Şaka değil, çok ciddiyim. Özellikle İstanbul'da barajların durumu bize bunu söylüyor.
Çarşamba akşamı National Geographic'de bana göre yılın değil, yüzyılın en önemli belgeseli 25 Litre'yi bir kez daha ibretle izledim. Aşağıda derlediğim bilgiler de o belgeselden. Okuyun ve titreyerek kendinize gelin istedim.
Dünyanın yüzde 70'i su. Bunun yüzde 3'ü tatlı su. Onun da sadece yüzde 0.8'i kullanılabilir su. İstanbul 7 yılda bir kurak, 14 yılda bir de çok kurak yıl yaşıyor. Buna alışkınız. 2007'de barajlardaki doluluk oranı yüzde 10'a düşmüştü. 2014'de de büyük kuraklık yaşanmıştı. Gelin görün ki, nüfus artışı, su tüketimini katlıyor. Her yeni kuraklığın faturası daha büyük oluyor.
Belgesele konu olan 25 litre, büyük bir su kriziyle karşı karşıya kalan Güney Afrika'da 2018 yılında uygulanan bir kısıtlamanın ismi. Ülkede alarm verildi ve günlük su tüketimi 25 litre ile sınırlandırıldı. Normalde bizim insanımızın günlük su tüketimi ortalaması 109 litre. Farka bakar mısınız? Athena grubunun solisti Gökhan Özoğuz farkındalık oluşturmak için belgeselde bir günü 25 litre suyla geçirmeyi denedi. Günün ortasında suyu bitti. Cape Town'da ise krizin atlatılması için aylarca otomobiller yıkanmadı, bulaşık ve çamaşır makinelerinin giderleri sifonlara bağlandı vs.
DEHŞET SAYILARI
Şimdi size aklınızın bir köşesine yazmanız gereken sayılar vereceğim. Lütfen üzerinde düşünmeye gayret edin:
Damlatan musluktan yılda 12 bin litre su boşa akıyor. Yani bir conta değiştirmekle yılda 12 ton su tasarrufu yapabilirsiniz.
5 dakika duş almak 125 litre, bir kez sifon çekmek 15 litre, bir bulaşık makinesi dolusu bulaşığı elde yıkamak 103 litre, bulaşığı makinede yıkamak 9 litre, yıkamadan önce sudan geçirmek 57 litre suya mal oluyor...
Peki suyu sadece direkt mi harcıyoruz? Tabii ki hayır. Dolaylı yoldan tükettiğimiz su çok daha fazla. Şimdi sıkı durun. Aşağıda vereceğim sayılar aklınızı alacak: Bir bardak kahvenin üretilmesi için 140 litre (7 damacana), bir bardak süt için 180 litre, bir pamuklu tişört için 2700 litre, bir hamburger için 2400 litre (126 damacana) su harcanıyor. Yani suyu doğrudan değil, dolaylı yoldan daha çok tüketiyoruz.
SU AYAK İZİ
Bir de 'su ayak izimiz' var. Yani yaşam biçimimiz ve tüketim alışkanlıklarımıza göre tükettiğimiz su miktarı hesaplanıyor. Türkiye'de kişi başına düşen su tüketim ihtiyacı yıllık 1450 metreküp. Ama 'denek' Gökhan Özoğuz'un 'su ayak izi' 2731 metreküp çıktı!.. Diyeceğim o ki, eğer yılda 1450 metreküpün üzerinde su tüketiyorsanız, kul hakkına giriyorsunuz demektir.
Malum, pandemi nedeniyle su tüketimimiz arttı. Çünkü virüsle mücadelenin bir yolu da temizlikten geçiyor. Ellerimizi 20 saniye boyunca sabunlamamız öğütleniyor. 20 saniye iyi de, gel bu durumda suya sabuna dokun. Şimdi barajların kuruduğu susuz bir İstanbul'da vaka ve ölüm sayılarını bir düşünün... Eğer o 20 saniye boyunca musluğu açık tutuyorsanız, vay halimize... Zira bu durumda bizi korona öldürmese de susuzluk öldürecek. Çünkü tasarruf sadece su varken yapılabilir. Bittikten sonra geçmiş olsun...
AŞIDAN KIYMETLİ
Gökhan Özoğuz belgeselde durumu çok güzel özetledi. Dedi ki: "Doğada bir litre suyun karşılığı bir litre sudur. Yerine başka hiçbir şey koyamazsınız."
Şimdi yağmur oluklarının altına kova koyma vaktidir. O da yağmur yağarsa... Son sözüm: Su, aşı kadar önemli. Unutmayın, Çin'den gelen uçağın yolunu gözlemek yerine, damlatan musluğun contasını değiştirmek çok daha rasyonel bir eylem olacaktır.
Gaf kürsüsü
Manisa Alaşehir'in CHP'li Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu tanıtım klibinde 'hayali muhtarla' konuştu. Telefonu açmadan kulağına götürüp, "Buyurun muhtarım" dedi.
Zap'tiye
Maçların seyircisiz oynandığı şu pandemi günlerinde eski bir futbol adeti unutuldu: Maçın yıldız oyuncusunu seyirciye alkışlatmak için dışarıya almak. Şimdilerde teknik direktörler oyuncu değişikliğini sadece vakit geçirmek için yapıyor.
Ne demiş?
"Artık gerçekleşecek hayaller kuruyorum. Bakkala gitmek gibi..." (Çukur dizisinden bir duvar yazısı)