Beş para etmediğimizi düşünüyorum.
Aman yanlış anlamayın, karakter olarak değil, değer olarak.
O zaman şöyle diyeyim; üç kuruşluk değerimiz yok bizim.
Güvencemiz yok.
İnanacağımız, sırtımızı dayacağımız bir şey yok. "Kalan sağlar bizimdir" mantığı bitirdi bizi. Hep gidiyor, birileri gidiyor, hayatlar sönüyor. Sonra cümleler hazır; "Bu son olacak!" "Hesabı sorulacak!"
Bla bla bla...
HEP AYNI SENARYO
Ne adam gibi hesap sorulmuşluk gördük, ne de son oldu.
Hep aynı. Isıtıp ısıtıp aynı ucuz senaryoyu oynuyoruz.
Yahu kim bu adamlar?
Kim bu adamlar ki; bizi adam yerine koymazlar?
Kim bu adamlar; imzaları basarlar?
Kim bu adamlar; insan hayatını umursamazlar?
Kim bu adamlar; para için analarını, babalarını, kardeşlerini 30 saniyede satarlar?
Olacak şey mi bu?
Van'da bir deprem daha yaşanıyor; 5.6 şiddetinde... İkisi otel, biri dershane, 18 bina çöküyor ve yine enkaz altında insanlar var.
Yardıma gelenler, yardıma muhtaç; habere gelenler, haberin kahramanı durumunda.
SAĞLAM RAPORU VEREN KİM?
Yahu nasıl olur bu?
Nasıl izin verilir bu binalarda kalınmasına, yaşamın devam etmesine. Nasıl onaylanır?
Kim onaylar? Kim bu adamlar?
Kim bu Bayram Otel'e sağlam raporu verenler?
Kim bu bir halt bilmez bilir kişiler?
Kim bu inşaat mühendisleri?
Kim? Kim?
Bu nasıl bir cehalet ey güzel Allahım.
Bu nasıl bir sorumsuzluk, aptallık.
Benim hâlâ ümidim yok sevgili okurlar.
Benim hiç ümidim yok.
Bir bilgisayar oyununda can kaybetmemeye çalışan elemanlar gibiyiz. Herkes kendi başının çaresine bakacak, o kadar.