Filme salı gece yarısı tesadüfen
Kanal D ekranlarında rastladım ve sonuna kadar soluksuz izledim.
"Kuralsızlar" filmini nasıl olduysa sinemada ıskalamışım. Genelde vurdulukırdılı filmlerin aranan aktörü olan
Antonio Banderas'ı bu kez zarif salon figürleri sergileyen bir dans öğretmeni olarak izlemek ilginçti. (Herkes aksiyon filmleri için ders alır, antrenman yapar. Banderas ise günlerini dans sanatının inceliklerini öğrenmek için harcamış ve fevkalâde başarılı olmuş) Aslında film, beylik bir konuyu işliyordu. İdealist bir öğretmenin haylazlarla dolu bir okuldaki öğrencileri kendi yöntemleri ile ıslah etmesi. Yani klasik bir
"Mahmut Hoca" durumu... Ama asıl ilginç olan,
Banderas'ın yöntemi idi.
Banderas, siyahi öğrencilerin öğrenim gördüğü okuldaki
"işe yaramazlar sınıfı"nda vals, foxtrot, tango, rumba, salsa, paso-doble gibi salon danslarının dersini vermek istiyordu. Bu fikri okul yönetimi tarafından gülünç bulundu ve sırf öğretmenle dalga geçmek için kabul edildi. Öğrenciler arasında uslanmaz suç tiryakileri de vardı. O güne kadar break dans ve rap müzikten başkasını görmeyen gençler önce salon dansları ile alay ettiler. Ancak öğretmenlerinin izlettiği tutkulu bir tango gösterisi hepsini büyüledi. Ayrıca yıl sonunda para ödüllü bir yarışmaya katılma şansları olduğunu duyunca bu danslara büyük bir şevkle sarıldılar. Gerisi malum... Dansın rehberliğinde azılı öğrencilerin insani değerlerle tanışması, aşkı, sevgiyi, sanatı, estetiği keşfetmeleri ve doğru yolu bulmaları... Bu filmden neden bu denli etkilendiğime ve konusunu sizlere uzun uzun anlattığıma gelince: Bu hafta
"Benimle Dans Eder misin?" yarışması, yeterli reyting alamadığı gerekçesi ile finali bile yapılmadan yayından kaldırıldı. Dünyada gençleri sanata ve estetiğe yaklaştırmak için bir eğitim-öğretim aracı olarak kullanılan
"dans"ın, bizde sadece
"reyting oltası" olarak görülmesi, yüreğimi fazlaca acıtmış olmalıydı.