TRT 1'in yayınladığı Arsenal-Barcelona Şampiyonlar Ligi karşılaşmasında TV tarihine geçecek enteresan olaylar yaşandı. Emirates Stadı'ndaki maçta tribünde oturan ve ses tonundan bir hayli alkollü olduğu anlaşılan bir İngiliz taraftar, ilk 45 dakika boyunca sürekli küfür etti. İngiliz taraftarın en büyük hedefi ise hakem Cüneyt Çakır'dı. Karşılaşmayı canlı yayınlayan TRT, tribünden gelen sesi kısmadığı için küfürler sürekli olarak ekrana yansıdı.
Bu olay Twitter'a damgasını vurdu, çok yorum yazıldı.
TRT'nin deneyimli sunucusu Yalçın Çetin, "Bulunduğumuz yer gerçekten çok kötü... Taraftarla iç içeyiz. Bazı taraftarların sözleri maalesef yayına yansımış. İkinci yarıda bunların tekrarlanmaması için gerekli altyapıyı hazırladık. Taraftarlara uyarıda da bulunduk. Eğer bir aksilik olursa lütfen kusuruma bakmayın" dedi.
Aslında Çetin krizi çok iyi yönetti lakin alınan tedbirlere rağmen küfürler ikinci yarıda da devam edince TRT yönetimi 65'inci dakikada Londra'dan canlı anlatımı durdurdu ve anlatıma Türkiye'deki merkez stüdyolardan devam edildi.
TRT'nin aldığı karar doğru mu?
Bence İngilizce bilmeyenler mevzuyu anlamadı bile. Peki, İngilizce bilen futbolseverler o küfürlerden rahatsız olur mu dersiniz? Küfür, İngilizce edilince Türkçe'deki gibi bir etki yaratıyor mu? Bu sorulara net yanıt vermek mümkün değil.
Yıllarca yurt dışı da dahil tribünlerden çok maç izledim.
Dünyanın her yerinde o İngiliz taraftar gibi küfür edenler; mahallenin delisi olarak görülür, eğlence konusu, geyik malzemesi olur. Elbette o İngiliz taraftarın küfürlerini onaylayamayız ama olayın matrak bir tarafı olduğu kesin. Bence İngilizce bilen birçok futbolsever o adamı sevdi, dalga geçti. Çünkü o adam, tribün efekti gibiydi; maçı tribünden izledik sayesinde. Ancak o adamı sevenler, sanki ABD'yi keşfetmiş gibi TRT'yi uyardılar. Bu da bize özgü bir ikiyüzlülük!
Evet, TRT devlet kanalı olarak Londra'dan canlı anlatımı durdurarak en doğrusunu yaptı. Ama ikinci yarıda maçın seyir zevki de kayboldu.
Eminim futbol fanatiği birçok izleyici, dalga geçtikleri 'İngiliz dayı' için ellerinden oyuncakları alınmışçasına üzüldüler.
Özetle enteresan bir geceydi.