Biliyorsunuz, bu aralar magazin dünyasının bir numaralı gündemi Ahmet Kural'dan şiddet gören popüler sanatçı Sıla... Kural 'Ağır tahrik içeren konu' gibi ifadelerle olayı çarpıtmaya çalışıyor ama ne söylerse söylesin; bu bir kadına el kaldırmanın gerekçesi olamaz. Yaptığının hesabını mahkemede verecek. Sıla'ya öncelikle geçmiş olsun diliyorum...
Benim dikkat çekmek istediğim başka bir mesele var. Takip ettiniz mi bilmiyorum; Sıla'ya bu vahşi olaydan sonra birçok kesimden 'Geçmiş olsun, yanındayız' mesajları geldi. Sanat camiasının dışında siyasiler de telefon açanlar arasında...
BAKAN KAYA'YI ARADI MI?
Geçen gün katıldığı bir programda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da Sıla'yı aradığını duyunca 'Bu ne ikiyüzlülük, timsah gözyaşları döküyor' dedim kendi kendime...
Bir yıl önce kadına şiddeti meşrulaştıran Kılıçdaroğlu'na bakın hele...
Hayır, o zamanki açıklamalarını bilmesem veya başka şiddet olaylarına karşı duyarlılığını(!), 'Vay ne hassas siyasetçi' derim. Ama yakın geçmişte yaşanan iki olaydaki tutumu zihnimde duruyor.
Sizin de hafızanızı tazeleyelim...
2017'de dönemin kadın bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Hollanda'da maruz kaldığı şiddet sonrası, partisi ve kendisi Kaya'ya geçmiş olsun telefonu açtı mı, açmadı mı? Üstelik bu şiddet, kişisel olarak sadece Bakan Kaya'ya değil; Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden bir makama yönelikti.
Peki ya Fox TV spikeri İsmail Küçükkaya'nın eşi Eda Küçükkaya, şiddete maruz kaldığını söyleyince ne yaptı?
Hiç...
Demek ki Kemal Bey'in kadına şiddete duyarlılığı da ideolojik kaygılarından öteye gidemiyor.
Bakın Kemal Bey...
Şiddete uğrayan kadınlara dünya görüşünden bağımsız yaklaşmak, insani açıdan olmazsa olmazdır. Şiddet gören kadın hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun, bu meseleyle mücadele etmek başta siyasetçiler olmak üzere hepimizin sorumluluğudur.