'Kuruluş Osman'ın seti durmayan bir set. Koşullarımız zor tabii. Geçen sezon bir gün ormandaki çekimlerde atla kayboldum ama o kadar mutlu oldum ki kaybolduğum için. Telefonum yanımdaydı, birilerini arayabilirdim ama o duyguyu yaşamak istedim. 1200'lerden kalma kostümler var üstümde, ata biniyorum ve ormandayım... "Mutlaka yolu bulurum" dedim ama bulamadım. At en sonunda kendi sezgileriyle sete götürdü beni.
Konservatuvardan mezun olurken dört hayalim vardı. Biri hocalık yapmak, biri hatırı sayılır bir oyuncu olmak, biri iyi bir yönetmen olmak, bir diğeri de oyun yazmaktı. Ben bunların hepsini yaptım. Televizyonla insanlar geç tanıdı ama beni.
İnanılmaz bir platomuz var. O obayı, platoyu bir oyuncak olarak görüyorum. O oyuncağın içinde elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Biz işe başladığımız zaman bütün bey tayfası dediğimiz kişilerle kamp yaptık. 30 kişiydik. Çalılardan evimizi yaptık. Gruplara ayrıldık, birbirimizi koruduk, o hayatı deneyimledik yani.
Geçen yıl karavanımı sattım. Çok kişinin karavan hayali vardır ama sadece birisi yapar. Fakat pandemi sürecinde o 'bir' kişinin sayısı biraz fazlalaştı. Onların birçoğu da bırakacak. Karavancılık çok keyifli olduğu kadar zordur da. Çadırın konforlusudur ama kolay bir iş değildir. Türkiye'yi gezdik eşimle beraber. Üç buçuk-dört sene karavanda kaldık. İnanılmaz ilginç insanlarla karşılaştık.
SİNEM AKYOL
'Senaryomuz ters köşe kadromuz güçlü'
Benim ilk işim olan 'Maraşlı'nın setinde olmaktan inanılmaz keyif alıyorum. Bu kadar değerli isimle bir arada olduğum için çok şanslıyım. Çok fazla ters köşenin olduğu, çok akıllı bir senaryo.
Canlandırdığım 'Hilal' bir istihbarat ajanı, 'Maraşlı'nın da eski eşi. Çok işkolik bir kadın. Anneliği ve işi arasında gelip giden bir kadın.
Dizinin bu kadar sevilmesinin nedenlerinden biri de kadromuz. Her detayıyla çok uğraşılan bir proje ayrıca. Hikayemiz çok güzel. Başrollerimiz benden çok daha tecrübeli. Benim için bir okul şu an orası.
'Hilal'e hem çok benziyorum, aynı zamanda da hiç benzemiyorum. Oyunculuk bu yüzden çok keyifli bir iş. Normalde neyi yapamıyorsak, onu yapabiliyor olmak işi daha keyifli hale getiriyor. Şu andaki hedefim rolümü hakkıyla yerine getirmek. Bir filmde oynamayı da çok isterim.
BETÜL DEMİR
'En büyük kazanç para değil, alkış'
Yeni şarkım 'Toz Duman' bu pandemi dönemini çok iyi anlatıyor. Hepimiz "Şu toz duman bir dağılsa, keşke bir an önce normal hayatımıza dönsek, çıkıp konserler verebilsek" diyoruz. O kadar zor ki bizim için alkış duymamak. Hayattaki en büyük kazancımız alkışlar çünkü. Parayı her şekil, her yerden kazanabilirsiniz. Ama bu alkışları duymak sadece bu mesleğe özgü bir şey.
Benim bütün çocukluk yıllarım şarkı söylemek üzerine kurulu hayallerle geçti. Ben o hayalimi elde ettim, büyük konserler verdim. Şimdiki hayalim; daha büyük kitlelere seslenmek, daha çok üretmek, daha fazla müzikalde oynamak. Şu an hayallerimin yarısındayım.
CENGİZ YATAĞAN
'Resim yapmaya duvar boyası ve çimentoyla başladım'
Ticaretle uğraşıyordum, işim stresliydi. Sonra resim yapmaya başladım, terapi gibi geldi. Hobi olarak başladım bu işe, alaylıyım yani. O zamanlar inşaat yaparken Beyoğlu'nda bir yerimiz vardı. İnşaat malzemeleri vardı orada. Tuval alıp orada resim yapmaya başladım duvar boyasıyla, çimento tozuyla. İnsanlara hediye etmeye başladım. Altı ay sonra ilk sergimi açtım.
Pandemide ben de yeni üretimler yaptım. İki gün önce karma sergim başladı. Paris'te dört, Londra'da iki eserim var. Hedefim uluslararası alanda tanınan bir sanatçı olmak.
ÜMİT SAYIN
'Uzun süreli ilişki adamıyım'
Yeni şarkılar yaptım. Uzun süre ara verme sebebim de buydu aslında. İlk önce benim heyecanlanmam lazımdı, öyle de oldu. Mesela 'Hep Bana' çok değişik, yapmadığım tarzda bir şarkı oldu. Her 10 yılda bir insan değişiyor ve gelişiyor.
Uzun süreli ilişki adamıyım. Eşimle 15 yılı devirdik. Uzun süreli ilişkinin tadı başka. Hassas biriyimdir, özel günleri unutmam.
36 yaşından sonra dostluğun olmadığını anladım. Meşhur olduğunuz zaman her şey çok güzel. Fakat ortalıkta görünmemeye başladığınızda o telefonlar azalmaya başlıyor. Yokluğunuzda da, varlığınızda da sizi gerçekten seven kalıcı oluyor.
Ciddi paralar kazanmaya başladığımda bile hiçbir zaman 'Para geliyor artık, oldu bu iş' deyip o rüzgâra kapılmadım. 30 yıl geçti, hâlâ zevk alıyorum yaptığım işten.
BİRSEL KILINÇCI
'Komedi yazmak zor'
Ben altı sene önce girdim BKM Mutfağa. Reşit oldum ve mutfağa geldim. Orası bir üniversite oldu benim için.
Hem yazmak, hem oynamak çok keyifli. BKM'ye girmeden önce oynamayı seçerdim ama girdikten sonra yazmaya çok alıştım. Kendi yazdığım şeylerin sahnede sevdiğim insanlar tarafından sahnelenmesi beni çok etkiledi. Artık yazmak daha hoşuma gidiyor ama komedi yazmak biraz daha zor. Kötü şeylere farklı bakmak gerekiyor.