Köşemize hemen her hafta harika katkılar veren değerli okurumuz Ramazan Budaklar, toplum olarak kitaba yaklaşımımız arasında nasıl uçurumlar olduğunu tespit etmiş:
"Yavuz Bülent Bakiler'in Youtube'da bir videosuna başlık attığı 'Kitapsız ve kütüphanesiz bir evin mağara karanlığından hiçbir farkı yoktur' cümlesi, sokakta duyduğumuz 'Parasıyla, kitap, dergi, ansiklopedileriniz alınır' anonsuyla ne kadar tezat. Kocaman kütüphanelerin yerini çift kapılı dondurucular aldı! 'Beyni değil, mideyi doyuruyoruz artık' desek yeridir. Sokaklara kulak verirseniz, parasıyla kitap-gazete alan satıcıların sesini duyabilirsiniz artık. Zamanında o ansiklopedileri parayla bile alamazdık, aylarca kupon toplardık bir tek cildi için.... Altın Bilgi 20 YY Kitapları, Gelişim Hachette, Ana'sıyla Temeli'yle Britanica'lar, Meydan Larous'lar şimdi bir kamyonetin arkasında... Biliyorum 1 ton kitap 1 cildine verilen para kadar etmeyecek. O kitapları alan da muhtemelen tek sayfasını bile okumayacak! Sahaflar yerine geri dönüşüme gidecek hepsi... Oysa hâlâ kitabı olmayan öğrenciler var, kütüphaneleri olmayan okullar da... Kitapların raf ömrü mü bitti, modası mı geçti bilmiyorum. Konu komşu görsün diye metre ile alındığı zamanlar mı bitti artık, yoksa biz mi bittik?"
Orman güvenlik komutanlığı şart!
Okurumuz Ramazan Budaklar bu hafta fazla mesai yapmış. İşte hiç de yabana atılmayacak orman koruma önerisi:
"Denizlerimizin güvenliğini koruyan Sahil Güvenlik Komutanlığı gibi ormanlarımızın güvenliği için de Orman Güvenlik Komutanlığı acilen kurulmalı ve Orman Genel Müdürlüğü ile THK'nın orman koruma, yangın söndürme, izleme, gözleme yetkileri OGK'na devredilmeli. Ancak bu şekilde şaibeler, şüpheler, yolsuzluklar ortadan kalkar. Kimse ormandan kaçak odun kesemez, kimse parke fabrikasını ormanın içine kuramaz, kimse otel açmak için orman yakamaz, hiçbir belediye orman alanlarını inşaatçılara, tatilcilere, yandaşlarına, fondaşlarına peşkeş çekemez. Mehmetçik yakar adamı!"
Provokasyona dikkat!
Yakından Kumanda'nın aktif okurlarından Murat Aydın, halkımızla ülkemizdeki yabancılar arasında çatışma yaratmak isteyen provokatörlere karşı dikkatli olunması gerektiğini dile getirmiş:
"Afganlar ülkemizde direğe Afgan bayrağı dikti yaygarası koptu. Bir de baktık ki pek çok ülkenin bayraklarının asıldığı bir otelin önündeki tek bir direğin görüntüsü başka bir 'mesele' için hem de kalleşçe servis edilmiş. Elbette burada da mesele bayrak ve direk değildi. Tıpkı bir zamanlar meselenin 'ağaç' olmadığı gibi..."
ABD'nin gerçek işgali
Köşemize sürekli katkı veren değerli okurlarımızdan Ali Aktulga, göç meselesinin ardındaki ABD'nin parmak izlerini gözler önüne sermiş:
"Bu iş ABD'nin Taliban ile danışıklı dövüşü değilse ben bir şey bilmiyorum. Görünüşte Afganistan'ı terk etti ama sadece işgalci pozisyonundan kurtardı kendini. Her zaman yaptığı gibi kendi yarattığı ve çıkarlarına göre kullandıgı terör örgütlerinden biri olan Taliban'a el verip ayrıldı. Hem Taliban'ı hem de kendisini akladı. Asıl şimdi işgal etti ABD, Afganistan'ı."
Salih ismiyle yazan okurumuz ise meseleye çok daha geniş bir perspektiften bakmış:
"Suriyeliler gitmez... İsrail'in planı arz-ı mevüd kurmak... Türkiye düşerse, plan gerçekleşecek." (Arz-ı Mevüd: Allah'ın, Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere vermeyi vadettiği yer için kullanılan terim)
Gaf'let kürsüsü
"Taliban, Atatürk'ün yaptığı gibi Afganistan'ın kurtuluş savaşını başlattı." (Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in gafil sözü)
Zap'tiye
Yoğurtların üç günde bozulduğu, insanların ise bir ömür boyu aynı kaldığı yılları özlüyorum.
Ne demiş?
Neler Oluyor Hayatta programına mesaj yazan delikanlı sordu: "Sevgilime 12 taksitle son model cep telefonu aldım ama iki ay sonra ayrıldık. Şimdi taksitleri benim mi ödemem gerekiyor?"