İtalya- Roma'da Feeling Bar adlı bir kafe-barda müşterilere koronavirüsten bahsetmek yasaklandı. Mekanın işletmeci Cristina Mattioli, aylardır neredeyse yalnızca koronavirüs salgınından konuşulmasının gergin bir hava yarattığı gerekçesiyle bu kararı almış.
Mattioli, müşterilerinin hiç olmazsa kahve içerken salgın yerine farklı konulardan konuşup kafalarını dağıtmalarını, hayata daha pozitif bakmalarını istemiş. Bence bu dünyada akım olması gereken bir psikolojik önlem. İşte, evde, arkadaş ortamlarında vs. ne kadar 'Covid-19'la ilgili az konuşursak o kadar psikolojimizi sağlam tutarız. Elbette pandemi kurallarını aklımızdan çıkartmadan!
Pandemi sürecinden fena halde bunaldık, depresyon, aile içi şiddet, intihar ve boşanma vakaları arttı. Örneğin İngiltere'de intihar düşünceleri nedeniyle yardım arayan insanların sayısının karantinalar ilan edilmeye başladığından bu yana 3 katına çıktı. Uzmanlar, Covid-19'un aynı zamanda bir akıl sağlığı pandemisine dönüştüğünü söylüyorlar.
Peki, ne yapmalıyız? Öncellikle panikle hareket etmemeliyiz. Salgın hakkında daha az konuşmak, sosyal medyada Covid-19 paylaşımlarına daha az bakmanın mutlaka faydaları olabilir. Tabii sorun depresyon boyutuna ulaşmışsa hemen psikolojik destek almalıyız.
Papa da beğendi!
Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francesco'nun Instagram hesabından Brezilyalı model Natalia Garibotto'nun bir paylaşımı beğenildi. Vatikan yönetimi hemen Instagram'a başvurarak 'beğeninin' kaynağının araştırılmasını talep etti.
Papa'nın hesabı hack'lendi mi henüz belli değil ama sosyal medyada bu olay espri konusu oldu. "Ne var bunda Papa da bir insan" , "Francesco'lar da sever" gibi espriler yapıldı. Model Natalia da "En azından ben cennete gideceğim" dedi, iyi mi? Bence Instagram yerine Papa'nın sosyal medya hesaplarını yöneten ajansa sorsalar iyi olurmuş. Editörün birinin canı sıkılmış da olabilir!
Peki, Instagram'da Papa'nın sadece 7.4 milyon takipçisi olmasına ne demeli, bu sayı az değil mi?
Günde 1200 lira!
Adana'da tiyatro oyuncusu Hüseyin Şen (65) kentin işlek caddesinde dilenci gibi davranıp, yarım saat içerisinde 60 lira para topladı. Bu sosyal deney bir kez daha dilencilerin insanların duygularını sömürüp haksız yoldan nasıl para kazandığını gözler önüne serdi.
Demek ki, Şen günde 10 saat dilencilik yapsa 1200 lira kazanacak, doktordan, profesörden daha çok kazanacak.
Gazetelerde bankalarda yüklüce hesapları, evleri olan dilencileri okumaya alıştık ama birçok dilenci "Allah rızası" diye ısrar edince vicdanına yenik düşüyor. Çocuk kaçıranlar, başkalarının çocuklarını kiralayan dilenciler bile var. En kötüsü de insanların manevi duygularını sömüren dilenciler yüzünden gerçek ihtiyaç sahiplerini göremiyor olmamız!
Ne çektin be Ezgi
Öykü Karayel'in, kız kardeşi Ezgi Karayel yine kardeşiyle karıştırıldı. Cihangir'de bir arkadaşıyla kahve içen Ezgi, selfie çektirmek isteyenlere ve muhabirlere "Boşuna beklemeyin, ben Öykü değilim, kız kardeşiyim" dedi.
Tek yumurta ikizleri olan Karayel kardeşler, gerçekten birbirlerine çok benziyorlar. Moda tasarımcısı Ezgi bu durumdan sıkılmaya başlamış mıdır acaba? Hep kardeşine benzetilmek yorar insanı. Ezgi oyunculuğa merak sarsa nasıl olur acaba?