Yani şimdi bu şartnameyi ciddiye alsak bir türlü, almasak bir türlü... Ellerim kaşınıyor, vallahi tutmayın beni yazacağım!
Efendim 2017-18 sezonu magazin dünyasının demirbaşlarından Seren Serengil, ayrıldığı ve barışıp evlenmek istediği sevgilisi Yaşar İpek'le karşılıklı ilişki-sevgililik-evlilik şartnamesi imzalamış.
Birbirlerine diyorlar ki, 'Ya bu maddelere uyarsın, ya da ilişki biter!' Ki ben şu yaşıma kadar bunu nasıl düşünemedim diye epey küstüm kendime. Sözüm ona kafam çalışıyor; aaahh ah nerede bizde öyle kafa!
Efendim bakın, taraflardan Yaşar İpek, Seren Serengil'den neler istiyor.
Bazıları şu şekil:
Birinci madde: Geçmiş hayattaki teyze, abla, amca yok; cenazeye bile gidilmeyecek!
Aç maddeyi, ver tercümeyi: Seren'in geçmiş hayatındaki sevgililerinin akrabalarıyla görüşmesini, ölseler bile cenazelerine gitmesini istemiyor.
MAÇOLAR MAÇOSU İSTEKLER
Zaten ilk maddede ben şok, ben dumur!
Yahu, geçmiş hayatındaki insanlar öcü mü? Bu kadar mı tehdit, bu kadar mı korkuyorsun kadının geçmişinden?
Birinin cenazesine gitmeme şartı koymak, nasıl yerlerde sürünen maçolar maçosu bir istektir! Otur sıfır!
Sonraki maddelerimizde klasik 'Erkeğim ben erkek, kadın yerini bilecek' temalı istekler sıralanıyor: Kız kıza tatile çıkmak yasak. Kız kıza gece kulübüne gitmek yasak. (Kulüp, 'klup' diye yazılarak...) Tabii ki zinhar, dışarıda kalmak söz konusu bile olamaz! Haftada bir arkadaşlarıyla yemek yiyebilir ama sadece kızlarla...
İstendiğinde görüntülü arama yapılacak, yani 'Müsait değilim' falan yok.
Öyle birbirini anlamış, çözmüş, gönülden güvenmiş, özgüvenler içinde bir ilişki huzurlarımızdaki... Ama favorim hiç kuşkusuz madde 7: 'Benle ('benimle' değil) yaşlanacaksın.' Bak sen! Sanki sigortası, garantisi varmış gibi. Biri bana 'Benimle yaşlanacaksın' şartı koysa, o anda arkama bakmadan topuklarım. Nasıl bir emirdir bu arkadaşım!
Vallahi dokuz maddede üstüme bastı, ruhumu daralttı Yaşar İpek insan...
Seren Serengil'in şartları ise;
'Evi terk etmek yasak' ile başlayıp 'Aramızda olanları aile fertlerine, sosyal medyada ve diğer mecralarda anlatmak yok' ile devam ediyor.
Pardon, yani şimdi sen özelinizde olanı başkalarına anlatma, basına ötme ihtimali olan bir adamla evlenmek istiyorsun öyle mi? Yahu bu ilişki anlaşması değil, düpedüz karşındakine hakaret!
Dördüncü madde şöyle: 'Bir birinin ('birbirinin' değil) telefonunu karıştırmak yok, istendiği an bakılabilir.' Yani sorarak telefonu karıştırmak in, ajanlık out.
Bu madde de çok bomba:
'Sosyal medyada paylaştığım şarkılara takılmayacak.' Hani şarkılarda mesaj aranmayacak, başka şeylere yorulmayacak misali...
Yahu insan okurken bile yoruluyor. Böyle bir ilişkinin içinde olsan, üç vakte kadar huni takıp yollarda koşmaya başlarsın.
Ama gelin görün ki; bizimkiler kağıdın altına imzalarını atmış, barışmışlar yani.
Reklamın suyu mu çıktı, magazin aşkı devreleri mi yaktı, yoksa bana mı öyle geliyor? Bütün bunlar gerçek olabilir mi sevgili okurlar?
Magazin gündeminde kalmak, sahici bir hayat yaşamaktan daha mı önemli?
Ve niçin? Ve hangi psikoloji altında?
Koskoca insanların liseliler gibi ilişki yaşamayı kendilerine yedirmesini, zorla güzellik oldurulmasını, aşkın tepetaklak edilmesini ve bu halin cümle âleme servis edilmesini kendime açıklayamıyorum elbette.
Zaten ben olan biten birçok şeyi kendime açıklayamıyorum. Ne diyelim reytingleri bol olsun, Rabbim zihin açıklığı versin...