Melisa Bostancıoğlu ile Murat Göçmez, sevilen YouTube kanalı Bi' Başka'da, Z kuşağını hem eleştirdi hem övdü: Çok hızlı yaşıyorlar ve çok hızlı tüketiyorlar. Üretmiyorlar. Kıymet bilmiyorlar. Birçok kavramdan çok uzak büyüyorlar. Ama daha hızlı çalışabiliyor kafaları. Tüm yenilikleri hızlıca takip ediyorlar. Seçenekler sunuyorlar. Sporla büyüyorlar. Enerjileri de çok yüksek.
Nasılsınız? Nasıl gidiyor?
Melisa Bostancıoğlu: İyiyiz, güzel gidiyor.
Murat Göçmez: Gayet iyiyiz. Siz nasılsınız?
Ertan Saban inanılmaz bir karakter yarattı
Ben de iyiyim :) Gelsin Hayat Bildiği Gibi ile başlayalım hemen. Sevda ve Vural'dan bahsetmek istiyorum. Ve seyirciyi bu kadar cezbeden öğe neydi sizce? Sadece sağlam bir hikâye midir bu işin anahtarı?
Melisa Bostancıoğlu: Bir kere bence hepimizin çok genç olmasının büyük bir etkisi var. Tabii Ertan abinin de çok büyük bir katkısı var. İnanılmaz bir karakter yarattı. Sete giderken okula gidiyor gibiyim ya da kendi arkadaşlarımla buluşmaya gidiyormuşum gibi hissediyorum. Ekipteki arkadaşlarımla boş zamanlarımızı ve günlerimizi birlikte geçiriyoruz. Oyun oynuyoruz, kahve içiyoruz. Çok iyi anlaşıyoruz. Bence bu durumun katkısı büyük. Ama Ertan abinin izlenmede büyük payı olduğunu düşünüyorum.
Murat Göçmez: Katılıyorum. Ertan abi 'lead actor' diyebileceğimiz bir adam. Okul sahneleri dışında çok görüşemesek de üzerimizde büyük bir etkisi var. Bir aradalığı çok güzel sağlıyor. Bizim de aramızda bir uyum oluştu. Çoğu kişinin ilk projesi. Herkesin heyecanı ortak. Öte yandan dizide çok farklı hikâyeler var. Çok farklı hikâye olunca farklı kesimlere de hitap edebiliyor.
Sektörün mütevazılarına denk geldik
Kadroda bu işe yıllarını vermiş oyuncular olduğu gibi ilk kez ekran önü deneyimini yaşayan genç oyuncular da mevcut. Kuşak çatışması yaşanıyor mu? Nasıl alışverişler oluyor aranızda?
Melisa Bostancıoğlu: Bir çatışma yaşanmıyor. Bu benim ilk işim. Yıllarını vermiş bir oyuncu nasıl davranır bilmiyordum. İlk kez Ertan abiyle tanıştım ve çok sıcak geldi bana. 'Üşümeyin, karavanıma gelin' der, sohbet eder.
Murat Göçmez: Biz şanslıyız ki abi ve abla gibi davranan oyunculara denk geldik. Çok mütevazılar. Sektörün mütevazılarına denk geldik. Yoksa gördüğüm zor oyuncular da vardı, korkutan isimlerle de karşılaştım.
Genç simalara ekranlarda daha fazla yer verilmeye başlandı. Özellikle son sezonda dizilerin hemen hepsinde aşina olmadığımız yüzlere rastlamak mümkün. Şeytanın bacağı nerede kırıldı?
Melisa Bostancıoğlu: Enerjiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü genç isimler bu şansın verilmesini bekliyor. Verildiğinde de 'güzel bir ekip olalım, ortaya iyi bir iş çıkaralım, işimiz yürüsün' düşüncesinde oluyorlar. Böyle olunca da enerji yükseliyor. İnsanlar bunu yapmaya çok hazır.
Murat Göçmez: Hocalarımız hep 'Bizim zamanımızda bazı şeyler şöyle zordu, böyle zordu' demiştir bize. Ama bence şimdiki zamanda da birçok şey gerçekten çok zor. En azından onların zamanında girebilecekleri çok çeşitli iş imkânları varmış. Devlet tiyatrosu alım yapıyormuş. Ama biz şimdi girmek istesek sınavı bile açılmıyor. Şu anda sokakta 100 kişiden en az 70'i oyuncu olmak istiyor. Ve bir şekilde de olunuyor. Kimi çeşitli eğitim alıyor kimi casta uygun olduğu için seçiliyor. Çok fazla talep arzı da arttırdı. Çok fazla dizi çekilmeye başlandı. Böylelikle de genç kadroya bir kapı açıldı ve bir kırılma noktası yaşandı.
Öte yandan Z kuşağı çok da eleştiriliyor. Bir önyargı var bu nesle. Siz ne düşünüyorsunuz?
Murat Göçmez: Ben bu önyargıyı kırdım, kırmak zorunda kaldım. Eskiden "Biz bu işin eğitimini alıyoruz, çalışıyoruz. Adam takipçisi var diye işi alıyor" diye düşünürdüm. Ama artık öyle düşünmüyorum. Bu piyasada oyunu kuralına göre oynamak gerekiyor. Çoğu şöyle düşünüyor "Bu pastadan bir pay almalıyım. Konservatuar eğitimi alacak kadar vaktim yok. Şuna param yok. O zaman ne yapayım? Gideyim sosyal medyada görünür olayım" Bunu yapan 10 kişiden 2'si sektöre girip kendini kanıtladığında yadırgamıyorum. "Aferin, helal olsun" diyorum. Çünkü o 2 kişiden de biri kazandığı parayı eğitimine yatırıyor ve sektörde büyüyor. Bazı yapım şirketleri maalesef "Kaç takipçisi varmış?" diyerek oyuncu seçiyor.
Melisa Bostancıoğlu: Konservatuar okumuş olmak sana elbette ki bir şeyler katıyor. Ama biraz da şans işi okulu kazanmak. Benim birçok yetenekli arkadaşım giremeyebiliyor konservatuara. Sebebi de o sınıfta ondan bir tane daha olması. Ya da ailesi destek vermiyor, belli bir yaşa gelince kendini istediği mesleğe yönlendiriyor. Bence burada önemli olan kendini nasıl yetiştirdiğin ve geliştirdiğin.
Z kuşağı çok hızlı tüketiyor!
Sizin Z kuşağını eleştirmenizi istesem hangi noktaya değinirdiniz? Bir de övgü isteyeceğim.
Melisa Bostancıoğlu: Bazı şeyleri kolaycı yoldan çözmeye çalışıyoruz ama daha hızlı çalışabiliyor kafamız. Tüm yenilikleri hızlıca takip ediyoruz. Seçenekler sunuyoruz. Ama diğer yandan çok hızlı tükettiğimizi düşünüyorum. Teknolojiyle biz farklı bir noktadan başlıyor olduk hayata. Bunun da farklılıkları oluyor tabii.
Murat Göçmez: Z kuşağı çok sportif. Sporla büyüyorlar. Bu çok hoşuma gidiyor. Enerjileri çok yüksek. Eleştirdiğim konu da üretmemeleri. Çok hızlı yaşıyorlar ve çok hızlı tüketiyorlar. Üretmiyorlar. Kıymet bilmiyorlar. Birçok kavramdan çok uzak büyüyorlar.
Sevda ve Vural'dan bahsedelim mi? Vural Sevda'ya aşık, Sevda Araz'a. Platonik aşk zincirlemesi. Sevda ile nasıl başa çıkıyorsun Melisa? Vural'a üzülüyor musun Murat? :)
Melisa Bostancıoğlu: Ben Vural'a çok üzülüyorum. Biz üçümüz büyümüşüz Vural ve Araz ile. Farklı bir bağımız var. Sevda, kendine zarar verecek derecede Araz'a bağlı. Gözü hiçbir şey görmüyor. Senaryoyu okuduğumda "Güzel kızım yeter be" dediğim oluyor :) Vural'ı da seviyor. Ama onu fark edemeyecek kadar gözü kapanmış.
Murat Göçmez: Vural'a üzülmeyen yok :) Vural'ı ekipmansız bir şekilde dağın tepesinde kalmış bir dağcı olarak görüyorum. Bir tarafta Araz, bir tarafta Sevda. İkisinden de vazgeçemiyor.
Sizin sosyal medyayla aranız nasıl? Mesleğiniz adına sürekli bulunmanız gereken de bir ortam.
Melisa Bostancıoğlu: Ekran önüne çıkmadan önce daha rahattım. Şimdi daha filtreli paylaşımlar yapıyorum. Paylaşım yapmadan düşünüyorum.
Murat Göçmez: Mizah ve samimiyete bakıyorum ben orada. Bu amaçla kullanıyorum orayı.
Samimiyetin sebebi nesil ve kafa farkı
Genç ekibin birbiriyle olan samimiyetini de görüyoruz sosyal medya hesaplarınızdan. Nasıl yakalanıyor bu uyum? Önceden sürekli setlerdeki ego savaşları kulağımıza çalınırken şimdilerde genç oyuncuların birbiri arasında yakaladığı bambaşka bir uyuma şahit oluyoruz. Nasıl oluyor bu?
Murat Göçmez: Bence biraz nesil farkından kaynaklanıyor. Nesil farkının, kafa farkının etkisi var. Bir de artık ulaşılabiliriz. Teknolojiyle birlikte sürekli haberleşip plan program yapabiliyoruz.
Melisa Bostancıoğlu: Evet. Bir de "Hep birlikteyiz neden birbirimizin arasında sıkıntı olsun ki?" diye düşünüyoruz.
Bir tiyatro oyuncusu olarak setlerde karşılaştığınız en büyük zorluğu sorsam.
Melisa Bostancıoğlu: Tiyatro bir bütünlük içinde ya. Oyun başlıyor, akıyor ve bitiyor. Ama sette çok fazla denklem var. Uçak geçebilir, biri bağırabilir, ışıkta seste bir sorun olabilir. Aynı sahne birkaç açıdan çekiliyor. En zorlandığım şey bunlardı benim.
Murat Göçmez: Evet 'biricik' olayı işte. Tiyatroda biricik yaptığın şeyi sette birkaç kez yapıyorsun. Aynısını yapamıyorsun ister istemez.
Melisa'nın sahnede bir oyunu var. Murat senin var mı?
Murat Göçmez: Yok şu anda. Ben geçen sene tiyatro oyunum bittiği gibi Barbaroslar'a girdim. Çok yoğunduk. Bana ait bir sahne yokken de setteydim. Çünkü savaşçıydık. 6 gün boyunca Engin abinin arkasında savaşıyorduk :) Gidiyoruz sete, 45 dakika boyunca dönem kostümü giyiyoruz. Ardından makyajlar, sarıklar. Bekliyoruz. Engin Altan Düzyatan çıkıyor "Eyvallah babayiğit" diyor ve gidiyor. Bizim sahne bitiyor :) Bu tempodayken 2-3 oyun kaçırmak zorunda kaldım.
Melisa sen oyuna başlama sürecinden biraz bahseder misin?
Melisa Bostancıoğlu: Haziran'da mezun oldum. Sahnedeyim. Çok hızlı oldu benim için. BKM'nin oyununda oynuyorum. Dizi de BKM'nin. Rolü duyunca audition verdim. Hem sahnede hem sette olmak çok güzel. Başka ne isterim?
Şöhretin getireceği konforu istiyoruz
Tanınırlıklar da artıyor haliyle. Şöhret, ün gibi kavramlara bakış açınız nedir? Korkuyor musunuz?
Melisa Bostancıoğlu: Çok büyük bir üne sahip değiliz. Şu an olduğum yerden şunu söyleyebilirim. Tiyatro yapabileceksem tercih etmek istiyorum, istediğim işlerde yer almak istiyorum. Bu da aslında o şöhret kavramıyla doğru orantılı.
Murat Göçmez: Ben bu işin konforunu ve getirisini seviyorum. Şu anki tanınırlığımız bile bize olumlu bir şekilde dönüyor. Yaptığımız işlerin popülerliği farklı kapıların açılmasına sebep oluyor. Ben o şöhreti değil ama o konforu istiyorum. Yapmak istediğim her şey o konfora bağlı. Hak edişimi almak istiyorum :)
Çalışmaktan en keyif aldığınız oyuncu kim?
Melisa Bostancıoğlu: Ertan Saban.
Murat Göçmez: Mehmet Günsür.
Yeni jenerasyondan beğenerek takip ettiğin isimler kim?
Murat Göçmez: Cem Yiğit Üzümoğlu.
Melisa Bostancıoğlu: Aa evet, ben de çok beğeniyorum.
Mutlaka birlikte rol almak, karşılıklı oynamak istediğin bir isim var mı?
Melisa Bostancıoğlu: Çetin Tekindor.
Murat Göçmez: Tansu Biçer.
Türk dizi tarihinde 'keşke ben oynasaydım' dediğin, hayranlık duyduğun karakter hangisi?
Murat Göçmez: Kerpeten Ali.
Melisa Bostancıoğlu: Karakter olarak aklıma gelmedi ama Ezel'de veya Muhteşem Yüzyıl'da oynamak isterdim.
Tanışmayı çok istediğin ama tanıştığında hayal kırıklığına uğradığın bir sanatçı oldu mu?
Melisa Bostancıoğlu: Oldu.
Murat Göçmez: Çok oldu.