Bir yandan dizi, bir yandan tiyatro çalışmalarını yürüten, yakın zaman önce 6 aylık sevgilisi Can Aydın'la nişanlanan Didem Balçın'la, ablasının Arnavutköy'de açtığı mekanda bir araya geldik.
Şu anda iki tane tiyatro oyununda, bir de dizide yer alıyorsunuz. Yorucu olmuyor mu?
Oluyor ama şikayetçi değilim. 'Joseph K'de zaten oynuyordum. O devam ederken, DasDas'ın ilk müzikli oyunu 'Ben Varım' başladı. 23 Ocak'ta prömiyer yaptık ve gayet güzel gidiyor. Özellikle 'Ben Varım'ı çıkarma sürecinin diziyle çakışması oradan oraya yetişme telaşı yaşattı ama şu an oturdu her şey. 'Kuruluş Osman' macerası da üç ay önce başladı. 'Selcan Hatun' olarak diziye üçüncü girişim.
SEVİLEN KARAKTERLER
Dizinin takipçileri 'Selcan Hatun'un yeniden girmesine çok sevindiler. Siz?
Ben de çok memnunum. Gerçekten kendimi tarihe geçmiş gibi hissediyorum. Çünkü 'Diriliş: Ertuğrul' final yaptıktan sonra burada yeni oyuncu kadrosuyla yeni bir dönem başladı. Seyirci yeni kadroya ve döneme kısa sürede alıştı. 'Diriliş'te olan 'Bamsı', 'Abdurrahman' ve 'Selcan' karakteri 'Kuruluş Osman'a dahil oldu. Dolayısıyla diziyi eskiden beri takip edenleri bu durum heyecanlandırdı. Sürekli 'Ertuğrul Gazi'yi sormaları da o meraktan. Sevdiği karakterler geri dönsün istiyorlar. Bu da seyircinin diziye bağımlılıklarını gösteriyor aslında.
Bildiğiniz bir döneme yeniden girmek avantaj mı?
Evet, benim için avantajlı durumlar da oluyor. Gerçekten ben de ta o zamanlardan gelmiş gibiyim.
'Selcan Hatun' artık yaşlandı. Hiç bu kadar yaşlı bir karakteri oynamış mıydınız?
Hayır, hiç oynamamıştım. Çok başarılı bir makyajla 70'lerimde gibi görünüyourm. Normal bir fotoğraf koyuyorum sosyal medyaya, insanlar tanıyamıyorlar, 'Bu sen misin?' diyorlar.
Aynaya baktığınızda ne hissediyorsunuz?
Yaşlandırma makyajı yarım saat sürüyor. Makyaj yapılırken o ruha girip yavaş yavaş çöküyorum, içim çekiliyor. Güzel görünecek miyim kaygısı yaşamamak çok iyi bir his. Artık nasıl göründüğümü o kadar önemsemiyorum ki. Zaten dönem işinde yer alan bir oyuncunun güzellik kaygısı olmasına tahammülüm yok.
ANA YARISI
'Selcan Hatun' karakterinin gelişimini, motivasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
'Selcan Hatun' burada, önceki dizideki 'Hayma Ana' gibi... 'Diriliş'te ben 25'li yaşları oynarken, Hülya Darcan 'Hayma Ana'yı oynuyordu. Rolüme hazırlanırken onu hatırladım. 'Selcan', kendi kişisel güç savaşından çıkıp obanın gücü için seferber olan, bireysellikten çıkıp bir bütünü düşündüğü için saygı duyulan bir kadın haline geldi. Ayrıca bu, bir kadına verilen önemin gösterilmesi açısından da önemli. 'Selcan Hatun' diziye 'Osman'ın ana yarısı gibi girdi. Kadın, önde olması gereken bir varlık ve o dönemden itibaren kadının gücünü, cesur ve savaşçı yapısını seyirciye göstermek, tebrik edilmesi gereken bir tavır.
HEM ŞARKI SÖYLÜYORUM HEM DANS EDİYORUM
'Ben Varım' adlı oyun ağır dram olacakken şarkılarla, müziklerle eğlenceli bir oyuna bürünmüş. Biraz bahseder misiniz?
Şarkı söyleyip oynadığım ilk oyun 'Ben Varım.' DasDas'ın da en kalabalık prodüksiyonu, aynı zamanda ilk müzikli oyunu. 1990'lı yıllarda Almanya'da geçen bir oyun. 3 senedir yapmak istediğimiz bir metindi. Her insanın mucizesini yaratması gerektiğine inandıran hikayesiyle beni etkiledi. Biraz 90'lar havası yaratmak istedik. Ümit Aydoğdu'nun dinamik rejisi oyunu bambaşka bir yere taşıdı. 12 kişilik koronun yanı sıra 6 kişilik canlı orkestramız var. O açıdan müzikal kalitesinde müzikli bir oyun çıktı ortaya.
DUA EDEN BİR İNSANIM MUCİZELERE İNANIRIM
Oyunun mucizeyle ilgili bir alt başlığı var. Siz mucizeye inanır mısınız?
Tabii ki ben de mucizelere inanıyorum. Olması için çaba sarf ettiğim bir şeyin olmasına da mucize diye bakıyorum. Ben inanan, dua eden bir insanım. Bu tarz şeyler olduğunda bunu mucizevi bir tılsım, ilahi bir güç olarak yorumluyorum.
'Jasmine' karakterini oynuyorsunuz. Onun mucizesi ne?
Mutsuz bir ilişkisi olan, felçli babası ve ilgisiz annesiyle birlikte yaşayan, para kazanmak için durmadan çalışmak zorunda olan bir kasiyer. Her kadın aile olmak, çocuk sahibi olmak ister. En azından mutlu bir yuvası olsun ister. O da çocuk sahibi olup aile olmak istiyor.
'ŞÖHRETE KAPILMAMAK LAZIM'
Oyunda şan, şöhret kavramına da bir eleştiri var değil mi?
Şöhret olmanın ne kadar kolay olduğunu, buna ne kadar çabuk kapılabildiğimizi de gösteriyor. Şöhret olmak için bir dizide ya da filmde oynamaya gerek yok. Örneğin, 'Jasmin' bir bağış kampanyasıyla şöhret oluyor. Ne yazık ki günümüzde de işlediği cinayetle meşhur olan insanlar var. Şiddet gören birinin ailesi bile şöhret olabiliyor.
Siz şöhreti nasıl yaşıyorsunuz?
Ben seyircilerle iç içe olduğum için kendimi ulaşılmaz bulmuyorum, şöhret gibi hissetmiyorum. Sadece tanınıyorum diyelim. Onun da ara sıra rahatsız edici boyutları olabiliyor. İnsanlar bazen sevgilerini gösterirken özel alanımızı çok işgal ediyorlar. O yüzden ün, meşakkatli bir süreç. Çok kapılmamak lazım.
ÇOCUK SAHİBİ OLMAYI İSTİYORUM
Çocuk sahibi olmak istediğinizi dile getirmiştiniz...
Evet, çocuk sahibi olmayı istiyorum ama bu işler kısmet. Ünlü olmanın derecesi, paranın raddesi... Bunlar sınırları olmayan istekler. Benim sınırları olan isteğim, mutlu olacağım, güvendiğim insanla birlikte olmak.
Yakın zamanda nişanlandınız. Düğün için heyecanlı mısınız?
Herhangi bir hazırlık yapmaya zamanım yok, her gün setteyim çünkü. Nasip olursa, yazın evlenmeyi planlıyoruz. Gözümü açıp kapatayım, bir an önce o gün gelsin istiyorum. Her şey zaten yeterince zor, planlanmış bir eğlence insanı tedirgin ediyor. 'Acaba nasıl olacak?' diye düşünüyorum sürekli. Keşke uyansam ve evli olsam, o tedirginliklerin hepsi geride kalmış olsa... Ama tabii öyle olmuyor. Akışına bıraktım artık.