Geçen hafta bir 'televizyon yıldızı' hayatını kaybetti.
Ama ünlüler kara gözlüklerini takıp cenazesine akın etmedi.
Gazetelerde ölüm ilanı yayınlanmadı.
Ardından köşe yazıları yazılmadı. Çünkü aramızdan ayrılan bir köpekti...
Onlarca iddialı yarışmacıyı geride bırakıp Yetenek Sizsiniz Türkiye'de şampiyon olan sevimli köpek Max geçen hafta aramızdan ayrıldı.
Allah, eğitmeni ve can dostu Ali kardeşime sabır versin.
Bugüne kadar televizyon yarışmalarıyla ünlenip daha sonra rüzgar önündeki yaprak gibi sağa sola savrulan ve nihayetinde buhar olan pek çok ünlü adayı gördük. Ama Max onlardan biri olmadı. Ondan geriye öyle özel dersler kaldı ki...
Bir kere, onca şöhrete, ilgiye rağmen hiç şımarmadı.
Kendisini o günlere getiren can dostu eğitmenine bir kez sırtını dönmedi. Ailesini, sevenlerini hiç unutmadı. Şöhret sarhoşluğuna kapılıp kendini gecelere vurmadı.
FETÖ'nün metönün emrine girmedi.
Ne oldum delisi olmadı. Reklamlarda, sinema filmlerinde, çocuklar için rehabilitasyon seanslarında çalışmaya devam etti. Kibirden her uzak durdu.
Belki çok kazandı ama hep aynı yastığın üzerinde yattı, aynı kuru mamayı yedi.
Tanıdığım en mütevazı televizyon yıldızı Max, güle güle...
Verdiğin tüm dersler için bir kez daha teşekkürler...
Yolunacak kazların hiç mi suçu yok?
Türkiye, Çiftlikbank'tan sonra bu kez de Kazbank ile tanıştı. Ahmet Nuri Çelik adı kişi, kaz çiftliği kurup katılımcılara kâr payı dağıtacağını vâdederek 250 kişiden 5 milyon lira topladı ve sonra da sırra kadem bastı. Milleti dolandırıp lüks tatil beldelerinden fotoğraf paylaşan Tosun belli ki kimseye ders olmamış. Kooperatif'zedeler, offshore'zedeler, banker'zedeler, banka'zedeler çabuk unutulmuş. Sürekli ana haber bültenlerine konu olan telefon dolandırıcılarından kimse ibret almamış.
Emniyet ve bankalar her gün insanların cep telefonlarına uyarı mesajları yağdırırken hem de... Bu kez de sarkıtılan 'Kolay para kazanma yeminin' cazibesine kapılan 250 aklı evvel oltaya takılıvermiş.
Geçenlerde yakalanan bir dolandırıcı, polislerin arasındayken kendisine uzatılan mikrofona şöyle diyordu:
"Memlekette bu kadar enayi varken tek suçlu ben miyim?" İşte zurnanın 'Zırt' dediği yer burası... Memleket, dolandırıcılıktan yargılananlar açısından 'hafifletici neden' kaynıyor!
En mucize 'Çehre'
Nebahat Çehre'nin Burhan Öcal ile birlikte rol aldığı damacana reklamını izleyince bir kez daha "Helal olsun" dedim içimden. Bir insanın çehresi, yıllara bu kadar mı güzel direnir...
Damacana yedi ayrı işlemden geçip temizleniyormuş filan... Bana ne kardeşim...
Beni asıl ilgilendiren, Nebahat Çehre'nin 75 yaşında o çehreyi nasıl bu denli temiz, parlak, bakımlı ve güzel tutup 'su gibi' göründüğü...
Bir de, Nebahat Çehre'nin Burhan Öcal'a nazire yaptığı o ritim şovuna hayret ettim.
Dikkatlice izledim, ortada öyle görsel efekt filan yok. Çehre, eni konu darbuka şov yapıyor.
Belli ki bu konuda da yeteneği var.
Merak ettiğim konuya gelince...
Burhan Öcal'ın şahane ritim sanatının yanı sıra oyunculuk becerisine de hayranım.
Bugüne kadar izlediğim tüm film ve dizilerinde bana büyük keyif verdi. Eh, Nebahat Cehre'nin oyunculuğunu da tartışmaya gerek yok. Ekranda bunca dizi varken, biz bu iki yetenekli insanı neden sadece damacana reklamında izlemekle yetiniyoruz ki!
Gaf kürsüsü
Kim Milyoner Olmak İster? yarışmacısı Ayşe Hediye Özkan, elenince "El sıkmıyoruz" diyerek arkasını dönüp stüdyodan çıkmak istedi. Sunucu Kenan İmirzalıoğlu'nun "Elimi sıkmadan mı gidiyorsunuz?" uyarısı üzerine geri döndü ve çok heyecanlı olduğunu söyleyerek özür diledi.
Zap'tiye
Müge Anlı'daki katil kocanın ifadesi kan dondurdu: "Karımı yakıp öldürdükten sonra eve gidip orucumu açtım..." Yakında ekrandaki ilahiyat profesörlerine sorarlar: "Hocam cinayet işlemek oruç bozar mı?" Tövbe estağrulllah!
Ne demiş?
"Adaletin değirmeni ağır işler ama iyi öğütür." (atv'nin Bir Zamanlar Çukurova dizisinde Demir'in sözü)