Son günlerde çevremdeki herkesten şu cümleyi duyuyorum:
'Marka detoksuna başladım, gerçekten çok rahatladım.' Bir dönem dijital detoks vardı, şimdiki moda ise hayatımızı ele geçiren markalardan uzaklaşmak. Gerçekten de özellikle elit hayat yolcuları; objelerden, ürünlerden çok markaları konuşuyor mesela. 'Chanel'imi uzatır mısın?' Burada bahsedilen; sosyetik kızımızı çantası. 'Louboutin'lerimi ayağıma geçirmedim bugün.' Burada ise 3 bin liralık topuklu ayakkabılarından bahsediyor kızımız. 'Benim Porsche'yi getirin hemen.' Burada ise zengin adamımız, playboy ruhlu beyimiz; milyonluk otomobilinden bahsediyor, Bebek'in ortasında arkadaşlarına hava atıyor. Bu verdiğim üç örnek de markalarla yaşadığımızı ispat ediyor.
Artık birçoğumuz markaların kölesi olduk. En basitinden 'Anne Zara üstümü yıkadın mı?' diye sorduğunuzda, anneniz bile anlıyor. Belli ki o bile bu komplonun parçası olmuş durumda. Bir süredir ben de marka detoksundayım. Pahalı saatlerimi sattım, artık noname yerlerden giyiyorum.
İnsanlar üzerime donattığım markalarımla, aksesuvarlarımla değil de yalın halimle sevsinler beni!