yılında bu rakamlar genel sağlık turizminde 10.2 milyar dolar, saç ekiminde 1.5 milyar dolar. Pandemi dolayısıyla son iki yılı değerlendirmek doğru olmayacaktır.
■
Bu güven problemini ortadan kaldırmak ve sağlık turizmini canlı tutarak Türkiye ekonomisinin payını daha da yükseltmek nasıl mümkün olur?
İşimizi doğru dürüst yapmalıyız. Yurt dışında sağlık turizmi ve saç ekimi konusunda reklam çalışmalarına ağırlık verilmeli ve bu konunun desteklendiği belirtilmelidir. Konsolosluk ve büyükelçilikler de yardımcı olmalı ve hizmetin ülke sınırları içerisinde verilmesine özendirilmelidir. Türkiye sağlık turizmi ve saç ekimi alanında dünyanın önde gelen ülkesi konumundadır. Bu değeri korumak ve daha iyi noktalara getirmek için sadece firmalar, doktorlar, yardımcı sağlık personeli değil basın yayın ve devlet kuruluşları da özen göstermeli. Herkes üzerine düşeni yapmalı, devletin yapacağı destekler de sektörün büyüyerek ilerlemesini sağlayacaktır.
SAÇINI KAYBEDEN ERKEK ÖZGÜVENİNİ DE YİTIRİYOR
■
Erkekler için saç neden bu kadar önemli? Saç erkeklerin en önemli
aksesuvarıdır. Erkekler
ayna karşısında en çok zamanlarını
saçları için harcar
ve saçlarını kaybetmeye
başladıkları zaman özgüvenlerini
de kaybederler.
Özellikle 20-40 yaş aralığındaki
erkekler için saç olmazsa
olmazdır. Saç ekimi
sadece hastanın saçlarını
değil özgüvenlerini de geri
kazandırır.
■
Saç ekimi için çok genç hastalar da size başvurabiliyor.
Gençlerde kararı doğru
vermek önemli. Bir taraftan
erken yaşlarda saçsız kalmasın
isterken diğer taraftan
ilerleyen yıllarda tekrar
ihtiyacı olabilecek durumlarda
ekim yapabilecek
donör bölgesi kalsın isteriz.
18 yaş itibarıyla saç ekimi
yapılmasında herhangi bir
sorun olmayacaktır. Ancak
18 yaş itibarıyla saçları olabildiğince
korumak, zarar
vermemek ve ekim safhasına
gelmeden tedavilerle
muhafaza etmek önemlidir.
■
Mezoterapi ve PRP saç çıkartır mı ve ince telli saçların eski hâline gelmesini sağlar mı?
Tedavi, ihmal edilmemeli.
Çünkü olanı korumak
saç ekimi sürecini geciktirecektir.
Ancak beklentimiz
yeni saçlar çıkarmak değil
var olan saçları kalınlaştırabilmek,
kalitesini artırmak.
Ekim yapılması gereken
hastaya tedavi ile zaman
kaybettirmemek ya da tedavi
ile düzelebilecek
durumlarda ekim
alternatifini ertelemek
gerekir.
Ayrıntılı
araştırma
yapılmalıdır.
PİYASADA KOMİK RAKAMLARA SAÇ EKİMİ YAPILIYOR
■
Türk Tabipler Birliği'nin tüm tıbbi işlemlerde bir asgari fiyat listesi var. Ancak Türkiye'deki sağlık turizmi gelirinde yeri çok büyük olan ve başarı ile yapılan saç ekiminin Türk Tabipler Birliği'nde bir fiyatı yok, sizce olmalı mı?
Bu aslında bizim de istediğimiz bir
durum. Taban bir liste fiyatı olmadığı için
piyasada çok komik rakamlara ekimler
yapılıyor. Bazı firmalar rakamları çok
aşağıya çekerek daha fazla hastaya ulaşmayı
hedefliyor. Bu yaklaşım fiyatların
sürekli aşağıya gitmesine neden oluyor.
Aslında burada kaybeden hem bu işin
emekçileri, hem firmalar, hem de devletimiz.
Bu arada çeşitli firmalar yurt dışına
giderek saç ekimlerini farklı ülkelerde
yaptırmaktadır. Bu durum ülkeye döviz
girişini sekteye uğratmaktadır.
■
Biliyorsunuz uygunsuz koşullarda ve ruhsatsız yerlerde neredeyse bir muayene ücreti fiyatına saç ekimi yapılıyor ve bu hastalarda tedirginliğe yol açıyor. Uygun olmayan şartlarda basit cerrahi işlemler bile yasaklanmışken saç ekimi niçin bu kadar denetimsiz? Bu konudaki fikriniz nedir?
Yapılan işlem aslında cerrahi bir
operasyondur ve bu işin şakası yoktur.
Cerrahi nosyon almamış, işi bilmeyen,
sağlıkçı dahi olmayan kişiler hastaya
bazen ölümcül zararlar verebilmektedir.
Dolayısıyla denetimlerin sürekli ve sık
aralıklarla yapılması gerekmektedir. Burada
da özellikle sağlık müdürlükleri ve
yerel yönetimlere ciddi iş düşmektedir.