Bugün 4 Şubat Dünya Kanser Günü. Bu anlamlı gün için atv'de yayınlanan 'Beni Bırakma' adlı günlük dizide 'Esin'i oynayan Keiko Belir Yarar ile bir araya geldik. Oyuncu, bir süredir meme kanseriyle savaşıyor. Geçtiğimiz aylarda tedaviye başladığı için diziye ara veren Yarar'la hastalıkla mücadelesini konuştuk...
Hastalığınızı nasıl öğrendiniz?
Tesadüfen yaptırdığım bir check up sırasında öğrendim. Hiçbir şikayetim yoktu. Elle muayene sırasında ele gelen bir kitle de yoktu. Dokuz ay önce yapılan ultrason kontrolümde de her şey yolundaydı. Zaten hücre tipine bakıldığında 2-3 ayda oluşmuş. Herkes mamografi ve ultrason kontrollerini ihmal etmesin.
DEHŞETE KAPILDIM
Bu hastalıkla yüzleşmek zor oldu mu?
Hâlâ yüzleştim mi emin değilim. Bazen kendimi öyle manasız dünyevi sorunları dert ederken buluyorum ki... "Kızım kanser oldun. 'Ölmeden önce kızıma video mu çeksem, mektup mu yazsam?' diye düşündün. Böyle zamanlardan geçmiş senin gibi kadın bunu mu dert eder?" diyorum kendime. İnsan beyni çok acayip, unutuyor, kendini korumak için yapıyor bunu bence. Ara sıra unutuyorum hasta olduğumu, sonra hatırlayıp dehşete kapılıyorum, öfkeleniyorum.
Hastalığınızı öğrendikten sonra "Ölümü değil, evladımı düşündüm" dediniz. Neler hissettiniz?
Doktorum "İyi huylu değil" dediği an, ölmek, kalmak filan değil, ağzımdan ilk şu cümle çıktı: "Ama Aryam daha çok küçük." Bir hayatım var, çekirdek ailem, kızım ve ben... Her şeyimizi konuşuruz, her şeyimizi biliriz. Ondan hiçbir şey saklamam. Evdeki iyi polis de benim, kötü polis de. İşte o an onu yalnız bırakıp gideceğim fikriyle aklımı kaçırabilirdim. Okuldan gelince sevindiği şeyleri, üzüldüğü şeyleri kime anlatacak diye paniğe kapıldım. Hayatı nefes aldığımız için değil, başkalarının nefesine ortak olduğumuz için seviyoruz. Benim için de bu, kızımın nefesiyle yaşamak demek. Hemen bir psikiyatrist yardımı aldım.
Meme kanserine yakalandığınız için diziye ara verdiniz. Dizinin sıkı takipçileri dört gözle dönmenizi bekliyor...
Ben de öncelikle çekim ekibime ve seyircilerimize kavuşacağım günü heyecanla bekliyorum. Böyle mesajlar geldiğinde çok heyecanlanıyorum. Çok az kaldı. Anka kuşu gibi küllerimden doğacağım.
Sizin için sosyal medyada bir hayranınız "Önceden iyi oyuncu, güzel kadın derdim. Şimdi yanına bir sıfat daha ekliyorum: Güçlü kadın" demiş.
Bu aralar çok duygusalım, böyle mesajlar gözlerimi dolduruyor. Her güzel dilek burnumun direğini sızlatıyor. Güçlü olmak bazen mecburiyet. Sevdiklerinize karşı bir sorumluluğunuz var, onları bırakıp gitmek, hayattan vazgeçmek, pes etmek sizin kararınız değil. Zor zamanlardan geçtim, yaşadıkça öğreniyorsunuz. Saçlarım, kaşlarım. kirpiklerim döküldü. İlk duyduğumda dehşete kapılmıştım ama hayat sizi alıştırıyor. Şu an aynaya bakınca hâlâ şaşırıyorum, alışamadım ama şükrediyorum. Kel olmak, hiç olmamaktan iyidir... Eğer bu güçse, gerçekten çok güçlüyüm.
'ESİN' HEM SAKAR HEM KOMİK BİR KADIN
'Beni Bırakma'da canlandırdığınız 'Esin' çok konuşuldu. Kötü bir karakteri canlandırmak nasıl? Oyuncu seçmeleri ilk başladığında aslında beni başka bir rol için aramışlardı. Ve gönderdikleri sahne 'Esin'le bir sahneydi. Esin'i okuyunca "Neden onu oynamayayım?" dedim. Deneme çekiminde 'Esin'i de oynadım. Benden acayip bir 'Esin' çıktı. Bir karakteri tek başına senarist ya da oyuncu çıkarmaz; senaristlerimiz ilk bölümlerden sonra bendeki 'Esin'i gördüler. 'Esin' sadece kötü değil, biraz sakar, biraz da komik. Bence kötü olmasına rağmen sevilmesinde payı büyük.
'BENİ UYANDIRIN DİYE TEMBİH ETTİM'
Sağlık durumunuz şu an nasıl?
Beni uzun süredir hem meme, hem tiroit için takip eden doktorum sihirli elleriyle o kötü tümörü aldı. Anestezi doktoruma "Beni mutlaka uyandırın, daha çok rol var oynamam gereken" diye sıkı sıkı tembihlemiştim.
İçinizde neler yaşıyorsunuz?
Binlerce duyguyu aynı anda yaşıyorum. Korkuyorum, şükrediyorum, kaygılanıyorum, seviniyorum. Bazen bir daha karın yağdığını göremezsem diye düşünüyorum, bazen kızımın mezuniyetlerini hayal ediyorum. Bazen çok öfkeleniyorum, bazen de hayatta nefes almaktan daha önemli ne olabilir diyorum. Zor bir süreç, çok yorgunum. Ama etrafımdaki herkesin sonsuz desteğini hissettim.
Vahide Perçin kanseri yenmişti.
VAHİDE PERÇİN İLE KADERİMİZ DE BENZİYOR
Geçtiğimiz yıllarda Vahide Perçin de bu hastalığa yakalanmış ve yenmişti...
Vahide Perçin'le ilgili çok değişik bir anım var. Devlet Tiyatroları'na ilk girdiğimde herkes beni ona benzetiyordu. Sonra Altan Gördüm'le aynı oyunda çalışmaya başladık. O da "Vahide'ye çok benziyorsun" dedi. Ne acayip, sadece yüzümüz değil, biraz kaderimiz de benziyormuş.
Keiko Belir Yarar, saçlarını kestirmeden önce...
TİYATRO DNA KODUMDA VAR
Japonya'da doğmuş, yurt dışında birçok yerde bulunmuşsunuz. Türkiye'ye gelişiniz nasıl oldu?
1.5 yaşındayken dönmüşüz. Babamın işi sebebiyle Ankara'ya yerleşmişiz. Ben orada büyüdüm. Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nden mezun oldum. Kendimi bildim bileli tiyatrocu olmak istedim. Tiyatro, DNA kodumda var. Mezun olduktan sonra Amerika'ya gittim, oyunlar izledim. Danimarka'da yaşayan Türk çocuklarına oyun hazırladık. Sonra Türkiye'ye döndüm.
KEİKO, JAPONCA SU DAMLASI DEMEK
Keiko adı nereden geliyor?
Tokyo'da doğdum. Babam Tokyo Üniversitesi'ne kabul edilmiş. Giderlerken annem hamileymiş, orada doğmuşum. Dedemin eşi Keiko Kubo, annem hamileyken her şeyine koşturmuş, anneme annelik yapmış. Annem de bebeğim kız olursa "Senin adını ona vereceğim" demiş. Keiko, su damlası demek.