YouTube yüklediği bir video ile hayatının dönüm noktasını yaşayan Ecrin Su Çoban, elde ettiği takipçi ve izlenme rakamlarıyla sosyal medyanın dikkat çeken isimleri arasında yer alıyor. 'Masal Şatosu' filmiyle oyunculuk kariyerinin adımlarını atan, 'O Ses Türkiye' yarışmasıyla şarkıcılığa göz kırpan Çoban; bir yandan da YouTube'da paylaştığı videolarla ses getiriyor. Ecrin Su Çoban, hayatına dair tüm merak edilenlerini Sabah'ın YouTube kanalına anlattı. İşte o röportajın detayları…
-"Masal Şatosu: Gizemli Misafir" filminin vizyona girmesine artık çok kısa bir süre kaldı. Heyecanlı mısın, nasıl hissediyorsun?
Çok heyecanlıyım. Bu ikinci filmimiz. Masal Şatosu'nun ikincisini çekiyor olmak çok gurur verici. Aynı atmosfer ama hepimiz artık büyüdük gençlik olayları, drama, aşk vs. çok heyecanlıyım.
-Neler bekliyor bizi filmde kısaca bahsetmek ister misin?
Filmi biz Hatay'da çektik. Görmeye çok alışık olmadığımız mekanlardı. Mağaralar, doğa, orman her şey var. O yüzden görsel şölenler bekliyor sizi diyebilirim.
-Var mı yaşadığın ilginç anlar, unutamadığın sahneler?
Set ortamı çok komik ve güzel geçti. Çünkü hepimiz çocuğuz bir sakarlığımız filan mutlaka oluyor. Biz Gülse ile sahne arkalarında sürekli bir şeyler kırıyoruz (gülüyor).
-Bu projede yer almak sana neler kattı? İyi isimlerle çalıştın…
'Masal Şatosu' oyunculuğumun başlangıç noktasıydı diyebilirim. Daha sonrasında Alice Müzikali'nde de yer aldım. İyi ki ilk projelerimden biri Masal Şatosu olmuş. Oyunculuk açısından da tecrübe açısından da çok şey kattı. Aynı zamanda beyazperde YouTube'dan ve diğer sosyal medyalardan çok farklı. O yüzden daha farklı bir mecrada deneyimim olmuş oldu.
-Peki senin hedefin, hayalin oyunculuk üzerine mi?
Benim birçok hayalim var. Şu an YouTube ile birlikte zaten oyunculuğu beraberinde götürüyorum. Fakat müzisyen olmak, oyuncu olmak, influencer olmak; bunların hepsini bir arada yapmak istiyorum.
-Henüz yaşın çok küçük fakat seni pek çok alanda gördük bu güne kadar. "O Ses Türkiye" yarışmasına katıldın, şarkı söylüyorsun, Tiktok'ta ve YouTube'da içerikler üretiyorsun, oyunculuk da yapıyorsun. Bu tempoyu nasıl yönetiyorsun?
Set çekimleri genelde mayıs aylarında oluyor, okulun hafiflediği dönemlerde. O dönemlerde de okulumdan izin alıyorum, sınavlarımı bitirmiş oluyorum. YouTube artık düzene oturdu. Okuldan geliyorum, fikri buluyorum, çekiyorum, sonra montajlanıp konuluyor. Benim için çok ağır bir tempo olmuyor. Film olduğu zaman biraz okulla çakışıyor. Ama onu da bir şekilde hallediyoruz.
-Fikri buluyorum kısmını çok hızlı geçtin. Nasıl buluyorsun öyle hemen?
YouTube herkesin herkesten fikir alabildiği bir yer. Gündemde bir video çeşidi varsa onu çekiyorum. Onun dışında her zaman çektiğim vlog'lar oluyor. Günlük hayatımda yaptığım şeyleri çektiğim için çok zor olmuyor diyebilirim.
BURALARA ÇOK ÇALIŞARAK GELDİM
-Bu serüven senin için nasıl başladı, nereden aklına geldi?
Çok spontane bir şekilde 10 yaşındayken tabletim vardı, daha telefonum bile yoktu. Edit filan da yapamıyorum. Tableti tuzluğa yaslayıp bebek videoları çekiyordum. İki tane videoyu zar zor annemlere yalvararak yükletmeyi başardım. Çünkü, "YouTube ne, ne yapacaksın, o video koyulur mu oraya?" gibi tepkiler oldu. Sonra 20 takipçim vardı, 15'i babamın fake hesabıydı. Oralardan buralara çok çalışarak, video yükleyerek, sürekli yeni şeyler üreterek geldim. Birden oldu diyemem.
O VİDEO KIRILMA NOKTAM OLDU
-O kırılma noktası neydi?
Ben 'O Ses Türkiye'ye katıldım. Yarışmaya katıldıktan sonra benim performansımı yükleyen bazı kanallar olmuştu. Ben de dedim ki, "ben niye kendi performansımı yüklemiyorum?" O zamanlar işte atıyorum 100 bin izlenmişti. "Allah Allah nasıl böyle bir şey oldu?" dedim. Orada bir kırılma noktası oldu.
-Ailen göz önünde olman hakkında ne düşünüyor? Destek sağlıyorlar mı?
YouTube'daki tepkiler bazen garip oluyor. Oradaki insanların da çoğu çocuk. O yüzden verdikleri tepkileri annemler okurken bazen sinirlenip üzülebiliyorlar ama sonradan alışıyorsun. Sosyal medyanın bazı gerçekleri var. Klavye delikanlıları artık alışılmış şeyler. O yüzden çok bir şey demediler. Ama ilk başlarda sakıncalı bakıyorlardı. Ama onlar da YouTube'un benim için iyi bir meslek seçimi olduğunu anladıklarında bıraktılar. "Nasıl mutlu oluyorsan öyle yap" dediler.
SERENAY SARIKAYA GİBİ OLMAYI ÇOK İSTERİM
-Oyunculuğa devam etmek ister misin bir televizyona işiyle? Mesela o alanında örnek aldığın isimler var mı?
Ben Serenay Sarıkaya'yı çok beğeniyorum. Her zaman fanıydım, Medcezir'den beri. Alice Müzikali'nde Serenay Sarıkaya'nın ismini duyduğumda direkt "tamam" dedim. Onu çok örnek alıyorum; enerjisi, oyunculuğu, iş disiplini… Onun gibi olmak çok isterim. Şu ara da gençlik dizileri çok popüler. Öyle bir projede yer almak çok isterim.
-YouTube olsun, Tiktok olsun, oyunculuk veya şarkıcılık olsun, hepsinden elde ettiğin bir gelir var ve yaşına göre oldukça yüksek rakamlar olmalı. Maddi kazancını nasıl yönetiyorsun?
18 yaşımdan küçük olduğum için zaten para direkt benim elime geçmiyor maalesef annemlere yatıyor. Ama annemler de o parayı benim geleceğim için yatırıyorlar. Ya da o parayla bir yatırım yaptıklarında benim üstüme oluyor. Eğitimim ve diğer şeyler için de biriktiriyorlar. Yarın öbür gün ne olacağı belli olmaz. Bazen kendim de harcıyorum. Ama genelde çok harcamaktansa yatırım yapmayı daha mantıklı buluyorum.
SOSYAL MEDYA İNSANI TUTSAK GİBİ İÇİNE DÜŞÜRÜYOR
-Sosyal medyada ne kadar vakit geçiriyorsun?
Sosyal medya insanı içine düşürüyor tutsak gibi. Bazen annem ve babam da tepki veriyor 'bırak şu telefonu' diye. Ama gerçekten sonu yok, ben biraz azaltmaya çalışıyorum. Günde 5-6 saatimi harcıyorumdur.
-Sosyal mecralarda geçirdiğin vaktin kaliteli olduğunu düşünüyor musun?
Bazen avantaja dönüşüyor. Ben kaliteli geçtiğini düşünüyorum.
-Sosyal mecralarda izlenme rakamların inanılmaz. Milyonlarca izleniyor videoların. Sence insanların bu kadar ilgi göstermesindeki sebep ne?
Genelde 18 yaşın altında çok seçenek yok. Bu işi yapan çok insan yok. İnsanlar video arattığında ilk önlerine çıkan isimlerden biri ben oluyorum. Kendi yaşıtları olarak. Ve ben gençleri buradan çok yakaladığımı düşünüyorum. Bir bağlanma oluyor, yıllardır birlikte büyüdüğümüz için sürekli üstüne katarak ilerliyoruz. O yüzden kendilerinden bir parça gördüklerini düşünüyorum ben.
-Aldığın ve asla unutamadığın bir yorum var mı? (En eleştirel, en acımasız, en sıradışı?)
Bir AVM'de geziyordum, bir kız "oyuncak bebeğe benziyorsun" dedi. Ama çok korkutucu bir ifadeyle söylediği için çok korktum. Sosyal medyada da o kadar garip yorumlar alıyorum ki… Ama iyi oluyor genelde çok takılmıyorum o yüzden.
İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİNİ ÖNEMSESEYDİM BİR YILDA BU İŞİ BIRAKIRDIM!
-Kötü yorum aldığında hiç üzüldüğün, kafana taktığın oldu mu?
Bir ara çok üzülüyordum. İlk başlarda çok kafaya takıyordum. Sonra alıştım yani. İnsanların düşüncelerini önemseseydim büyük ihtimalde 1 yılda bu işi bırakırdım. Çünkü çok fazla yorum var. O yüzden kendi hayatıma göre yaşamaya çalışıyorum. İnsanların düşünceleri benim fikirlerim önüne geçmemeli diye düşünüyorum.
KISA SORULAR
-Bana o kelimeyi kullanmasın, küfür etse bile daha iyi dediğin bir kelime ya da cümle var mı?
Ortaokulda bana 'bot' diyorlardı YouTube'da fazla takipçim olduğu için. Çok sinirleniyordum ya. Disiplinlik filan oluyorduk, ama şimdi çok komik geliyor.
-Ağzına asla sürmediğin, "kokusuna bile tahammül edemem" dediğin bir yiyecek var mı?
Yeşil şeyleri hiç sevmem. Ispanak mesela, onu da yoğurtla yiyebiliyorum. Karnabahar asla yemiyorum. Bir de kelle paça filan. Sakatat sevmiyorum.
-Kendini güzel buluyor musun?
Buluyorum.
6 TANE SAHTE HESABIM VAR
-Stalk yapar mısın?
Çok yaparım. 6 tane hesabım var, yeni fake açamıyorum, o derece! İnsanlar biraz tanındığım için 'Ecrin hesabıma bakmış' filan diyor, bu beni çok rahatsız ediyor. O yüzden bakmamış gibi olmayı seviyorum.
SOSYAL MEDYA OLMADIĞI ZAMAN BOŞA YAŞAMIŞ HİSSEDİYORUM
-Hayatından neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsün?
Sosyal medyayı. Çünkü çok alıştım. Olmadığı zaman çok boş hissediyorum, boşa yaşamış hissediyorum. Sanki hayatımdan bir parça alınmış gibi. Hiçbir şey de yerini tutmuyor.