Efsane grup MFÖ'den Fuat Güner GÜNAYDIN'a konuştu. 15 Temmuz'da üzücü olaylar yaşandığını belirten Güner, "Bir daha böyle bir durumun yaşanmaması için ülkemize, demokrasimize, ortak değerlerimize ve Atatürk'ün ilkelerine sahip çıkmalıyız" dedi.
Müzikte 50 yılı geride bıraktınız…
Geçirdiğim bütün yıllardan dolayı çok mutluyum. Dolu dolu bir hayat yaşadım. Her şeyden önce, çok mutlu ve sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Annem ve babam sanata çok önem veren insanlardı. Daha ben çocukken babam bir sanat dalıyla uğraşmam tavsiyesinde bulunmuştu. Kızkardeşime piyano aldı, bana da sordu, ben de gitar istedim. Sonrasında gitar dersleri de aldım ve müzikte ilerlemeye başladım.
MFÖ'nün kıymetini bildik, yoksa grubumuz çoktan dağılırdı
Türkiye'nin en köklü grubunun bir üyesi olarak, sizce grupla müzik yapmanın nasıl zorlukları var?
Hepimiz MFÖ'nün kıymetini bildik, yoksa grubumuz çoktan dağılırdı. Hepimiz egolarımızı dışarda bırakarak, birlikte müzik yaptık. Üçümüz bireysel olarak özel yeteneklere sahip insanlarınız. Hiçbirimiz diğerimize 'MFÖ dışında bir yerde çalışamazsın' demedik. Ama önceliğimiz hep MFÖ oldu. Diğer işlerimiz ikinci sıradaydı bizim için. Böyle bir anlayış içinde olduğumuz için hala MFÖ var. 48 yılı geride bıraktık, dile kolay.
Büyük bir uyum içinde çalıştığınızın da göstergesi 48 yıl…
Sadece uyum dersek doğru olmaz. MFÖ'nün değerini bildik. Bence en önemlisi de bu. MFÖ gibi bir grup, bir daha zor bir araya gelir. Üç ayrı yetenek, ses rengi MFÖ altında toplandı. Bu bir şanstı. Tutmaya da bilirdi, ama tuttu ve dinleyici bizi çok sevdi.
Zaman zaman kendi aranızda sürtüşme de yaşıyorsunuzdur…
Yaşıyoruz tabi ama bunu sahne yansıtmadık hiçbir zaman. Kimi zaman kavga edip kimi zaman dargın kalıyoruz. Sahneye çıktığımız anda, her şeyin bitmesi gerekiyor. Grup olmak budur zaten. Seyirci bunu bilmemeli. Her şeye rağmen şov devam etmeli.
Mazhar ile bir yıl küs kaldık
Uzun süre küs kaldığınız oldu mu kendi aranızda?
Mazhar ile bir yıl küs kaldık mesela. İzleyicilerimiz anlamadı ama bu durumu. Bir grubu dağıtmak çok kolaydır, tutmak çok zordur. Sabır göstererek, tevekkül ederek, geçmişe saygı göstererek MFÖ'yü hala bir arada tutuyoruz. Dünyada The Rolling Stones grubundan sonraki en eski grup biziz. Kolay değil bunu başarabilmek. Halkımız da bizim ayrılmamızı istemedi. Onların sevgisi ve ilgisi de bize hep destek oldu.
"Yurtdışına açılmalıydık, ama bunu ihmal ettik" diye bir açıklama yaptınız geçtiğimiz günlerde…
Biz açılamadık yurtdışına. Yurtdışını hedefleyince, oraya yerleşmek de gerekiyor. Yani "altı ay, bir sene gideyim deneyeyim, sonra dönerim" diye bir şey olmaz. Kariyer inşası için gittiğiniz yerde, uğraşmanız gerekiyor. Tabi bu sırada Türkiye'deki kariyerinizi de riske atıyorsunuz. Yani bir sene uzak kalırsanız unutulursunuz.
Ülkemizi çok seviyoruz ve burada müzik yapmak bize büyük mutluluk veriyor
MFÖ için geçerli değil ama bu durum. Ara verseniz de sizi kimse unutmaz bence…
Belli bir seneden sonra olmaz belki, ama o yıllarda riskliydi bizim için. Yeni yeni popüler olmaya başlamıştık. Buradaki kariyeri bırakıp gitseydik, risk almış olacaktık. Yurtdışında başarılı olsaydık, buradaki kariyerimiz de olumlu etkilenirdi. Peki ya başarılı olamazsak... Burada verdiğimiz emeklerde giderdi. Bir de tabi ülke sevgimiz de ağır bastı. Hepimiz ülkemizi çok seviyoruz ve burada müzik yapmak bize büyük mutluluk veriyor. MFÖ olarak yurtdışına açılamadık, ama ülkemizi dünyada temsil eden sanatçılara saygım çok büyük. Ülkemizin imajına çok büyük katkı sağlıyorlar. Liyakat sahibi sanatçıların temsiliyetini bu açıdan çok kıymetli buluyorum.
İlk solo albümünüzü 1999'da yayınladınız. Neden bu kadar beklediniz?
MFÖ ile o kadar çok meşguldüm ki, "solo bir albüm yapayım" diye bir düşünce yoktu aslında kafamda. Sonra yavaş yavaş bestelerim birikmeye başladı. Grup olarak değil, solo söyleyebileceğim şarkılardı bunlar. MFÖ olarak birbirimizi serbest bırakma kararı aldıktan sonra, ben bu solo albümümü yayınladım.
Bizde her karar üçte üç alınır
Neden böyle bir karar aldınız?
Birbirimizden bıkmamak için. Düşünün 'onu yapamazsın, bu arada oynamazsın' diye diretilirse büyük sıkıntı çıkar. Böyle olmasın diye, serbest kalma kararı aldık. Bizde her karar üçte üç alınır. Eğer ikiye bir kalınırsa, üçüncüyü ikna etmek için günlerce, bazen aylarca uğraşırız. Serbest iş yapma kararımız olmasaydı, mesela seyirci Özkan'ın oyunculuğundan mahrum kalacaktı. Bugüne kadar çok güzel projelerde yer aldı.
Mazhar Bey ve siz 'hayır' deseydiniz oyunculuk tekliflerini kabul etmez miydi yani Özkan Uğur?
Biz onay vermeseydik, Özkan oyunculuk yapmazdı. Gelen teklifleri kabul etmezdi. Bu üçümüz için de böyle.
Tüm darbeleri yaşadım ve bunun acısını da çektim
15 Temmuz'un yıldönümündeyiz. Neler söylemek istersiniz?
Hayatımız darbelerin içinde geçti. Tüm darbeleri yaşadım ve bunun acısını da çektim. 1960 Darbesi'ni dün gibi hatırlıyorum. Menderes'in yargılanma sürecini, radyonun başında dinlerdik. Salim Başol'un sesi hala kulaklarımdadır. 15 Temmuz'da da üzücü ve acı olaylar yaşandı. Umarım bir daha böyle acı tecrübeler yaşamayız. Ülkemize, demokrasimize, ortak değerlerimize ve Atatürk'ün ilkelerine sahip çıkmamız çok önemli bunları bir daha yaşamamak adına. Türkiye'nin her açıdan ileriye gitmesi için, eğitime çok önem vermeliyiz. İyi eğitim almış ve sürekli kendini geliştiren, liyakat sahibi kuşaklar yetiştirmemiz gerekiyor. Ancak böyle daha iyi bir noktaya gidebiliriz.
Yüzde yüz yerli bir program yapıyoruz
"Aramızda Müzik Var" isimli televizyon programınıza devam edecek misiniz?
Evet, ilk 13 bölüm yeni bitti, bir 13 bölüm daha çekeceğiz. Çok keyif alarak yapıyorum programı. Programı İpek İyier yapıyor, yazıyor, yönetiyor. Çok kaliteli ve güzel bir proje. Daha önce yapılmamış bir format. Yüzde yüz yerli bir program yapıyoruz. Yurtdışında röportaja gittiğimiz sanatçılar, formatımızı çok beğeniyor. "Bizde böyle bir program yok" diyorlar. Ben de açıkçası çok mutluyum böyle kaliteli bir projede yer almaktan dolayı.
'Ele Güne Karşı' 36 hafta bir numarada kaldı ama yine para kazanamadık
MFÖ olarak ne zaman para kazanmaya başladınız?
Çok sonraları para kazanmaya başladık. Mesela 'Ele Güne Karşı' albümümüz, 36 hafta bir numarada kaldı, ama biz o zaman bile para kazanamadık albümden. Müzikallerde yer alıyorduk, oradan para kazanıyorduk. O yıllarda ben en güzel parayı tiyatrodan kazandım. Ferhan Şensoy'la çalıştığım dönemde oyun müziklerini de yaptığım için kazancım yüksek oluyordu.
Sanatçı üreten insanlara denir, Türkiye'de herkese sanatçı diyorlar
MFÖ olarak şarkılarınızı kendiniz yapıyorsunuz. Dışardan şarkı almıyorsunuz…
Evet, kendi şarkılarımızı söylüyoruz. Şarkı üretirken kitlemizin o şarkıyı beğenip beğenmeyeceğini de düşünüyoruz tabi. Yani sadece şarkılarımızı bizim sevmemiz önemli değil. Yıllardır şarkılarımızın hem sözlerini kendimiz yazıyoruz, hem de bestesilerini kendimiz yapıyoruz. Çok önemli bir şey bu. Sanat dediğiniz şey yaratıcılıktır. Sanatçı üreten insanlara denir. Türkiye'de herkese sanatçı diyorlar. Bu yanlış. Şarkıcı sanatçı değildir, yorumcudur. "Aktör, aktris" başka şeydir, "artist" başka şeydir ve mutlaka bir şey yaratıyor olması gerekir.
O zaman Türkiye'de sanatçı olarak gösterilen isimlerin bir çoğu aslında sanatçı değil diyebilir miyiz?
Tabi ki değil. Bugün sanatçı olarak adlandırılanların kaç tanesi üretim yapıyor?
Üretiyorsa sanatçıdır. Bu ayrımı yapmak gerekiyor.
Türk müziği bir sürü makama sahip, Avrupa müziğinde yok mesela bu
Müzikal açıdan çok değerli şarkılar yaptınız. Günümüzde böyle derinliğe sahip şarkılar kolay kolay çıkmıyor artık…
90'lara kadar melodi ve armoni vardı müzikte. Daha sonra iş, şova ve ritme dönüştü. Daha çok dans etmeye yönelik müzik üretiliyor. Eskiden "müzik dinlemek" diye bir şey vardı. Bakıyorsun, şimdi konsere gidiyor "eğlenemedim" diyor. Sen konsere eğlenmek için mi gidiyorsun, müzik dinlemek için mi? Duygulu bir şarkı söylenmesin mi yani? Eğleneceksin de, ama konserin dinleti tarafı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Konserde "eller havaya", "herkesi eğlendirmeliyim" diye bir kaygıya kapılırsan, zaten yaptığın müziği de öldürmüş olursun. Bu hataya düşmemek gerekiyor. Bizim çok zengin bir müzik kültürümüz var. Türk müziği bir sürü makama sahip. İki nota arasında 9 koma var. Bildikten sonra üret üretebildiğin kadar. Avrupa müziğinde yok mesela bu. Melodilerimizdeki duygu karşı tarafa da geçiyor. Çok şanslıyız bu açıdan.