Varan 1: Aydın'ın CHP'li Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, seçim öncesi yine CHP'li olan belediye başkanı selefi Mesut Özakcan'ın, damadı Abdülkadir Baş'ı özel kalem müdürlüğüne atamasını ve oğlunun da belediyede gölge başkanlık yapmasını eleştirmişti.
★
Aynı Atay'ın başa geçince DSİ Bölge Müdürlüğü'nde kurum hekimi olarak görevli kardeşi Dr. Eralp Atay'ı, hukuk işleri müdürlüğü dahil olmak üzere üç ayrı birimin müdürlüğüne getirdiği ortaya çıktı iyi mi?
★
Atay, oğlu Eymen Atay'ı da belediyeye bağlı Efeler Spor Kulübü'nde sekreter olarak görevlendirdi. Kulübün tüm finansal koordinasyonunu da yöneten Eymen Atay, böylece 'Gölge Başkan' oldu.
★
Böylece Atay, bir önceki yönetimde neyi eleştirdiyse aynısını yaptı.
★
Varan 2: Halk TV'de bir programa katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun'a "İktidara geldiğinizde kadrolaşma önceliğiniz olmayacak mı?" diye soruldu.
Torun da şu yanıtı verdi: "Liyakate dayalı bir çalışma uygulayacağız. Hani bu demek değil ki, bizim çalışma arkadaşlarımızı bize destek verenleri ihmal edeceğiz. Tabii ki önceliği onlara vereceğiz."
LAFTA ÖNEM VERİLİYOR
Evet, liyakat çok önemli. Liyakatin olmadığı kurumlarda yalakalık artar, kalite düşer ve verim azalır. Ne yazık ki, Türk siyaseti tarihi boyunca politikacılar liyakate pek önem vermedi. Dünya siyasetinde de aynı sorun var.
★
CHP de iktidar ya da koalisyon ortağı olduğu dönemlerde ve belediye seçimini kazandığı bölgelerde liyakate önem vermedi. Ama siyaset tarihinde şu anki CHP'li siyasetçiler kadar 'liyakat' vurgusu yapan da olmadı.
★
Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHP'li siyasetçilerin çoğu her fırsatta liyakat vurgusu yapıyorlar. Liyakatten bahsetmedikleri gün yok gibi!
★
Efeler Belediye Başkanı'nın kardeşine üç müdürlük vermesi, oğluna 'gölge' kulüp başkanı yapması. Seyit Torun'un "CHP'ye destek verenleri ihmal etmeyeceğiz, önceliğimiz onlar olacak" demesi CHP'nin liyakate lafta önem verdiğini gösteriyor.
★
Özellikle Torun itiraf gibi bir açıklama yaptı. CHP liyakate dayalı torpil yapacakmış. Siyaset literatürüne geçecek bir tanım bu. Liyakate dayalı adam kayırma nasıl oluyorsa artık!
ÇOCUKLAR MİYOP OLDU
Pandemi sürecinde uzaktan eğitim için saatlerce bilgisayar, tablet ve telefon ekranlarına bakan çocuklarda miyop oranı artmış.
2020 yılında miyopluk görülme sıklığının önceki yıllara göre 6 yaşındaki çocuklarda 3 kat, 7 yaşındaki çocuklarda 2 kat, 8 yaşındaki çocuklarda 1.4 kat arttığı tespit edilmiş.
Benim de iki oğlum miyop oldu. Çünkü uzaktan eğitimden sonra bir de cep telefonu ve tabletten oyun oynuyorlar, arkadaşlarıyla da sürekli görüntülü konuşuyorlar.
Bari online oyun oynamasınlar diye uğraştım ama başarılı olmadım. Ekran parlaklığını azaltmak da fayda etmedi.
Çocuklar da haklı, dışarı çıkmaları yasak, yapacak bir şey bulamıyorlar.
Yetişkinlerin kurallara uymamasının cezasını çocuklar çekiyor. Okulların açılması önceliğimiz olmalı. Öğretmenler aşı vurulma sırasında ön saflara alınmalı.
AVRUPA'DA DA AYNISI VAR
İstanbul Taksim Meydanı'nda kostümle gezerek turistlerden birlikte selfie çekilme karşılığında 10 dolar para isteyen beş kişiye ceza kesildi.
Bu kişiler turistleri kandırdılar mı bilmiyorum. Eğer turistlere rahatsızlık vermedilerse ceza kesilmesi haksızlık.
Çünkü Avrupa'da da tarihi ya da ünlü kişilere benzemek için makyajlar yapıp, kostüm giyen ve turistlerle para karşılığı fotoğraf çektirenler var. Hatta kostümlü kişilerle hatıra fotoğrafı çektirmek bir 'turist geleneği' oldu diyebiliriz.
KURYELER BUNU HAK ETMİYOR!
İzmir'in Karşıyaka ilçesindeki birçok siteye motosikletli kuryelerin girişi yasaklanmıştı. Şimdi bazı apartmanların girişine 'Paket servisçilerin asansörü kullanması yasaktır' yazısı asmaya başlamış.
Motorlu Kuryeler Derneği Başkanı Batuhan Bursalı "Yoğun iş yüküyle çalışan kuryelere ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyor" diye isyan etti.
Bursalı isyanında haklı. Pandemi sürecinde büyük özveriyle çalışan kuryelerin de hakkı ödenmez. Yağmur çamur kar dinlemeden en zor hava şartlarında insanlara ihtiyaç duydukları ürünleri taşıdılar.
Düşünsenize kan ter içinde yemek getiriyorsunuz, kapıcı "Asansörü kullanamazsın" diyor ve bazen altı-yedi kat merdiven çıkmanız gerekiyor.
Kuryelere virüslü gözüyle bakıyorsak dışarı da çıkmayalım o zaman! Kurye geldiğinde maskeni, eldivenini tak, ödemeyi kartla temassız yap yeter!
INFLUENCER'LARA NEDEN GÜVENİLMEZ?
Bir influencer, Uludağ'da tatil yaptığı oteli sosyal medya hesabından kötülemiş. Tesisler eskiymiş, bakımsızmış, yemeklere ve müşteri memnuniyetine önem verilmiyormuş falan filan...
Sonra otel yönetimi bir açıklama yaptı; söz konusu influencer, otelden çıkarken konaklama ve ekstra harcamaların parasını ödemek istememiş. "Başka otellere para ödemiyorum, benden nasıl para istersiniz?" demiş. Otelin iddiasına göre para istendiği için oteli kötülemiş.
Ben hiçbir influencer ya da sosyal medya fenomeninin tavsiyesine uymam. Çünkü çoğu bedavacıdır! Bedava tatil ya da para için atmayacakları takla yoktur.
Doğrusu bazı işletmeler ve markalar da objektif, ölçülü izlenim yazısı yazan gazetecilerin yerine influencer ve fenomenleri tercih etmenin ve onları şımartmanın şimdi cezasını çekiyorlar. Muhabir ve yazarlar arasında övgüyü abartanlar, markalarla etik dışı yaklaşımda bulunanlar da var elbette. Ancak onların istekleri influencer ve fenomenlerin yanında masum kalıyor!
Bu durumdan en çok zarar gören ise influencer ve fenomenlere güvenen reklam verenler oluyor. Çünkü influencer'ların paylaşımları gibi takipçileri ve aldıkları 'like'lar organik değil. Paylaşımlarında etkiyi artırmak için 'RT' ve 'like' bile satın alıyorlar!
'SABAH NAMAZI KIL'
Başarılı oyuncu Farah Zeynep Abdullah dün sabah şöyle bir tweet attı: "Günaydın 6.30'da kalktım şoktayım. Bu kadar erken kalkınca n'apılır?"
Oyuncunun o saatte ayakta olan bazı takipçileri de "Sabah namazı kıl" önerisinde bulundu.
Güzel tavsiye.