Oyuncu olmak için Bursa'da eğitim alan Celal Al, kariyer serüvenini "Baktım bu işin mecrası İstanbul, 11-12 sene önce sırtımıza taktık bavulu geldik İstanbul'a" sözleriyle anlatıyor. Kurtlar Vadisi Pusu ile dikkatleri üzerine çeken, son 7 senedir dönem dizilerinde rol alan Celal Al, kısa süre önce veda ettiği 'Kuruluş Osman' dizisi için "Sadece bir dizi değil, ailedir" diyor. Biz de Celal Al ile kariyer sürecinden hayat yolculuğuna kadar merak edilenlerini konuştuk.
-Biraz sizi tanımak adına geçmişe gitmek istiyorum. Celal nasıl bir çocukluk geçirdi?
90'ların çocukluğunu geçirdim diyebilirim. Teknolojinin bu kadar yaygın olmadığı, Dijital medyanın bu kadar etkin olmadığı, sabahın 7-8'inde dışarı çıkıp akşama kadar baklavasına kolasına 5-6 halı saha maçı yapıp, veya taso oynadığımız, komşulukların olduğu, mahalle eşrafının birbirini tanıdığı, sayarken bile çocukluğuma gittim.
TAKTIM BAVULU GELDİM İSTANBUL'A
-Peki oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?
Ben lisedeyken hazırlık okurken Bursa'da, Edebiyat öğretmenim vardı kendisi bize yardımcı oldu. Bir piyes vardı okulda, "Bu piyeste oynar mısın?" dedi. Ben de "Bilmem ki hocam" filan dedim. Beni ateşledi sağ olsun, önce çok heyecanlandım. Çok güzel alkışlar alınca devam etti, lise zamanında tiyatroya başladım. Sonra okul bittikten sonra Bursa'da birkaç eğitim aldım. O zaman orada çekilen birkaç diziye yer aldım. Sonra baktım bu işin mecrası İstanbul, 11-12 sene önce sırtımıza taktık bavulu geldik İstanbul'a. Burada kamera karşısında birkaç eğitim aldım. Sonra bu alanda yavaş yavaş ilerlemeye başladım.
-Oyunculuğun dezavantajları var mı? Hiç yöneldiğiniz için pişmanlık duyduğunuz oldu mu?
Dezavantajları oluyor. Siz istemeseniz de bir misyon oluşturuyorsunuz. O açıdan sorumluluklar çoğalıyor. Farkında olmadan bir hata yaptığınız zaman bu hata büyütülebiliyor. Dediğim gibi sorumlulukları olan bir meslek ama biri gelip güzel bir yorum yaptığı zaman insana şevk de getiriyor.
KURULUŞ OSMAN BİR DİZİ DEĞİL, AİLEDİR
-Biraz da Kuruluş Osman'dan bahsedelim. Dönem dizilerinin öncelikle set ortamı çok merak edilir. Oyuncular arasındaki iletişim, ekranlara yansıyan o müthiş savaş sahneleri... Bize bunlardan bahsedebilir misiniz?
Kuruluş Osman ailedir. Bozdağ Film ile ben 7 sene çalıştım. Hayatımın en önemli noktalarından bir tanesi diyebilirim. Uzun süreli başka projeler de oldu ama buradaki o aile durumu hiçbir yerde yok. Arazi şartları çok zor. Bir dönemi anlatıyorsunuz sonuçta; çamur, balçık, at, kılıç, dövüş, kostümler… Zor bir coğrafyayı anlatıyorsunuz ve dönemin argümanlarıyla anlatıyorsunuz. Ekstra fedakarlık gerektiren bir şey. Bazen 3-5 saat uyuyup sabah tekrar geliniyor, ekstra efor sarf edilen bir iş. O açıdan sadece bir dizi değil, bir aile. Selam olsun o güzel günlere diyelim.
DÖNEM RUHUNA GİRMEK AMACIYLA SIFIRDAN EĞİTİM ALDIK
-Siz de dizideki pek çok karakter gibi çok iyi kılıç kullanan ve çok iyi at binen bir oyuncusunuz. Daha önceden bir ilginiz bilginiz var mıydı yoksa dönem dizilerinde rol almaya başladıktan sonra mı bunların eğitimini aldınız?
At bir meraktı. Profesyonel binici hiçbir zaman olmadım, sadece hobi meraklı bir biniciliğim vardı. Ata ilk binişimde ilkokul yaşlarındaydım, yaşlı bir amcamız vardı atına bindirir gezdirirdi. İlk o şekil ata hevesimiz başladı. Hobiye doğru dönmeye başladı ama uzun soluklu olmadı. Ama içimde hep bir at aşkı vardı, hep derdim "Atlarla iç içe olabileceğimiz bir durum olur mu?" diye. Çok şükür Allah nasip etti. Bu proje olunca biniciliğimizi geliştirdik, eğitimimizi aldık. Kılıç ve okla da ilgim vardı, ama profesyonel değildi. Burada dönemsel kılıç, okçuluk ve yakın dövüşü öğrendik. Dönemin ruhuna girmek amacıyla bilen bilmeyen herkes sıfırdan eğitim aldı.
-Abdurrahman Gazi olarak hiç unutamadığınız bir set anısı var mı diye merak ediyorum...
O kadar çok var ki… Diziden çıkmadan 2-3 bölüm öncesiydi. Bir kol malum yok, arkadan bağlıyoruz. At üstündeyiz, balçıklı bölgeden geçiyoruz. Giderken anlık bir durum oldu, önümdeki arkadaş geçti, ben balçığa saplandım. Öne doğru dizleri kırıldı, benim de ellerim arkadan bağlı haliyle. At sanki hissetti, öne doğru düşerken at beni geriye attırdı. Hafif bir hareketle beni düzenledi ve çaktırmadan devam ettik. Ata sarıldım ve, "Sen gerçek bir kardeşsin" dedim. O çok başka bir duyguydu.
HAYATIMDA İLK DEFA BU KADAR UZUN BİR PROJEDE YER ALDIM
-7 yıldır Abdurrahman Gazi karakterine hayat veriyordunuz ama kısa süre önce diziye veda ettiniz. Bu kadar uzun süre hayat verdiğiniz bir karakterden ayrılmak zor oldu mu?
Evet. Sonuçta biz oyuncuyuz. Her başlangıcın bir sonu oluyor. Hayatımda ilk defa bu kadar uzun bir projede yer aldım. Aile kavramını da oluşturduğumuz için, Abdurrahman Gazi'den ayrılmak benim için çok farklı oldu. İnşallah layığıyla yapabilmişizdir.
-Son yıllarda sizi hep dönem dizilerinde gördük. Kuruluş Osman'a veda ettiğinize göre, farklı projelerde görebilecek miyiz sizi? Yoksa yeniden bir dönem dizisinde mi göreceğiz? Var mı ufukta yeni projeler?
Güzel projeler var. Ama hiçbir şey netleşmediği için sürpriz diyelim. Yükselen güzel çıtayı bir tık daha yükseğe taşımak istiyoruz. Biraz daha güzel bir şey olsun diye seçici davranıyoruz.
-Peki siz dönem dizisinde devam etmek istiyor musunuz, yoksa artık farklı işlerde boy göstermeyi düşünüyor musunuz?
Bazen diyorum ki; 7 yıl çok yorulduk. At, orman… Çok güzel ama çok yorgunluk getiriyor. Petekli kaloriferli evlerde mi çekimler yapsak diyorum (gülüyor). İstemiyor değilim yakın dönem işlerini ama dönem işlerine de alıştık. O açıdan bakacağız artık hayırlısı.
O DUYGUYU HİSSETTİKTEN SONRA DÜNYAM DEĞİŞTİ
-Biraz da özel hayat konuşmak isterim. Öncelikle yakın zamanda baba oldunuz, Allah analı babalı büyütsün, nasıl bir duygu baba olmak?
Kucağına almadan anlaşılmıyormuş. Babalık çok farklı bir duyguymuş, ben bunu hissettikten sonra dünyam değişti. Bakış açım çok değişti; insanlara, doğaya, her şeye karşı. Sanki bir level daha atlıyorsunuz bu hayat sürecinde.
-Çalıştığınız zamanlarda set dışında bir gününüzü nasıl geçirirsiniz?
Kızımla geçiriyorum. Dizi zamanında çok vakit geçiremedik iş yoğunluğundan. Aileciyim ben, mümkün oldukça onlarla zaman geçirmeye çalışıyorum. Ev'ciyimdir. Bazı sosyal aktivitelerde bulunmaya da çalışıyorum.
-Hayata karşı sizi güçlü kıldığına inandığınız bir sloganınız var mı?
Hamd, şükür.
KISA SORULAR
-Çok keşkeleriniz var mıdır hayatta?
Hemen hemen hiç yok diyebilirim. Tevekküllü bir insanım. Hatalar da benim için tecrübe diyorum.
-Gamsız biri misiniz?
Pek gam etmem, rahatımdır.
-Takıntı derecesinde bir huyunuz/özeliğiniz var mı?
Hayır.
-Nasıl bir arkadaşsınız?
Arka/daşıyımdır. Sırtını yasladığı arkadaş olmaya çalışan biriyim.
-Sizi en çok ne sinirlendirir?
Güvensizlik. Yüzüme gülüp arkamdan farklı konuşulması. Bu tarz durumlar güvensizlik yaratıyor. Dürüst olunmaması diyelim.
-Daha önceden yaptığınız bir şey nedeniyle çok utanç duyduğunuz oldu mu?
Çok şükür olmadı.
-En büyük zaafınız nedir?
Ailem.
-Hafızanız kuvvetli mi? Öyleyse olmamasını diler miydiniz?
Öyle idi. Son zamanlarda yoğunluktan sıkıntılar oldu ama toparlamaya başladık (gülüyor).
-Hiç linç yediniz mi?
Yok. Kızıp eleştirenler oldu rol ile alakalı.
-Peki olumsuz eleştiriler düşürür mü?
Hayır. Ona saygı duyarım.
-Cimri biri misiniz?
Asla.
-En çok neye para harcarsınız?
Sevdiklerime. Marka takıntım yok. Rahatım, doğalımdır.
-Geçmişe mi gitmek isterdiniz, geleceğe mi?
Geçmiş çok güzeldi, geleceği merak ediyorum.
-10 yıl önceki Celal'e ne söylemek isterdiniz?
Saygıyla eğilmek isterdim. Onun sabrıyla buralardayım.
PARA PARA PARA
ÇOBANLIK BENİM İÇİN NİRVANA
-Kaç para verseler şuanda yaptığınız mesleği değiştirirsiniz?
Başka bir mesleğim olursa paraya ihtiyaç duymam, geçebilirim. Hayalini kurduğum meslek peygamber mesleği; çobanlık. Dağlarda özgürce çobanlık yapmak istiyorum. Benim için Nirvana. Ona sahip olmak için milyonlar bile yetersiz bence.
-Kaç para verseler en sevdiğiniz insanın ayağını kaydırırsınız?
Valla bu parayı verenin ayağını kaydırırım.
-Kaç para verseler hafızanızın bir bölümünün silinmesine izin verirdiniz?
Hiç istemezdim ya. Çok güzelliklerle dolu. Gerek yok.
SOSYAL MEDYAYI MÜMKÜN OLDUĞUNCA KULLANMAMAYA ÇALIŞIYORUM
-Kaç para verseler sosyal medyadan 1 ay uzak dururdunuz?
Ben para vereyim üstüne uzak duralım (gülüyor). Bir dönem aktif gibiydim, sonra azalttım. Kullanmamaya çalışıyorum mümkün olduğunca. Ama o da hayatımızın bir döngüsü.
-Kaç para verseler, uğurunuz olarak gördüğünüz ve asla birine vermeye kıyamadığınız bir şeyden vazgeçerdiniz?
Öyle hiçbir şeyim yok. Dünyalık olan her şey benim olmadığı için alınabilir sorun yok.