Aylardır reklamı yapılan 'Mehmed: Bir Cihan Fatihi' dizisi nihayet Kanal D ekranlarında izleyiciyle buluştu. İlk izlenimim olumlu. Belli ki büyük paralar ve hatırı sayılır bir emek harcanmış, Televizyondaki dönem dizilerini önemsiyorum. Eğer reyting uğruna tarih çarpıtılmazsa, karakterler ve olaylar senaryo oyunlarına kurban verilmezse; günde ortalama beş saatini ekran başında geçiren bir ülkenin insanlarının kendi tarihlerini tanıyıp anlamaları konusunda bu dizilerin faydalı olacağına inanıyorum. Bu türün ilk denemesi olan 'Muhteşem Yüzyıl', ilk olmanın getirdiği tecrübesizlikle yalpalamış ve fazlaca eleştirilmişti.
Ama ekranda yeni bir kulvarın açılmasına da öncülük etti. Şimdilerde bayrağı eline alan TRT, 'Diriliş: Ertuğrul', 'Payitaht: Abdülhamid' ve 'Mehmetçik: Kûtulamâre' ile ekranda son derece başarılı bir şekilde 'fahri tarih öğretmenliği' görevini üstleniyor.
(Yazarken dikkatimi çekti. İki nokta üst üste olmayan dönem dizisi çekilemiyor mu acaba?) 'Mehmed: Bir Cihan Fatihi'ne gelince... Seyirciyi ekran başında tutmak adına ilk bölüme bolca aksiyon sahnesi konulmuştu. Ama savaş sahnelerini fazlaca vahşi buldum.
Kanlı efektleriyle, çocukları uzak tutmamız gereken bilgisayar oyunlarına benziyordu.
Kenan İmirzalıoğlu'nun performansı çok merak ediliyordu.
Bence olmuş. Hatta fazla bile olmuş.
Zira Fatih Sultan Mehmed'in tasvir edilen naif halinden fizik olarak çok daha azametli duruyordu. Vezir rolündeki Çetin Tekindor, diziye müthiş bir ağırlık ve dramatik bütünlük katacağa benziyor.
Dizinin aksiyon ve mizah jeneratörü ise 'Delibaş' rolündeki Gürkan Uygun olacak gibi.
Ama o pala bıyıklarıyla bana biraz 'Asterix'i anımsatmadı değil...
'Mehmed: Bir Cihan Fatihi', Türk televizyonculuğu açısından son derece önemli projelerden biri. İleride diğer dönem dizilerimiz gibi pek çok yabancı ülkede yayınlanacağını ve ilgi göreceğini de düşünürsek, Türkiye'nin ve zengin tarihimizin tanıtılması adına önemli bir misyon üstlenecektir.
Amerikalılar, yıllardır 200 yıllık güdük tarihlerini film ve dizileriyle bizlere ezberletmişlerdi.
Vietnam'daki Sarı Nehir'in her kolunu savaş filmleri sayesinde ezberlemiştik. Eli kanlı sığır çobanlarının her birini de kovboy filmleri yüzünden kahraman bellemiştik. Şimdi sıra bizde... 'Şanlı tarih' neymiş görsünler...
Bu arada Fatih'in aynı zamanda müthiş bir astronomi bilgini olduğunu da ilk bölüm sayesinde öğrendim. 1451 gibi gök bilimleri için çok erken bir yılda, Dardanel Boğazı'nı Bizanslılar'a görünmeden geçmek için ay tutulmasını 'dakikası dakikasına' hesaplamak, en az İstanbul'u fethetmek kadar önemli bir başarı bence...
Yine de... Salı geceleri beni 'Eşkıya'nın yolundan kimse çeviremez.