Mehmet Ali Erbil, Tolga Yüce'nin "Geçmişi biraz daha temiz olsaydı iftar programı da sunardı. Helal olsun televizyonlar reyting alamayan bu kadını hâlâ çalıştırıyorlar" sözünü Instagram'da paylaştı.
Neden böyle bir paylaşımda bulunduğu sorulunca Erbil de "Seda Sayan iki senedir beni aramadı. Bir kez bile sağlık durumumu sormadı..." yanıtını verdi.
İnsanlar zorda kalınca kimin iyi gün kimin kötü gün dostu olduğunu daha iyi anlıyor. Belli ki Erbil, Sayan'a çok kırılmış ama yaptığı paylaşım kavgada söylenmez. Hele bir kadına hiç söylenmez!
Seda Sayan ise "Tuğba ile evliyken evdeki hizmetli kıza tecavüz ettiğinde sessiz kaldığım için geçmişimin kirli olduğu doğrudur. Dahası var bence işine bak, ruhunu arındır" karşılığını vererek bombayı Erbil'in kucağına bıraktı!
Sayan diğer paylaşımında ise "Zaten boşanma nedeni bu olay olduğu için tüm yakınındaki eşlerin, ailen herkes olaya vakıftı. Hepsi seni kurtarma peşindeydi."
Mehmet Ali Erbil'den daha sonra şu açıklama geldi: "Sitem edeyim derken kontrolü kaybettim. Amacım kimsenin onurunu kırmak değildi. Ben bir hata yaptıysam bunun karşılığı iftira mı olmalıydı? Siz de sormadınız mı 'Madem böyle bir şey vardı niye sustun?' diye. Benim alnım ak..."
Bir "sitem" nedeniyle başlayan tartışmanın geldiği noktaya bakar mısınız? Sonra Sayan bu paylaşımını sildi ama ortada tecavüz gibi ciddi bir iddia var. Peki o zaman kim yalan söylüyor?
Bence savcılar harekete geçmeli. O hizmetli bulunmalı. Eğer Sayan'ın iddiası asılsız bir iftiraysa Erbil temize çıkar. Bu sefer Sayan'dan hukuk yoluyla hesap sorulur! Sayan "Bir anlık kızgınlıkla böyle bir iddiada bulundum" dese bile bu olay araştırılmalı!
Hukuk devletinde prosedür böyle işler.
Umarım Erbil böyle iğrenç bir suç işlememiştir.
***
AHMET HAKAN BALTAYI TAŞA VURDU!
Bir sosyal medya kullanıcısı, Mersin'de 9 yıldır bir kavşağı süsleyen bu boksör heykelinin fotoğrafını çekip "Bu ne biçim heykel" notuyla paylaştı. Ardından Türkiye'deki bazı garip heykellere bir yenisi eklendi diye sevinen güruh heykeli ve yapan kişiyi linç etti.
Sonra Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan da bu lince katıldı iyi mi? Hakan, köşesinde "Sinan Şamil Sam diye efsane bir boksörümüz var. Mersin'de onun heykelini yapmışlar.
Ben hayatımda böyle rezalet bir heykel görmedim..." diye yazdı.
Sonra gerçek ortaya çıktı: 2013 yılında Mersin'in ev sahipliğinde yapılan Akdeniz Oyunları öncesinde sekiz farklı ülkeden heykel sanatçıları spor temalı taş heykel çalışmaları yapmış.
O sanatçılardan biri de Güney Koreli Kim Won Geun'muş. Kendine özgü bir üslupla, espri katarak yapmış bu şişman boksör heykelini.
Yani olayla Sinan Şamil'in bir alakası yok. Bence heykelin de suçu yok! Koreli sanatçı harika bir iş çıkarmış.
Heykel sanatında karikatürize ederek de eserler ortaya çıkarılıyor.
Olur böyle hatalar ama Hakan bu kez sosyal medyanın fazla gazına geldi. Hem okuyucularını yanılttı, hem hiç tanımadığı Koreli heykel sanatçısı ile dalga geçti, hem de haksız yere başlatılan bir lince ortak oldu.
Hıncal Uluç, Hakan'ı son dönemde sosyal medyanın çok etkisinde kalarak gazete yapmakla eleştiriyordu. Şimdi bu noktada topu Hıncal Ağabey'e atıyorum.
***
KİLOLU İNSAN KİRALAMAK İSTER MİSİNİZ?
Japonya'da büyük beden giyim sektöründe faaliyet gösteren bir firma, "Fotoğrafta zayıf gözüktürecek bir partner', "Dev pizzaya ortaklık edecek bir yardımcı" gibi vaadlerle 'kilolu insan kiralama hizmeti' vermeye başladı!
Bu hizmet ile 'Kilolu olmanın olumsuz bir imaja sahip olduğu' önyargısının yıkılması hedefleniyor. Firmanın sloganı da zekice: "Japonya'da 100 kilogramın üzerinde bir ağırlığa ulaşmak beceri ister." Uçakta yanınıza ya da arkanıza kilolu bir insan oturunca "Üf şansa bak" diyenlerden misiniz?
Ya da arkadaşınızı "Sanki kilo vermişsin" diyerek aslında kilolu olduğunu ima edenlerden misiniz?
Bu tarz ön yargıların oluşmasında diyet, sağlık ve spor sektörünün reklamlarının da payı var.
Elbette obezite yükselişte olan bir sorun ama zayıf kalmayı hayattaki en büyük beceri, amaç gibi göstermek de saçma!
Yoksa zayıflamaya fazla mı teşvik ediyoruz? Ya da şişmanlığı normalleştirmeli miyiz?
***
ÇOK BÜYÜDÜNÜZ!
ABD'de Temsilciler Meclisi üyeleri; Amazon, Google, Apple, Facebook gibi teknoloji devlerinin tekelleşmesinin önüne geçmek için yasa tasarısı önerdi. Tasarı onaylanırsa, teknoloji devleri, şirketlerini ikiye bölmek ya da bazı ürün ve hizmetlerini elden çıkarmak zorunda kalabilir.
Bence yasa geçer. Çünkü yasa tasarısını hem Demokrat Parti, hem de Cumhuriyetçi Parti üyeleri destekliyor. ABD eski Başkanı Donald Trump'ın seçimi kaybetmesi için ellerinden gelen her şeyi yapan teknoloji devlerine Demokrat Parti'nin 'teşekkürü' böyle mi oluyor diye sorabilirsiniz?
Aslında Trump'ın susturulması, sosyal medya hesaplarının dondurulması Avrupa ülkelerini bile rahatsız etti. Demokrat Partililer de teknoloji devlerinin yargıç rolü üstlenmelerine Trump oyun dışı kalana kadar sessiz kaldılar.
Elbette teknoloji devlerinin tekelleşmesi, piyasa hakimiyetlerini rekabete engelleyici şekilde kullanmaları söz konusu.
Zaten Amazon, Apple, Google ve Facebook'un CEO'ları, daha önce kongrede tekelleşme konusunda rekabet alt komitesinin karşısına çıkarak ifade vermişti.
Teknoloji devleri ellerindeki büyük gücü paylaşmak zorunda kalacaklar gibi gözüküyor.
***
EN ÇILGIN MACERA
"Tam o esnada aniden su yüzeyine çıktı ve kafasını sallamaya başladı. Havaya fırladığımı hissettim ve suya düştüm... Hâlâ inanamıyorum yaşadıklarıma."
Avlanmak için yaptığı bir dalış sırasında bir kambur balina tarafından yutulan ve 30-40 saniye sonra da geri tükürülen ABD'li istakoz avcısı Michael Packard'a ait bu açıklama. Balina, Packard'ın tadını beğenmedi galiba! Gerçi kambur balinaların insan yediğini de hiç okumadım.
Sadece çizgi filmlerde olabilecek bir 40 saniye geçirmiş adam. Bu dünyadaki en çılgın macerayı yaşamış. Paraşütle atlamak, yamaç paraşütü, hatta uzay yolculuğu bile bu olayın yanında sönük kalır.
***
Altyazı
"Eğer uslu durursa her şeyin düzeleceği söylenerek büyütülen çocukların hayatları boyunca kaybettiklerini artık daha iyi anlıyordum..." (Uzun Hikaye