Muhalifler, Yılmaz Özdil- Uğur Dündar kavgasını arkadaşlar arasında geçmiş bir kavga gibi göstermeye ve kirli ilişkileri görmezden gelmeye çalışıyorlar. Ama bu sorular yanıtlanmalı:
■ Yılların kurt gazetecisi Uğur Dündar, kanalı finanse eden Altan Ertürk'e "Bu kadar parayı nereden buldun? Finansör kim?" diye sormadı mı? Sorduysa hangi yanıtı alıp yola devam etti?
■ Sezgin Baran Korkmaz'ın gizli ortağı olduğu iddia edilen Ekim Alptekin, kanalı reklam vererek finanse ettiğini itiraf etti. Dündar, "Alptekin kimdir, necidir?" diye araştırdı mı?
■ Yiğidi öldür hakkını yeme! Dündar'ın Artı 1 TV'nin yayın politikasının FETÖ'cü tezler doğrultusunda yapılması yönünde baskı yapılınca hemen görevinden istifa ettiği anlaşılıyor.
■ Bir başka iddiaya göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Parti Meclisi üyesi, sermaye temsilcisi Erdoğan Toprak'ın yardımıyla kanalda söz sahibi oldu.
Toprak'ın Dündar ve arkadaşlarına CHP'li belediyelerden para yardımı alabilmeleri için yemekli buluşmalar düzenlediği söyleniyor.
■ Can Ataklı, Artı 1 TV'nin kuruluş aşamasında bir CHP'linin 40 milyon TL'yi buharlaştırdığını iddia etti. Bu para CHP'li belediyelerden mi toplandı?
Toplandıysa 40 milyon TL'yi hangi CHP'li cebine attı?
■ Dündar ve arkadaşlarını Altan Ertürk ile tanıştıranın da Toprak olduğu iddia ediliyor! Yoksa en başından beri kanalın FETÖ'cü tezleri savunması mı planlandı? Kanalın kuruluş aşamasında Dündar'ın güvenilir imajı mı kullanılmak istendi? Dündar oyuna mı getirildi?
■ Dündar ve arkadaşları istifa ettikten sonra Can Dündar nöbetçi genel yayın yönetmeni olarak devreye girdi. Dündar hemen FETÖ'cülerin yasa dışı elde ettiği ses kayıtlarını yayınladı. Emre Uslu, Mehmet Baransu gibi FETÖ'cüleri, FETÖ argümanlarını savunması için ekrana çıkardı.
■ Peki, bu süreçte kanalın gizli sahibi Kılıçdaroğlu'nun ekibi miydi? Ve kanal Korkmaz'ın kara parasıyla finanse edilmeye devam mı edildi?
■ En önemlisi Korkmaz'ın arkasındaki güç kimdi? Korkmaz beni yakalayın dercesine neden gazetecileri aradı ve canlı yayınlarda uzun konuşmalar yaptı? Korkmaz'ın amacı ABD'ye teslim olmak mıydı? Oyun içinde oyunların olduğu bir bataklıkla karşı karşıyayız!
***
KOÇ İLE YILDIRIM ARASINDAKİ FARK
■ "Fenerbahçe bir Anadolu takımı haline geldi. Küme düşüyordu."
■ "Seni bu seyirciyle göndereceğim, bunu bil. Ali Koç, sen Koç'luğunu bil. Koç'un veliahtısın."
■ "Sergio Ramos boşta, git al. Benzema'yı al. Anelka geldi burada yedek kulübesinde oturdu. Senden Serdar Dursun'u değil bunları bekliyoruz. Para yok diyorsan bırak, parası olan gelir."
Aziz Yıldırım, Ali Koç'u yerin dibine soktuğu bu açıklamaları kendi düzenlediği basın toplantısında yaptı. Mesut Özil, İrfan Can Kahveci transferlerinde TFF limitlerinin aşıldığını ima etti.
Yani Fenerbahçe kulübünü şikayet etti.
Ve bu basın toplantısı Fenerbahçe TV'de reklama bile gidilmeden kesintisiz verildi.
Yıldırım, emekli yıldızlara astronomik transfer ücretleri ödediği için Koç, borç batağında bir kulüp devraldı.
Yıldırım, kendi döneminde Fenerbahçe TV'de bu konuşmayı yayımlar mıydı? Yıldırım döneminde kongrede konuşma yapan üyelerin kürsüde tehdit edildiğini gördü bu gözler!
Evet, Ali Koç'un bazı hataları var, seçimi açık ara oy farkıyla kazanmasının en büyük sebebi Aziz Yıldırım'dır!
***
KAŞIKÇI'YI ÖLDÜRENLER ABD'DE Mİ EĞİTİM ALDI?
The New York Times gazetesi, 2018 yılında Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı İstanbul'da konsoloslukta öldüren 4 kişinin ABD'de eğitim aldıklarını iddia etti.
Gazete, dört kişiye verilen milis eğitimiyle ilgili sözleşmenin ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından onaylandığını öne sürdü.
Şimdi bu haberden sonra akla şu sorular geliyor: Bu 4 kişi gizli bir eğitim programına mı dahildi? Gerçekte kime hizmet ediyorlardı?
ABD derin devleti, acaba Kaşıkçı cinayetinde ihaleyi Türkiye'ye mi bırakmaya çalıştı? Devletimiz adaletin yerini bulması, gerçeklerin ortaya çıkması için sağlam bir duruş sergilediği için bu oyun boşa mı çıktı? Ama bu sefer de Suudi Arabistan ile aramız bozuldu.
Cinayetin amaçlarından biri de Türkiye ile Suudi Arabistan'ın arasını bozmak mıydı? Belki de bir taşla üç-dört kuşun birden vurulması hedeflenen oyun içinde oyunların yer aldığı bir operasyon gerçekleşti!
***
UĞUR DÜNDAR TRT'DE DE MÜDÜR DÖVMÜŞ
Uğur Dündar'ın Yılmaz Özdil'i "Sakın bana değerli ağabeyim deme... Karşıma çıkarsan çok fena olur.
Daha fazla uzatırsa bir tane çarpar yollarım..." diye tehdit etmişti.
Ben de "Özdil bu tehdidi ciddiye almalı. Dündar 77 yaşında ama Özdil'den daha fit ve güçlü. Düzenli spor yapan, yüzen Dündar yakın dövüş tekniklerinde de uzman" diye yazmıştım. Ve Dündar'ın ABD'de Halil Bezmen'in bekçisini mikrofonla nasıl evire çevire dövdüğünü örnek göstermiştim.
Dün bir meslek büyüğümden Dündar'ın TRT'de de adam dövdüğünü öğrendim. Hem de bu kişi kurumdaki müdürlerden biriymiş.
Müdür, Dündar'ı aramış, "Bir mesele var" demiş. Dündar'ı odasına çağırmış. Dündar odaya girer girmez sağlam bir yumrukla müdürü yere sermiş ve TRT'den ayrılmış.
Özetle Özdil, uzun süre evinden çıkmasın, Dündar'ın uğradığı mekânların yanından bile geçmesin!
***
İZMİR-İSTANBUL OTOYOLUNDA HIZ CEZASI YEMEK
Sosyal medyada bir vatandaş, İzmir-İstanbul otoyolunda 158 km. hızla radara yakalanıp ceza yemesine isyan ediyordu. Yola 367 lira geçiş ücreti öde ve üstüne de 598 lira trafik cezası ye!
Hız sınırının aşılmasının bahanesi olamaz ama o yolda uzun süre radar yoktu ve insanlar "Pahalı da olsa geçiş ücretini öder, hız yapar, rahat giderim" diyorlardı.
Ceza kesilmeye başlanırsa yolun müşterisi azalır. Elbette önemli olan can güvenliği ama bazıları da 'İzmir-İstanbul gibi sürüş güvenliğinin üst seviyede olduğu, kusursuz özel yollarda hız sınırı daha yüksek olmalı' diyor.
Ayrıca 120 km. sabit hızla İzmir-İstanbul yolu 3.5 saat sürüyor hesabı da yanlış. Kimse 3.5 saatlik yolu 120 km. sabit hızla gidemez. Bazen yavaşlar, bazen hızlanırsınız! Yolu 3.5 saate tamamlamak için mutlaka hız sınırını aşarsınız!
***
Altyazı
"Bir fikir, virüs gibidir. Esnektir. Oldukça bulaşıcıdır. Ve ufacık bir fikir tohumu bile büyüyebilir. Seni tanımlamak ya da yok etmek için büyüyebilir." (Inception)