Çözüm süreci, Türk siyasi tarihinin en zorlu süreci.
Barışa kolay ulaşılmayacak. Türkiye hızla kutuplaşıyor. Kutuplaşmanın yaşanacağı sürpriz de değildi elbette; bunun hesabı da yapılmış olmalı.
Sonuçta her siyasi parti kendi seçmen tabanına oynuyor.
Asıl soru, kutuplaşmanın nereye varacağı. İnsanlar sosyal medya hesaplarında isimlerinin önüce 'T.C.' yazıyor! İnşallah bu kutuplaşma doruğa ulaşmaz!
SERT ELEŞTİRİLER GELDİ
Bu noktada 'Âkil İnsanlar Heyeti'nde en zor görev, sanatçıların aslında. Sanatçılar; barış için, analar ağlamasın diye bu görevi seve seve kabul ettiler ancak daha maçın birinci dakikasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sert eleştirilerine maruz kaldılar, tek bir siyasi görüşün tarafı olma pozisyonuna süreklendiler.
Bahçeli'nin âkil sanatçılar için yaptığı açıklamalarda en çok; "Ölen PKK'lılara şehit diyen 'Mükremin Çıtır' herkesi 'Feriştah' olarak mı görmektedir?" sözü yankı uyandırdı. Erdoğan; tiyatrocu, komedyen, yönetmen, oyuncu ve yaptığı işler genelde popüler. Erdoğan, işi gereği toplumun geneline seslenmek zorunda ama hakkında çıkan yazılar ve eleştiriler yüzünden toplumun belli bir kesiminin gözünde zor bir pozisyona düştü.
ERDOĞAN'IN BAYRAK SİTEMİ
Ve önceki gün Vatan'da Yılmaz Erdoğan hakkında şöyle bir haber çıktı:
"Âkil insan Yılmaz Erdoğan; 'Kelebeğin Rüyası' filminin çekimleri için restore ettirdiği Heybeliada Sanatoryumu'nda, Atatürk büstünü kendi elleriyle temizledi.
Sanatoryumda görevli personel tadilat sırasında yaşananları VATAN'a anlattı:
'Erdoğan Atatürk büstünü kendi elleriye temizledi. Eline aldığı fırça ile de büstün alt kısımlarını boyadı. Unutamadığımız en önemli konu ise Erdoğan'ın bayrak hassasiyetiydi. Bizlere 'Sanatoryumun hiçbir noktasında neden Türk bayrağı yok?' diye sitemde bulundu."
Bayram değil seyran değil; böyle bir haber neden şimdi çıkar?
Daha önce Erdoğan'ın Türk bayrağı ve Atatürk'e olan hassasiyetiyle ilgili bir haberin çıktığını hatırlıyor musunuz?
Bir sanatçı olarak siyaset denen cadı kazanının ortasına düştüğünüzde, dengeleri korumak zorlaşıyor.
İşte sanatçılar açısından 'âkil insan' olmak böylesine zor bir görev.
Umarım bu sanatçılar bu süreçten çok fazla yıpranmadan çıkarlar.
Gerçi barış altın tepside sunulmuyor, hiçbir şey yıpranmadan elde edilmiyor.